Yasanın kendisi dezenformasyon!

19 Ekim 2022 Çarşamba

Sansür yasasını hazırlatıp Meclis’e gönderten Erdoğan, yasanın 14 Ekim’de TBMM’den geçmesini sağladıktan sonra önceki gece onayladı.

Yazı aramızda yukarıdaki giriş cümlesini birkaç kez okudum. Hayli garip geldi! Son okuyuştan sonra kendime dedim ki:

- Ekleyecek, çıkaracak bir şey yok. Tek cümlede geldiğimiz noktanın özeti bu!

Türkiye’nin temel bütünlüğünü sağlayan ortak değerleri ifade eden “tek”ler tamam ama iş “tek parti” diye başladı mı, arkası şöyle geliyor:

Tek Meclis, tek medya...

Tüm medyanın yüzde 90’ına hâkim olan, sosyal medya ağlarını kendi doğasına bırakmadan her türlü yöntemle müdahil olan iktidar, kontrolü dışındaki alanları için de yasa çıkardı.

Bunu aynı zamanda bir aczin ifadesi olarak da değerlendirmek gerekir. İktidara yolsuzlukları, yasakları ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için geldiler. Üçünü de kurumlaştırdılar!

***

İktidarın dezenformasyonu önleme yasası olarak anlatmaya çalıştığı, gerçekte sansür yasası olan düzenlemenin bizzat kendisi dezenformasyon. Yasayı anlatırken söyledikleri dezenformasyon.

Öyle ki, tepkilerin yükselmesi üzerine yaptıkları açıklamaların başıyla sonu birbiriyle çelişiyor. Sözüm ona, bu yasa toplumu bilgilendirici haber ve yorumların hiçbirini etkilemeyecekmiş. Yalan haberle, toplumu yanıltıcı, endişeye sürükleyici haber ve bilgilerin yayılması ile mücadele amaçlıymış.

Haber ve bilginin endişe verici olduğuna kim karar verecek?

Kendilerinin oluşturduğu kurum.

Türkiye, Kuzey Kore, Çin ve İran’la birlikte sosyal medyaya karşı sürekli “önlem” arayan ülkeler arasında. Komşumuz İran’da bu tür yasakların işe yaramadığı ortada. 

Madalyonun öteki yüzü de şu; iktidar ilk aşamada yasadan beklediği yararı görmüş durumda. Genel olarak sosyal medya paylaşımlarındaki çoğalmanın azaldığı dikkati çekiyor.  Önceki gün bir konferans ortamında konu gündeme gelince bir genç şunu söyledi:

“Annem sosyal medyada artık fazla paylaşım yapmamamı istedi. İleride iş ararken bunların karşıma çıkabileceğini söyledi. Bana gerçekçi geldi, kabul ettim. Annem daha da ileri gitti; önceki paylaşımlarımı silmemin de iyi olacağını söyledi...”

Bunu yapıp yapmayacağını sordum; düşünmekteymiş...

***

Madalyonun ön yüzü arka yüzü böyle ama bir başka madalyon daha var. İktidar iletişimden sürekli “suç” yaratmak, iletişim olanaklarını tam kontrolünde tutmak için bu “gücü” zayıflatma yolunu izliyor. 

Çağımız iletişim çağı. Bu tarım devrimi, Sanayi Devrimi kadar önemli bir gerçek. Her iki devrim dünyayı nasıl etkilediyse iletişim devrimi de öyle etkiliyor, daha da etkilemeye devam edecek. Ancak iktidar bu gücü kendisi için kullanma dışında bir hedef oluşturmuyor. 

Daha çok ekonomi ile birlikte konuşulan, oysa yaşamın tüm alanlarını etkileyen sanayi 4.0, 5.0, 6.0 kavramlarının özü iletişim gücünden geçiyor. Daha anlaşılır paylaşmak gerekirse, Sanayi Devrimi’nde demir ve çelik ne ise bugün internet altyapısı o. Nasıl ki 18. yüzyılda demir ve çelik gücü olmadan sanayinin düşünülmesi zorsa bugün internet gücü olmadan gelişimden bahsetmek zor. 

İktidar sık sık interneti zayıflatıp iletişimi azaltmayı “yönetmek” sayıyor. 

Türkiye’de internetin gücü pek çok Afrika ülkesinin gerisinde. 

Bu ayrı bir yazı konusu...

Üç asır önce Sanayi Devrimi’ne kerpiçten duvar ördük...

Şimdi de iletişim devriminden suç üretiyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları