Tayyiban...

25 Temmuz 2021 Pazar

Benim adam olup olmayacağımı soranlara en güzel cevabı zaman verdi.

Al işte tek adam oldum...

Üstelik bunu sadece ben ilan etmiyorum, bana en karşı olanlar bile “tek adam” diyorlar, başka bir şey demiyorlar. Hani memlekette tek adam benim desem yeridir.

Sonunda rejimi de büyük ölçüde şahsım üzerine oturttum. Bu, memleketi şahsımın üstüne geçirdim anlamına gelmiyor tabii... Ona biraz daha zaman var. Şahsım rejimine “şahsımrasi” denmesine de ayrıca seviniyorum. 

Dünyada kişisel özgürlüklere en çok önem veren ülke, şahsımın ülkesi. Bir şahsa rejim edinme hakkı dahi veriyoruz. Daha ne olsun.

Bunlar demokrasiden anlamaaaz.

Bunlar kişi hak ve hürriyetlerinden bihaberdiiir.

Ama öğreteceğim hepsine...

***

Ben sadece dünyaya değil, tarihe de meydan okurum. Tarihten de öte, fiziğe, biyolojiye, felsefeye de meydan okuyorum. Hatta kimyaya da! O kim ya!

Neymiş? Demiri demirle dövdüler, biri sıcak, biri soğuktu. İnsanı insanla dövdüler, biri aç, biri toktu.

Olur mu öyle şey; aç olanı tok olanla değil, açı açla döveceksin. Aç olana diyeceksin ki:

“Bak senden de aç olan var, ona göre...”

İşte memlekete Suriyelilerden sonra Afganları da getiriyoruz. Günlüğü 25-30 liraya çalışıyorlar. Ayda bin lira bile değil. Böylece benim asgari ücretli seçmenim yani yurttaşım ne diyor:

“Halime şükredeyim...”

İşte biz bu duygunun oluşması için az mı uğraşıyoruz?

Bunu yaparken toku rahat mı bırakıyoruz? Olur mu öyle şey! Biz boşuna şahsımrasi rejimini getirmedik. Zenginin daha zengin, daha daha zengin olmasını sağlıyorum. Sonra? Sonrası malum; her an bu zenginliği kaybedebileceğini hissettiriyorum. Nasıl da korkuyorlar! O an öyle keyif alıyorum ki! Bu hissini kaybedene hemen hatırlatıyorum.

Aydınları “özgürlüğünü alabilirim” diye korkutacaksın, zenginleri, “paranı alabilirim” diye! 

Canını alırım desen bu kadar korkmazlar.

İşte şahsımın oluşturduğu demokratik denge.

Bir felsefi laf salatası daha:

Halkı kinle beslemek, ekmekle beslemekten kolaydır ama kin de doymak bilmez, sürekli daha fazla kin ister! En zoru budur. 

İstesin... Biz zora talibiz. Hem kin üretmenin neresi zor. 

Bizim inancımızın gereklerinden biri şudur:

Siyasetin onda dokuzu ticarettir!

O kadar... Bunu anlamayan mahfiller, devlet mallarının üstüne çökmemizi hiç anlamazlar. Halkım şu anda kazandığının dörtte birini şahsıma veriyor. İstesem yarısını verirler. Ama şahsım o kadar bencil değil.

Sonuçta oy da bir ticarettir. 

Şahsımı yaşat ki devlet yaşasın!

Devlet kurumları bana şu yüzden lazım: Diyelim ki çok kötü bir durum meydana geldi, bunu şahsım değil, devletin bir görevlisi açıklıyor. Milletim de “Devlet, reisimize ayak uyduramadığı için bunlar oluyor” diyor!

***

Son zamanlarda, “Taliban’la ters bir yanımız yok” dedim diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Ben milletimin en çok unutkanlığını seviyorum. 

Hadi ben hatırlatayım:

Yahuu benim bir yarım,

Gulbettin Hikmetyar’ım!

Onun dizinin dibinde az şey mi öğrendim. Hikmetyar’la Taliban temas halinde. Ben de hepsiyle temas halindeyim.

Gelişmeleri en iyi okuyan şahsımdır. Bildiğimi okurum, hariçten gazel okurum, gerekenin canına okurum, meydan okurum.

İşte buradan sesleniyorum, meydan okuyorum:

Eyy Amerika, Afganistan’da seni benden daha iyi kimse temsil edemez! 

Haddini bil!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları