Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Y-Anıtkabir...

19 Kasım 2012 Pazartesi

29 Ekim kutlamalarının ardından 10 Kasım anmalarının da çok büyük bir katılımla gerçekleşmesi, sosyal, toplumsal, siyasal bir olay olarak gündemdeki yerini koruyor.

\n

Gerek Cumhuriyet Bayramı gerekse Atatürkü anma etkinlikleri tam bir Türkiye buluşmasıydı. Zira ülkemizin dört bir yanında öylesine birbirinden farklı programlar vardı ki, insana şunu söyletiyordu:

\n

İşte Atam Türkiye!

\n

Türkiyenin başlıca ortak paydasının Mustafa Kemal Atatürk olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu bilinen gerçek ne zaman sınansa, her seferinde hiçbir tartışmaya meydan vermeksizin ispatlanıyor.

\n

En büyük ispat yeri ise Anıtkabir. 10 Kasımdaki ziyaretçi sayısı 3 gün sonra resmen açıklandı:

\n

413 bin.

\n

Anıtkabir için artık şunu da söyleyebiliriz:

\n

Yanıtkabir!

\n

Kim ne derse desin bu rakamlar pek çok soruya yanıt veriyor.

\n

***

\n

Yanıtlardan biri şu.

\n

Bu topraklarda Mustafa Kemaller yenilmez.

\n

29 Ekim-10 Kasım sürecinde geniş bir yelpazede yer alan haber ve yorumlar bu yanıtı doğruluyordu. Her kesimin kendince Yanıtkabire getirdiği bir yorum vardı.

\n

Bazıları Mustafa Kemal Atatürke hitapta yapılan tercih üzerinden yoruma girişmişti. Sadece Mustafa Kemal demek, Kurtuluş Savaşına kadar olanları benimseyip sonraki devrimlere soğuk bakmak anlamına geliyordu. Ya da Gaziunvanını kullanmayı yeğlemek onun asker kimliğini teslim edip, orada tutmak demekti.

\n

Bunların yanında önemli bir tartışma konusu Kemalizmdi. İnsanların Atatürke gösterdiği bu saygıyı Kemalizmden ayırmak gerekiyordu; o dönem çoktan kapanmıştı.

\n

Bir taraftan Atatürkün ölmediğini kabul etmek bir taraftan o dönemin kapandığını anlatmak için çırpınmak!

\n

Çırpındıkça da batıyorlar...

\n

29 Ekim-10 Kasımı milat yapan başlıca durum, Atatürk anıtlarına çelenk konulması oldu.

\n

İktidar, ilk yıllarında ulusal günlerin salonlarda, devlet törenleriyle kutlanmasını eleştirmiş, bunun halka mal edilmesi görüşünü savunmuştu. Öyle ya, madem ulusal gün, neden ulustan uzak?

\n

Bu tartışmayla ulusal günlerin devlet katındaki etkinliği azalırken, toplum da çok fazla önem vermezse, sorunkendiliğinden çözümlenmiş olacaktı.

\n

Bunun üstüne bir de anıtlara çelenk konulması yasaklanırsa çözüm bütün Anadoluya yayılmış olurdu!

\n

Öyle olmadı.

\n

Toplum Atatürkte birleşirken bunun sembolik anlamlarına da önem verdi.

\n

Çelenk yasaklama akla şu olasılığı getiriyordu:

\n

Yoksa, önemli günlerde buluşma yeri olmaktan çıkararak Atatürk anıtlarını işlevsizleştirmek, devamında kentsel dönüşüm kapsamına alıp ortadan kaldırmak mı hedefleniyordu?

\n

Betontartışması bu sorunun yanıtlarından biri olabilir.

\n

***

\n

Sonuçta iktidar bütün bunlardan geri adım attı. Daha doğrusu, bu yöndeki girişimler durduruldu.

\n

Vazgeçilmiş olabilir mi?

\n

Sanmıyoruz...

\n

O zaman bu toplumsal canlılığın, bilinçli ve kalıcı bir sahiplenmeye dönüşmesi gerekiyor.

\n

Atatürk, dünyada hakkında en çok kitap yazılan liderlerin başında gelmektedir. Yıllar önce okuduğum bir araştırmada şöyle deniyordu:

\n

Üzerinde en çok kitap yazılan olay İkinci Dünya Savaşı, kişi ise Atatürktür.

\n

Bu kitapların hiçbiri siparişle yazılmamıştır. Atatürk döneminde Ankarada görev yapan pek çok büyükelçi onunla diyalog kurup tanıdıktan sonra anılarını yazma gereği duymuştur.

\n

29 Ekim-10 Kasım günlerinin ardından bu büyük sevgiyi ve ortak paydayı tüketmek değil, çoğaltmak üzerine kafa yormalıyız.

\n

Türkiye nasıl şekillenecek sorusuna verilecek karşılığın başlıca unsuru Yanıtkabirdir. Bunun sağlıklı bir biçimde siyasetle buluşması özlenen Türkiyeye giden yoldur.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları