Yeterli ama hayır!

25 Ekim 2022 Salı

24 Haziran 2023’e 243 gün var. Seçim iklimi çoktan başladı. Erdoğan, Cumhur İttifakı’nın adayı olarak sadece partisinin değil, MHP mitinglerinin de başlıca unsuru...

Gündemi, öteki tarafın, Millet İttifakı’nın adayı kim olacak sorusu belirliyor. Cumhur sabırsız, bir an önce rakibinin belli olmasını istiyor ki, tam gaz saldırı başlasın.

Bütün gedik açma girişimlerine karşın 6’lı masa yoluna devam ediyor. Şu aşamada görünen, seçim tarihinin belli olmasından hemen sonra aday açıklanacak. Kılıçdaroğlu’nun ana seçici olarak damgasını vurduğu süreçte 6’lı masanın tüm taraflarının adayın etrafında yetki ve sorumluluk alacağı bir formül bulunmuş görünüyor.

***

Cumhur İttifakı’nın ısrarla rakibini bilme çıkışları arasında son günlerde dikkati çeken yeni bir “hat” belirdi. Bu hattın ana fikri şu:

- Evet Erdoğan yönetiminin değişmesi gerekir. Ben de bu görüşteyim. Ancak karşısına çıkacak aday şu ise oyumu Erdoğan’a veririm!

Elbette insanlar istedikleri gibi düşünebilir ve ifade edebilir. İktidarı en çok yasakları nedeniyle eleştiriyoruz. 

Erdoğan’a karşı çıkıp onun karşısına çıkan adayı yetersiz gördüğü için yeniden Erdoğan demek de bir düşüncedir. Ne var ki bu durum bizde 2010 yılı referandumu öncesindeki “yetmez ama evet” kampanyasını anımsattı. 

12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu özellikle yargı sistemini tümüyle çökerten bir içerik taşıyordu. Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tümüyle şekil ve içerik değişikliğine uğruyordu. FETÖ elebaşı bu değişikliği o kadar çok önemsemişti ki ölülerin mezarlarından kalkıp oy kullanması gerektiğini, bunun da olacağına inandığını söylemişti. 

Ne olursa olsun AKP’nin tek başına “evet”i sağlaması mümkün değildi. Bahçeli bu paketi uzlaşmadan uzak, yabancı dayatması bir parti anayasası olarak niteliyordu. HDP’nin öncesindeki parti BDP referandumu boykot etti. Bunun özü iktidara destekti. Boykot bir ölçüde tuttu, örneğin Diyarbakır’da evet yüzde 94, hayır yüzde 6 çıktı. 

İşte böyle bir ortamda ikinci Cumhuriyetçiler, “yetmez ama evet” kampanyası başlattılar. Onlara göre sadece yargıyı değil, tüm devlet kurumlarını yıkmak gerekiyordu. Yerine ne konursa konsun, mevcuttan daha demokratik olurdu. Sayısal ağırlığından öte sessel ağırlığı fazla olduğu için Avrupa’dan da duyuldular! 

***

“Yetmez ama evet” ruhunun bugün kabuk değiştirdiğini, “yeterli ama hayır” diye özetleyebileceğimiz bir yapının filizlenmekte olduğunu görüyoruz.

Önümüzdeki günlerde bu filizlenmenin daha görünür hale gelebileceği anlaşılıyor. 

Erdoğan’ı övmeyecekler, hatta eleştirecekler ama karşısına çıkan adayın yükü taşıyamayacağını söyleyecekler...

Erdoğan’dan hiç söz etmeyecekler ama Millet İttifakı adayını tam bir “dağ fare doğurdu” diye yorumlayacaklar...

Erdoğan’ın düşüncelerine karşı olduklarını söyleyecekler ama en iyi siyaset mühendisliğini yine de olun yaptığını, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerektiğini söyleyecekler...

Yukarıdaki yaklaşımların tümünün kendi içinde tutarlılığı olabilir. Ancak başta vurguladığımız gibi bir “hat” oluşturulmak istendiğini seziyoruz.

Napolyon askerlerine, “Beni sevmeniz gerekmez, benim için ölün yeter” demiş.

Anlaşılan AKP de “Beni sevmeniz gerekmez, kazanmamı sağlayın yeter” diyor!

Millet İttifakı’nın adayı için “yeterli ama hayır” demek, Cumhur İttifakı’na “yetmez ama evet” demektir!

Millet İttifakı’nın bütün bu hatları aşmasının başlıca yolu, her şeyden önce milletin içinde çoğalması ve umudu büyütmesidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları