‘Yaşasın... Erol Manisalı kansermiş!’

03 Kasım 2022 Perşembe

Hocaların hocası, kendisini kampusa hapsetmemiş akademisyen, ödünsüz aydın, pes etmez mücadele insanı Prof. Dr. Erol Manisalı ile ölümü yan yana getirince, ancak şu söylenebilir:

Ayakta öldü!

Ekim ortasında hastaneye yatmak durumunda kaldığı günlerde bile sesi konferans salonundan gelir gibiydi. Her nefeste yanında olan eşi Nuriye Hanım’la kurdukları kopmaz bağ “iki beden tek yürek” denecek kadar güçlüydü.

Küreselliği çok iyi bilen bir ülkeselciydi. Hem Avrupa’yı hem Ortadoğu’yu hem Amerika’yı akademik derinlikte incelemişti. Rauf Denktaş’ın şahsında Kıbrıs’tan kendisini birinci derecede sorumlu tutmuş bir yurtseverdi.

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın, “Aydın olmanın ölçütü bilgi değil, tavırdır” sözüne en çok yakışan kişilerdendi.

***  

6 Mart 2009’da tutuklanıp Metris üzerinden Silivri’ye konduğumuzda bir süre yalnız kaldık. Gardiyanlar yanıma rasgele birini veremeyeceklerini söyleyip, devam ettiler:

- Merak etmeyin Mustafa Bey, yakında mutlaka okumuş yazmış birileri tutuklanır, onlardan birini senin yanına veririz...

Dedikleri gibi oldu. Çok geçmedi Ergenekon’un “profesörler dalgasında” tutuklananlardan Erol Manisalı ve Fatih Hilmioğlu benim bulunduğum 4 No’lu Cezaevi B-9 üst koğuşa getirildi. Bir gardiyan espriyi patlattı:

- Bu gidişle Türkiye’de okuma yazma oranının en yüksek olduğu yer Silivri Cezaevi olacak...

Erol Hoca genel kurallarını koydu:

- Somurtmak yok.

- Gece 23.00’ten sonra kesinlikle Ergenekon’dan söz etmek yok.

- Dışarıdaymış gibi Türkiye’nin ve dünyanın temel sorunları konuşulacak, bunun için gazeteler okunduktan sonra zaman ayrılacak.

- Akşamları, karavana ile kantinden aldıklarımızı masaya yayacağız, “açık büfe” diyeceğiz.

Bir akşam konferans verir gibi anlattı, anlattı... Hızını alamadı seslendi:

- Yav gardiyanları burada bir salonda toplasak da konferans versek!

Erol Hoca’nın ciddi sağlık sorunları vardı ama yönetim zamana yayıyordu. Fatih Hoca, Erol Hoca’nın hastalıklarına baktı, “Senin bir dakika bile burada durmaman gerekir” dedi. 

Erol Hoca, kendisine hapiste bir şey olursa ne tür hastalıklarının olduğuna dair bir liste yaptı, “Balbay bu sende dursun” dedi. Birinci bölüm geçirdiği hastalıklar:

- 2003-2006 iki kez kalp krizi. Buna dayalı sağ tarafta kısmi felç ve konuşma bozukluğu.

- Beyinde tümör.

- İlk duruma bağlı, denge bozukluğu.

Halen yaşamakta olduğu sorunlar:

- Denge bozukluğu.

- Sağ elde kontrol yetersizliği, kısmi keçeleşme.

- Yüksek tansiyon.

- Kalp büyümesi, ritim bozukluğu.

- Bel fıtığı, varis.

Sonunda hastaneye sevk edildi. Bu hastalıklara karşın tahliye etmediler. O günlerde Kuddusi Okkır kansere karşın hapiste tutulmuş, ölüm anı gelince tahliye edilmişti. Durumu iyi okuyan gardiyanlar, “Erol Hoca ancak kanser teşhisi konursa tahliye edilir. Bu hastalıklarla edilmez” görüşündeydi.

Birkaç gün sonra bir gardiyan demir kapının penceresini açtı, seslendi:

“Erol Hoca kansermiş...”

Bir an, “yaşasınnn” narası koptu ağzımdan. Sonra sesimden ürktüm!

Kanser özgürlük demekti!

Ertesi gün tahliye edildi.

***  

Prof. Dr. Manisalı davanın devamında 5 Ağustos 2013’te 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Temmuz 2018’de de beraat etti.

Yaşamının hiçbir diliminde pes etmedi.

Güle güle Erol Hocam...

Çok zamanını almayayım, şimdi İlhan Selçuk’la, Rauf Denktaş’la, Attilâ İlhan’la, Ahmet Taner Kışlalı’yla, niceleriyle çoktan sohbet meclisini kurmuşsunuzdur. 

Bize bıraktığınız Aydınlanma meşalesi asla sönmeyecek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları