Asrın felaketine soruşturma

26 Mart 2023 Pazar

“Kaç kişinin yaşamı kurtarılabilirdi?”

Ya da... 

“Kaç kişinin ölümü engellenebilirdi?”

Mercek altına alınan başlıca soru bu. 

“Asrın felaketi”, bundan böyle bir kader planı olarak görülmüyor. 

Zamanında yapılacak hazırlıklar, alınacak tedbirler, öngörülebilecek risklerin isabetli tespiti ve yönetimiyle “asrın felaketi”nin dahi insan aklıyla yönetilebileceği, denetlenebileceği varsayılıyor. 

İtalya’da 190 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan “asrın felaketi COVID salgınını” savcılar bu bakışla bir ön soruşturmaya tabi tutuyorlar. 

Dünyada COVID’e en çok kurban veren ilk on ülkeden biri olan, Avrupa’da İngiltere ile birlikte COVID ölümleriyle rekor kıran Çizme’de yargı, kader planına teslim olmayı damardan reddediyor, salgının bu kertede aşırı bir kıyıma yol açmasının ardındaki nedenleri arıyor, sorumluları tespite çalışıyor. 

“Sorumlulara karşı yargı yolunu açmaya çalışan” ilk atılım, COVID ölümlerinin en trajik boyutlarda yaşandığı ülkenin kuzeyindeki Bergamo Savcılığı’ndan geldi. 

Pandeminin başlangıç döneminde cenaze arabalarının ölümlere yetiştirilemediği bu bölgede, kurban ailelerinin ısrarlarıyla başlatılan ve sürdürülen ön soruşturmada, kayıpların devasa boyutlarda olmasına neden olan tüm kusurlar, yanlış/hatalı kararlar ve bu kararlardan sorumlu kişiler birer birer tespit edilerek incelemeye alındı. 

Keza dönemin Başbakanı Giuseppe Conte’den, dönemin Sağlık Bakanı Roberto Speranza’ya uzanan, ulusal ve bölgesel tüm sorumluları içeren kapsamlı incelemede “asrın felaketi”nin boyutlarından sorumlu tutulabilecek 19 isim tespit edildi.  

Eski Başbakan Conte ile Bakan Speranza’nın dosyalarının, Bergamo savcılığından.. kabine mensuplarının davalarına bakan Roma’daki Bakanlar Mahkemesi’ne gönderilmesi gerçi, hızlı bir arşivlenme ile sonuçlandı. 

Ama tüm diğer sorumlular için hukuki süreç sürdürülebilecek. 

Ön soruşturmanın bir iddianame ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağına, ileriki aşamalarda yargı karar verecek. 

CADI AVI MI? GÖREV Mİ? 

Yargı sürecinin sürdürülmesi halinde sorumlular 1) Gecikmeler zinciri, 2) Kusurlu ihmaller, 3) Risk değerlendirmelerindeki açık ve eksiklikler, 4) Afet planı ile hazırlıklarındaki yetersizlikler, 5) Liyakatsizlikler nedeniyle gereğinde hesap verebilecek. 

Bu son nokta önemli. 

Liyakat yerine partiye sadakat ya da siyasi aidiyet üzerinden seçilen, dolayısıyla yanlış zamanda, yanlış yerde, yanlış kişiler tarafından alınan kararların yarattığı ölümcül sonuçların, hukuki sorumluluk doğurup doğurmadığı yepyeni içtihatlar oluşturacak. “Çoklu cinayet”ten “ihmal suretiyle kasten adam öldürme”ye varabilen skalada bu içtihatlar gündem yaratacak.    

“Asrın felaketi”ne ilişkin bu çarpıcı soruşturmada kamuoyu şimdilik bölünmüş tutum sergiliyor.

Virologlar ve kamuoyu önderlerinin bir kısmı cezai bir kovuşturmanın cadı avı ile sonuçlanabileceğini, afetlerde bu sebeple ileride kimsenin sorumluluk almak istemeyeceğini öne sürüyor, sürecin tehlikeli kapılar aralamasından çekiniyor. 

Olmayacak ihmaller yüzünden hayatlarını pisi pisine kaybeden kurbanlara karşı beri tarafta kovuşturmayı sürdürmenin yasal zorunluluk olduğunu savunanlar var.

Gerçeklerin günyüzüne çıkarılmasının pandeminin tarihinin yazılması açısından ayrıca önem taşıdığına vurgu yapıyorlar ve bunun bir “uygarlık gereği” olduğunu ileri sürüyorlar. 

Ne tür bir hukuki mekanizmanın çalıştırılabileceği ayrıca tartışma konusu. 

Afet yönetimi yargılanmasındaki ispatlanabilir ihmaller ve kusurlar, klasik ceza hukuku kapsamında mı değerlendirilmeli yoksa görece yeni bir alan sayılan “onarıcı adalet” yaklaşımı ile mi gündeme getirilmeli?

Bunların hepsi yanıt arayan sorular. 

Şimdilik bilinen tek bir şey var. O da asrın felaketleri ya da badirelerinde kader planı retoriğinin yekten mazide kaldığı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları