Suriye’de sil baştan...

16 Ağustos 2022 Salı

10 Ağustos günü bu köşenin başlığı şuydu: Suriye’de aklın yoluna doğru mu?

Erdoğan’ın 5 Ağustos’ta Putin’le gerçekleştirdiği Soçi zirvesi sonrasında yaptığı açıklamalar bizde bu izlenimi yaratmıştı. Erdoğan, Putin’in “Suriye’de sorunların çözümü için Şam’la işbirliği şart” söylemini doğrudan kendisi dile getirdikten sonra güvenlik örgütleri aracılığıyla zaten diyaloğun olduğunu ilan etti.

Ortadoğu’nun geleneğidir, en kanlı bıçaklı olduğunuz dönemde bile istihbarat örgütleri arasında pazarlık vardır. Ancak bu açıklanmaz. Erdoğan’ın ilanı, diyaloğun devamının geleceğini gösteriyordu. Biz de 10 Ağustos’ta bunu kaleme almıştık.

Sözünü ettiğimiz yazının ardından İskenderun’dan bir Cumhuriyet okuru arayıp şu istemini iletti:

“Sayın Balbay, emareler gerçekten Şam’la diyaloğa doğru gidiyor. Biz Suriyeliler konusunun nelere mal olduğunu, yakın gelecekte hangi sorunları doğuracağını çok iyi biliyoruz. Siz de yıllarca kalıcı çözüm için Şam’ı zorlamak şart diye yazıyordunuz. Eğer bu yola girerlerse lütfen, ‘İşte yine döndünüz’, ‘işte yine yanıldınız’, ‘Sonunda bizim dediğimize geldiniz’ şeklinde yaklaşmayın. Lütfen bunu yapmayın. Yeter ki sizin dediğiniz gibi aklın yoluna gelsinler... Yoksa bu işin sonu kötü...” 

***

Okur o kadar içten bir ricada bulundu ki... 

Söz verdim... “Tamam” dedim, “Suriye’de barışa giden bir yol açıldığında geçmişe değil, önümüze bakacağız...”

Suriye’deki yaklaşım değişikliği Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından da son bir haftadır farklı şekillerde dile getiriliyor. Çavuşoğlu Bağdat’ta Suriye Dışişleri Bakanı ile ayaküstü görüştüğünü de dile getirerek asıl hedefin bölgede kalıcı çözüm olduğunu söyledi. 

Türkiye bunları konuşurken Suriye’nin kuzeyinden, yani hemen hemen tüm temel gereksinimleri Türkiye’nin karşıladığı bölgeden farklı haberler geldi. Özellikle Azez’de ibre 180 derece dönmüş, Türkiye aleyhine gösteriler başlamıştı. İş Türk bayrağını yakmaya kadar gitmişti. O gösterileri organize edenler elbette Türk bayrağını yakmanın bizim topraklarımızda nasıl yankılanacağını çok iyi biliyordu. Ve bunu yapanlar yıllarca Türkiye’den ayda ortalama 500 dolar maaş alanlardı. Çoğunun ailesi Türkiye’de ayrıcalıklı olarak kalıyordu. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adıyla Şam yönetimine karşı mücadele edenler şimdi Türkiye’ye karşı mücadele ediyordu.

İşin bu noktaya gelebileceğini yıllar önce yazmıştık. Zira Türkiye’de anlaşıldığı şekilde bir ordunun Suriye’deki koşullarda kurulamayacağı açıktı.

İşte şimdi, “Dememiş miydik” demenin zamanı ama İskenderunlu okura söz verdik! 

***

950 kilometre ile en uzun kara sınırımızın olduğu Suriye ile ilişkilerin çözüm ve işbirliği odaklı olmasını sağlayanların başında 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gelir. Sezer, görev süresi boyunca en güçlü küresel aktöre karşı bile hep, “önce ülkemin yararları, önce komşularla iyi ilişki” demiş bir cumhurbaşkanı idi. Örneğin baba Esad’ın ölümünden sonra oğul Esad yönetime gelirken bu tavrını çok net korudu. Aslında bunların enine boyuna yazılması ülkemizin geleceği açısından şart!

Bu aşamadan sonra Türkiye’nin Suriye politikası ne olacak?

Suriye’nin kuzeyinden gelen haberler bölgede kanın akmaya devam etmesi için her türlü oyunun oynanacağını gösteriyor. 

Mademki 11 yılın ardında makas değişikliği kararı alındı, bundan dönülmemeli. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceğine kafa yoranlar İstanbul’un güvenliğinin Saraybosna’dan başladığını değerlendirirlerdi. O nedenle Saraybosna elden çıkınca “Başkenti değiştirmeli mi” tartışması yapmışlardı.

Bugün için Türkiye’nin güvenliği şöyle özetlenebilir:

Türkiye’nin güvenliği komşularıyla barıştan başlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozgiller! 23 Nisan 2024
İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları