Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İslam Ekonomisi
Son zamanlarda İslam ekonomisi, İslam sosyalizmi Arap Baharı’nın rüzgârı ile tartışılır oldu.
\nFethullah Gülen de “İslam sosyalizmi bir fantezi olarak bazı İslam müellifleri tarafından bir süre üzerinde durulan bir konu oldu. Her şeyden evvel hemen şunu ifade edeyim ki, bu konuyla alakalı bir iltibas ve karıştırma söz konusu. Sosyalizm, sosyalleşme ameliyesini esas olarak ele alma, her şeyin temeline bu görüşü yerleştirme, ondan sonra da dinden güzel sanatlara kadar hayata ait her şeyi buna bağlama düşüncesi demektir. Bu manada İslam ile sosyalizmin hiç mi hiç alakası yoktur. Ancak İslama bir sosyalizm ilave etmek isteyen kimseler, bizim içtimai dediğimiz yönü nazara vermek istiyorlarsa tabii ki İslamın da engin bir içtimai yönü vardır” şeklinde başladığı İslam ekonomisi analizi ile bu tartışmalara katıldı.
\nKuran insanları ilgilendiren hukuksal ve ekonomik konuların hemen hiçbirini ihmal etmemiştir. Bunların başında öksüzlerin, yetimlerin haklarının korunması gelmektedir (Nisa 2,8-9). Bakara suresi de mal sahibi olanların ölümlerinin yaklaştığı zaman yakınlarına vasiyet etmelerini ve bu vasiyeti değiştirenlerin büyük günaha gireceklerini belirtmektedir. Hz. Muhammet bir hadisinde “Tanrı faiz yiyeni ve yedireni de lanetledi” demektedir. Bilindiği gibi Hz. Musa da faizi kendi kavmine yasaklamıştı. Hz. Muhammet de bunu devam ettirdi. Çünkü o sırada Mekke’de Museviler çoktu ve bunlar Arapları sömürerek çok zengin olmuşlardı. Araplara yüksek faizle borç veriyorlardı. Eski çağlardan beri borcunu ödeyemeyenler ya alacaklının kölesi oluyordu ya da öldürülüyorlardı. İşte Hz. Muhammet hem Arap ekonomisini kalkındırmak, hem de zenginliği Musevilere kaptıran Arapları bu girdaptan kurtarmak için faizi haram kıldı. Amacı çıkarcı, kaypak ve bencil gördüğü Musevileri Mekke’den kovmak idi. Bunun için birçok sıcak ve soğuk savaş yaptı. Yani faiz bir ekonomik silahsa Hz. Muhammet bu silahı kavmini sömüren bir durum olmaktan çıkarmayı başardı.
\nKuran’da yardım, rızk, ekip biçme, borç alıp verme, faiz, ölçü, çalışma, israf, hırs ve tamah gibi konularla ilgili 200’den fazla ayet vardır. Hadislerle bu hususların pratik durumları da açıklanmıştır.
\nKuran’da Allah’ın en önemli niteliklerinden biri “gani” yani zengin olmasıdır. Bu nedenle zenginlik ve ticaret İslam dininin ekonomik temelini oluşturmaktadır. Ancak zenginlik tutkusu, merhamet ve yardım duygularını körelttiği için, yoksulların zenginlere karşı beslediği kin, nefret ve kıskançlığı yumuşatmak, günümüz tanımı ile sosyal adalet duygularını bilinçlendirmek için zekât kurumu İslamın beş şartından biri yapılmıştır.
\nTevbe suresinde, “Onları kötülüklerinden arıtmak için, servetlerinden bir sadaka al”, Bakara suresinde, “Borçlu, sıkıntı içindeyse, onun genişlemesini bekleyin, kendisini bağışlarsanız, sizin için pek hayırlı olur” emrini verirken borçlu ve yoksulları korur. Nahl suresinde, “Tanrı rızk bakımından bir kısmınızı bir kısmınızdan üstün kıldı; üstün olanlar, kazandıkları rızkı, bileklerinin hakkı olanlara kendileriyle eşit olarak vermezler, Tanrı’nın nimetini inkâr mı ederler” diyerek işçi haklarını savunur. Zekât, kurban, fitre sadakası ve muhtaç olanlara yardım emirleri hem zenginleşmeyi; hem de kazanılmış olan servetlerden gerekenlere yardım etmeyi bir ödev saymıştır.
\nAncak bütün bunlar sosyalizmle İslamı birleştirmek için bize bir ideolojik altyapı sağlamamaktadır. İslamda zenginlik ve özel mülkiyet esas olduğundan kapitalizm veya sosyal adaletçi kapitalizm(!) ile birlikte tartışmak belki daha uygun olacaktır.
\nDünyamızda çağdaş bunalımları yaratan sebeplerin başında zenginlikle yoksulluğun yarattığı sınıf ayrışmaları oluşturur. Sosyalizm de bu ayrışmanın mücadelesine ilişkin bir çözüm arayışı ve düşünce sistemidir. Bu nedenle İslam dinindeki yoksulu ve borçluyu korumak için verilen emirler bu sınıfsal çelişkiyi ortadan kaldırmayı sağlayıcı olmaktan yoksundur. Çünkü Kuran’ın emirleri değişmez dogmalardır. Oysa ekonomik sistemler her çağda, her toplum ve uygarlıkta farklıdır ve dinamiktir.
\nBugün tüketime dayalı bir ekonomide Kuran’ın israf ve zekât emirleri ile ekonomiyi yönetmeniz mümkün değildir. Zekâtı verginin yerine koyamazsınız. Kredi ve harcatmaya yönelik bir küresel ekonomide faizi yasaklamanız, günümüz ekonomisinin dinamikleri ile bağdaşmaz.
\nBu açıdan vicdanlı olmayı, yoksullara yardım etmeyi, merhametli olmayı emreden yüce dinimizi tüm ekonomik doktrinlerle birlikte tartışmak ve sınıf mücadelesinin çözüm anahtarı olarak sunmak yerine onu iç dünyamızı terbiye eden bir kurallar bütünü olarak görmek daha doğrudur. Laiklik de zaten budur…
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması