Toplumsal mutabakat yerine siyasal restleşme!

11 Ekim 2022 Salı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “partisi üzerindeki kuşkuları gidermek” amacıyla ortaya attığı “Başörtüsü serbestliğini yasal güvenceye alalım” çıkışı ilk günden öngördüğümüz sonuçları doğurmaya devam ediyor. Bunları görmek için iyi bir gazeteci olmaya gerek yok. Zaten görünen durum yorumcu istemez. 

AKP, en zalim olduğu dönemde bile mazlumluk yaratmayı başarmış, bu başarısının devamında “mazlum bir zalim” diye tanımlanabilecek adımlar atmış bir iktidar. 

Böylesi adımlar karşı tarafta mutlaka daha ileri bir istem üretir. Bunu hem tarih söylüyor hem de içinden geçtiğimiz zaman.

***

Kılıçdaroğlu’nun toplumsal mutabakatla çözülmüş bir konuyu yasayla çözelim önerisine Erdoğan’ın karşılığı, “Madem öyle anayasayla çözelim. İçine başka maddeler de koyalım. Alevileri de ekleyelim” oldu. 

CHP’nin üst yönetiminde anayasal çözüm dalgalı yanıtlar doğururken Kılıçdaroğlu’nun ikinci açıklaması ilginçti:

“Ben siyasal hayatımın sonunda, miras olarak ardımda barışık bir Türkiye bırakacağım... Bu riski almak zorundayım. Başarılı olur muyum bilmiyorum... Ama deneyeceğim.”

Kemal Bey’in “deneyeceğim” dediği, Türkiye’yi yıllarca değişik kutuplaşma uçlarına götürmüş, kadınlar ve özgürlüklerle ilgili, ucu sisteme tartışmasına kadar varan bir konu.

Bir başka deyişle “deneme” olarak bakılacak cinsten değil. Çok güçlü bir lider bile olsanız, tek başınıza “deneyeceğim” diye ortaya atılacağınız bir durum hiç değil. 

Mademki böyle bir çıkış yaptı, milletin sağduyusunu arkasına aldığını ifade edebilirdi. En büyük örnek Mustafa Kemal Atatürk, gerek kurtuluş gerek kuruluşta elde edilen tüm başarıları millete mal etmiştir. Kalıcı sonuç böyle alınır. Ancak Kemal Bey konuşmalarında birinci tekil şahıs kullanmaya devam ediyor.

Kılıçdaroğlu kadrolarına sordu, “Benimle misiniz” diye, bu desteği alıp tam tarif edilmemiş bir kesime, “Sizinleyim” diyor!

Erdoğan’ın karşılığı şu:

“Ortada yasal bir düzenlemeyi gerektirecek durum yok. Kılıçdaroğlu farkında olmadan bize pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım... Çağrımız şu, anayasa değişikliği teklifimize destek verin.”

Ortada toplumsal uzlaşma arayışı yok, siyasal restleşme hesapları var. 

***

Erdoğan tek golle yetinir mi? Devamını getirdi, 13 yıl önceki “Alevi açılımını” çağrıştıran bir atağa daha girişti. Bakanlık bünyesinde “Kültür ve Cemevleri Başkanlığı” kuracaklarını, Alevi din görevlileri istihdam edeceklerini açıkladı. 

Tam AKP’ye göre bir iklim oluştu, oluşturuldu!

“Bütün bunları anayasaya koyalım” demenin devamında nelerin geleceğini öngörmek zor değil. 

Böylesi açılımlar yoluyla Aleviler içinde farklı gedikler açma girişimi geçmişte de oldu, tutmadı ama iz bıraktı. Şimdi “ya tutarsa” diye, “maksat gündem değişikliği” diye, “Yeter ki CHP köşeye sıkışsın” diye bir kez daha deneniyor.

Hafta sonu Denizli Kitap Fuarı’ndaydık. Cumhuriyet stadında Uluç Gürkan ve Mucize Özünal’la birlikte okurla söyleştik, kitap imzaladık. Başörtüsü siyasetin gündemi ama halkın gündemi değil. Başörtülü genç kızlarımızla göbeği açık kıyafetliler yan yana, hatta kol kolaydı. Prof. Dr. Üstün Dökmen de bize katıldığında, onunla fotoğraf çektirenlerin çoğu başörtülüydü.

Türkiye’de çok önemli bir konuda edilen sözün gündemde kalma süresi ortalama üç gündür. 

Halkın gündemini öne çıkarmak en akılcı yoldur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları