Komşu HakkındaYanlış Ezberler...

23 Mayıs 2012 Çarşamba
\n

\n

Komşu Yunanistan, bütün Avrupanın, belki dünyanın dengesini etkileyecek aktör durumuna geldi. İkinci seçimin yapılacağı 17 Hazirana kadar ve sonrasında gözler Atinada, sol blok Syrizada ve lideri Alexis Çiprasta olacak. İlk seçimde ortaya çıkan ve yenilenecek seçimlerde muhtemelen perçinlenecek sonuç, şimdiye kadar geçerli neoliberal politikalara doğrudan bir karşı çıkışı, paradigmaya itirazı ifade ediyor. Bu, benzer durumda olan ve Yunanistandan birkaç kat büyük İtalya ve İspanya halkının, öteki Avrupalıların da merakla izlediği bir serüven.

\n

Yunanistanla ilgili, iç ve dış ana akım medyanın uydurduğu ve sorgulanmadan kabul edilen, belli önyargılar ve yanlış ezberler var. Düzeltilmesi gerek. Örneğin, Yunanlıların çalışmadan yiyen siestacı lapacılar olduğu savı çok yersiz. Yunanistandaki nüfus, Türkiyedekiden daha çok işgücüne katılıyor. Yunanistan İstatistik Ofisi (The Hellenic Statistical Authority, El Stat) verilerine göre, 11 milyon nüfuslu Yunanistanda işgücüne katılım yüzde 53. Türkiyede ise bu oran yüzde 48. Yani onlar 5 puan ilerideler, daha çok işgücü piyasaya çıkıyor. 2011 itibarıyla, 5 milyonluk işgücünün 4 milyonunun işi var, 1 milyonu iş arıyor.

\n

Yunanistan nüfusu, bizim Ege Bölgesininki kadar. Ama dibe vurmuş haliyle, 2011de 268 milyar dolarlık milli geliri var ve bizim Egeyi katlıyor. Yunanistanda kişi başına gelir Egenin de, Türkiyenin ortalamasının da yüzde 127 üstünde (27 bin dolar). Yunanistan ekonomisi (Türkiyenin yüzde 35i), öteden beri sorunlu bir ekonomi gibi takdim ediliyor. Bu da kısmen doğru, ama tam doğru değil. Yunanistanın 2002-2008 dönemi büyüme ortalaması yüzde 6.6. Türkiyeninki ise yüzde 6. Yani Yunanistan aynı dönemde daha hızlı büyümüş. Yunanistanın kırılgan ekonomisi, krizle birlikte, 2008 sonrası tuzla buz oldu. Yunanistan son 3 yılda ortalama yüzde 2ye yakın küçüldü. Türkiye ise ortalama yüzde 4.3 büyüme yaşadı bu dönemde.

\n

Yunanistanı dibe sürükleyen, kamu maliyesi. Kamu harcamalarını hesapsız arttıran Yunanistan, bunu karşılayacak kamu gelirinden yoksun, sürekli bütçe açığı verdi (2009da milli gelirin yüzde 15i, 2011de yüzde 9u). Komşu, açığını Avrupa bankalarından aldığı kredilerle karşılama yoluna gidince kısa sürede kamu borç yükü, milli gelirinin yüzde 100üne yaklaştı. Borç veren bankalar da AB otoriteleri de uyarmadı, ilişmedi bu borçlanma serüvenine. Büyümede kamu harcamaları, kamu yatırımları ve cari harcamalarla sürükleyici güç oldu. 2004 Olimpiyat yatırımları, mesela borç yaratan bir operasyon oldu.

\n

Kriz gelip çattığında, yani 2008de, Yunanistanın kamu borçları milli gelirini 31 milyar Avro geçmiş, oran olarak da yüzde 113 gibi dudak uçuklatıcı bir yerdeydi. Sonrasında olanlar oldu. Komşu, bu kamu borçlarını çevirmek için yükselmiş faizlerle borçlanmak zorunda kaldı ve borcuna, her yıl ortalama 35 milyar Avro, 3 yılda da 100 küsur milyar Avro eklendi. Yani bugün Yunanistanın 356 milyar Avroluk kamu borcunun üçte biri son 3 yıldaki kriz ikliminde oluştu. Bu borcun, son 3 yılda Yunanistanın büyümesine gitmiş bir kaynak olmadığı açık. Yunanistanı çileden çıkaran da bu. Hem ekonomi büyümedi, hem de borçlar üçte bir oranında katlandı.

\n

Borçların sadece faizleri, yıllık milli gelirin yüzde 8ini götürür halde. Büyümeye fırsat bulamayan, ama topladığı verginin de yüzde 20sini faize yetiştirmeye çalışan; memura, yurttaşa daha az harcayan, kemer üstüne kemer sıkan iktidarlar, sonunda Yunanistan seçmeninin sabrını tüketirken kendilerini de tükettiler.

\n

***

\n

Yunanistan hakkındaki eksik bilgilerden biri de üretim ve istihdamıyla ilgili. Ezbere, Yunanistanın turizminden fazla bir şeyi olmadığı konuşulup duruyor. Oysa, istatistiki bilgiler turizmin önemli olmakla birlikte, ülke ekonomisindeki payının belirleyici olmadığını gösteriyor. Milli gelirde ticaret-turizm yüzde 26 pay sahibi, ama istihdamda turizmin payı yüzde 7.2den ibaret. Buna karşılık sanayi yüzde 13 pay sahibi. Daha da ilginç olanı şu: Emlak sektörü, istihdamda yüzde 14 pay sahibi. Bunun pansiyonculuk, turiste kiralama, satma işi olarak yorumlanması halinde turizmin payını biraz daha arttırabiliriz. Ancak, ticareti bir yana bırakırsak en yüksek istihdam yine eğitim, sağlık, belediye gibi kamu hizmet kesiminde. Yani sosyal devletkomşuda güçlü, milli gelirin yüzde 40ı kamu tarafından yaratılıyor ve bundan vazgeçilmesi de istenmiyor. Ama bunu sürdürebilmek için de neoliberalizme karşı alternatifler üretmek ve bunu halkla birlikte yapmak zorunlu. Sınav, çetin

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları