Uğur Mumcu Cinayetinde Madalyonun İki Yüzü...

31 Ocak 2009 Cumartesi

24 Ocak 1993te saat 13.30 sıralarında aracına konan bomba sonucu yaşamını yitiren yazarımız Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili yeni gelişmeler gündemde.

Olaydan yaklaşık yarım saat sonra Mumcunun evinin önüne geldiğimde kahredici bir tablo vardı. Aracı parçalanmış, sokak, yanındaki boş alan, metal yığıntılarıyla dolmuştu. İki görevli, aracın bütün parçalarını sıradan bir yol temizliği yapar gibi süpürüp torbaya dolduruyordu. Oysa bu tür cinayetlerin üzerine hassasiyetle giden ülkelerde en küçük parçanın bile kıymeti vardı. Her parçanın uzmanlarca tek tek toplanıp değerlendirilmesi gerekiyordu.

Bugün polisimiz o güne oranla biraz daha deneyim kazandı, teknik olanakları kullanmasını öğrendi. Ancak işin ruhuna baktığımızda yine de bir arpa boyu yol alamadığımız görülüyor. Özellikle AKP medyasının tüm cinayetleri koy sepete dercesine Ergenekon soruşturmasının içine süpürmesi, 16 yıl önce Uğur Mumcunun aracının tüm parçalarının çuvala doldurulmasından farklı mı?

***

Cumhuriyet gerek Uğur Mumcu cinayetine, gerekse 1990ların başından sonuna kadar katledilen tüm aydınlarımızla ilgili soruşturmalara hiçbir zaman önyargıyla yaklaşıp peşin hükümle katil üretmedi. 2000 yılındaki Hizbullah operasyonuyla kamuoyunda dini motifli terör örgütleri diye bilinen ve devletçe de bu şekilde adlandırılan bir dizi örgütlenmeyi açığa çıkardı.

İşte bu aşamada Uğur Mumcu cinayetleriyle ilgili de gelişmeler oldu ve araca bombayı koyanların Kudüs Ordusu diye adlandırılan örgüt adına hareket ettikleri ortaya çıktı.

Umut Operasyonu adı verilen bu soruşturma sonucunda açılan davada mahkeme kararını verdi, Yargıtay süreçleri devam ediyor. Uğur Mumcunun aracına bombayı koyduğunu itiraf eden Ferhan Özmen halen cezaevinde bulunuyor.

Bu davalar süredursun, F tipi yayın organlarında son aylarda Mumcunun, Aksoyun, Üçokun, Kışlalının fotoğrafları yan yana konuyor ve altına şu yazılıyor:

Bu cinayetler de Ergenekon dosyasına girecek.

***

F tipi yayın organları Ergenekona asrın davası dediler ya, öyle anlaşılıyor ki, asrın nesi varsa içine koyacaklar. İşin bir boyutu bu. Ancak madalyonun bir başka yüzü daha var. 90lı yıllardaki cinayetlerin çoğunda adres dini motifli örgütlere çıktı. Nitekim hafta başında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Umut Operasyonunda yargılanan teröristlere İranda iken yardım ettiği ve koordinasyonu sağladığı gerekçesiyle 4 kişi hakkında daha yeni dava açma kararı aldı.

F tipi yayın organları ve onları kullananlar sadece Ergenekon davasını genişletmeyi değil, aynı zamanda dini motifli örgütleri de bir bakıma temize çıkarmayı hedefliyor.

Bu açıdan baktığımızda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

1- Neredeyse PKK yasal bir kuruluş, masum bir yapılanma, buna karşı mücadele eden herkes ise sürekli hukukun dışına çıkıp her türlü olumsuzluğa bulaşmış...

2- 2000 yılındaki Hizbullah operasyonlarıyla birlikte ortaya çıkarılan örgütlenmelerin hiçbiri cinayetlere bulaşmamış...

Uğur Mumcunun katledildiği 24 Ocak günü ile Muammer Aksoyun katledildiği 31 Ocak arası yıllardır Adalet ve Demokrasi Haftası olarak anılıyor ve yıllardır şu iki kavrama özlem giderek artıyor:

Adalet ve demokrasi!

ankcum@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları