Erdoğan kendine özgü bir üslupla kestirip attı:

-2018’de kilometreyi sıfırladık!

Bir cümlede her şeyi özetledi. 

Neye dayanarak sıfırladı?

Anayasanın neresinde böyle bir sıfırlama var?

Yeni bir anayasa yürürlükte de milletin haberi mi yok?

Her anayasa değişikliğinde cumhurbaşkanlığı süresi sıfırlanıyorsa bugüne kadar kaçıncı sıfırlama yapılmış olurdu?

Soruları uzatmak mümkün... 

Ancak  mümkün olmayan bir şey var:

Anayasayı yok saymak!

Bugün yok saydığınızı düşünebilecek kadar ileri gidebilirsiniz ama bunu taşıyamazsınız.

Yetki gaspını da aşıp anayasa gaspına girişmek, “Aya dört şeritli yol yaptım” demekten daha akıldışı bir durumdur!

***

Cumhurbaşkanının görev süresini belirleyen 101. madde 2007’de değişti. Resmi değişiklik tarihi, 31 Mayıs 2007.

Cumhurbaşkanı daha  önce yedi yıllığına bir kez Meclis’te seçilirken 2007’de iki kez beş yıllığına halk tarafından seçilmesi referandumla benimsendi. İki temel koşul var:

1- 40 yaşını doldurmuş olmak.

2- Yüksekokul diploması sahibi olmak.

Bu iki koşula sahip, milletvekili seçilme yeterliliği bulunan her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı cumhurbaşkanı adayı olabilir.

Erdoğan’ın üniversite diploması “dokunulmazlık” kapsamında bir soru. Çok temel bir koşul olduğu halde YSK de konuyu kapsama alanı dışında bıraktı. 

Şimdi de Erdoğan’ın kaçıncı kez cumhurbaşkanı seçildiği tartışma konusu.

İki mi bir mi?

Fıkra gibi!

Dışarıdan birisi bu halimize baksa güler. Der ki:

-Siz sayı saymasını mı bilmiyorsunuz anayasa yapmasını mı?

Sanki ikisi de!

Yürürlükteki anayasanın adı ne?

1982 Anayasası...

Maddeleri çok kez değişmiş olmasına rağmen hâlâ bu anayasa geçerli.

Değişiklik ne zaman yapılmış?

2007’de.

Erdoğan o tarihten bu yana kaç kez cumhurbaşkanı seçildi?

İki.

Tekrar aday olması mümkün mü?

Meclis kendisini feshederse, cumhurbaşkanı görev süresini tamamlamamış olacağı için son bir kez daha olabilir.

Bu durum oluşmazsa aday olabilir mi?

Anayasa ortada, olamaz!

Bilal’in bile çok rahat anlayacağı bir tablo.

***

Erdoğan’ın kafadan sıfırlaması “sistem değişikliği”ne dayandırılıyor. Eğer bu geçerli olsaydı tarihimizde ne olurdu?

1961 Anayasası’ndan sonra seçilen Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, dördüncü değil, birinci cumhurbaşkanı olarak anılırdı. 

1982’de seçilen Kenan Evren yedinci cumhurbaşkanı değil, birinci olurdu.

Ara dönemlerde bile girilmemiş bu keyfi yol, şimdi dayatılıyor.

İkinci el arabanın kilometresiyle oynayıp, “sıfır model” demek gibi.

İktidar bu tartışmayı bilerek “kontrollü kaos” olarak getirmiş de olabilir. Adaylığına karşı çıkanlara denecek ki:

-Siz Erdoğan’dan korkuyorsunuz. O yüzden aday olamaz diyorsunuz!

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

Yeter artık...

Böyle sı-fırlamalıkların olmadığı bir Türkiye hepimizin hakkı...