Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Güney Kıbrıs Krizi Kolay Bitmez
Avrupa’nın bir numaralı gündem maddesine dönüşen Kıbrıs krizini masaya yatıran Financial Times’ın bir yorumu, I. Dünya Savaşı’nı çıkaran Arşidük Franz Ferdinand’ın öldürülmesine gönderme yapıyordu.
“Önümüzdeki yıl, Arşidük Franz Ferdinand’ın kurşunlanmasının üzerinden 100 yıl geçmiş olacak. Bu yıldönümünün düşüncesi akılların başlara toplanması için belki vesile olur” (23/24 Mart) diyen gazete; Kıbrıs’ta biriken gerilimin Türkiye, Rusya, AB, ABD, İsrail... bölgede kim varsa tüm güçleri ilgilendirdiğini söylüyor; “yarım düzine gücün askeri, diplomatik, enerji, mali çıkarlarının burada çakıştığını” belirtiyor; Suriye’deki iç savaşın, Mısır-Irak’taki siyasi istikrarsızlığın, İran’daki nükleer krizinin yanı başındaki adanın kolaylıkla kontrolden çıkabilecek ve dünyayı tutuşturabilecek bir potansiyele sahip olduğunu hatırlatıyordu.
Financial Times gibi çözümlemelerinde son derecede ihtiyatlı üslubuyla tanınan bir yayın organının, “Kıbrıs’tan her an yeni bir dünya savaşı çıkabilir” imasında bulunması; Akdeniz’de suların ne ölçüde ısındığını gösteriyor. Türkiye’nin “Kürt baharı”(!) polemikleri ve “cambaza bak cambaza” taktikleriyle oyalandığı şu günlerde, Kıbrıs’ta sular kaynıyor.
Güney Kıbrıs’taki finans krizinin dünya gazetelerinin ilk sayfasından günlerdir inmemesinin bir nedeni “A vro’nun geleceği” ise diğer nedeni de işte bu ısınan jeopolitik…
Güney Kıbrıs’ın giderek kızışan bu jeopolitiği ile Avro’yu tehdit altına alan finans krizi arasındaki ilişkiyi Ergin Yıldızoğlu dünkü yazısında enine boyuna irdelediği için ben sadece konunun önemini bir daha vurgulamakla yetinip ayrıntılara tekrar burada girmeyeceğim.
Avro’yu tehdit eden krize görünürde şimdilik çare bulundu ve Güney Kıbrıs’ın Avro’dan atılma tehlikesi bertaraf edildi. Ancak jeopolitik satranç hızlanarak devam ediyor…
Medvedev’den ilk yorum:
Hırsızlık
Güney Kıbrıs bankalarındaki “100 bin avro” üzerindeki (çoğunluğu Ruslara ait olan) tasarrufları hedef alan yüzde 30’luk mevduat vergisinden ötürü Ruslar büyük ölçüde kontrpiyede kaldığı için, bu satrançta artık daha da bilenmiş durumdalar.
Güney Kıbrıs yönetimi ile “troyka” olarak adlandırılan AB, IMF ve Avrupa Merkez Bankası -AMB- arasında varılan “yüzde 30”luk mevduat vergisi planını tepkiyle karşılayan Rus Başbakanı Medvedev, planı ilk günden “hırsızlık” etiketiyle tanımladı.
Güney Kıbrıs ekonomisini batırmak pahasına adadan Rus sermayesini çıkarmanın mücadelesini yürüten Rus oligarkları ve mafyoziler, Güney Kıbrıs’a bu amaçla geçen günlerde 13 jet uçağı yollamış… İtalya’nın “Milano Finanza” gazetesinden bir yöneticinin anlattıklarına göre, Güney Kıbrıs bankalarındaki Rus mevduatlarını alelacele buradan KKTC’ye sevk etmeyi ve sızdırmayı da denemişler. Ancak bu çabalarından şimdilik sonuç alamamışlar.
AB, IMF, AMB “troykası” ile “kurtarma paketi” pazarlıklarının yapıldığı sekiz gün boyunca kapalı kalan bankalardaki paralarını kurtarmak için her yolu deneyen Ruslarla avukatlar arasında halihazırda görüldüğü üzere… zorlu bir hukuk mücadelesi devam ediyor. Olayın tam nasıl gelişeceğini, bankaların Güney Kıbrıs’ta -çarşambaya sarkabileceği söylenen!-açılışıyla anlayacağız. Ancak gelen ilk haberlere göre, Alman ve İsviçre bankaları temsilcileri şimdiden Güney Kıbrıs’tan çıkacak Rus tasarruflarının peşine düşmüş bile. Kuzey Avrupa bankacıları, Güney Kıbrıs dışına para çıkarmaya çalışan Rus müşterilerin akbabalar gibi tepesindeymiş.
Güney Avrupa bankalarından kaçış başlangıcı mı?
İtalyan sanayicilerinin gazetesi “Sole 24 Ore”nin ilk değerlendirmesine göre, Güney Kıbrıs’taki “kurtarma paketinin” bir numaralı sonucu: “Avrupa Bankacılık sisteminin parçalanması olacak. Başta Alman bankaları olmak üzere, Kuzey Avrupa bankalarının kasaları dolarken; Güney Avrupa bankaları Güney Kıbrıs krizinden fakirleşerek ve güç kaybederek çıkacak. Riskli ülkelerden kaçan sermaye, Kuzey bankalarına yönelecek!”
Güney Kıbrıs finans krizinin tüm dinamikleri ve ardından krizi izleyen “kurtarma operasyonu” kuralsız kapitalizmin giderek büsbütün nasıl kontrolden çıktığını gösteriyor.
Güney Kıbrıs krizinin önemli diğer sonucu da, şimdiye dek tümüyle dokunulmaz olduğu varsayılan “tasarruf mevduatlarının”; yüzde 30’a varan oranlarda yüksek vergilendirmeye tabi tutulabileceğinin ortaya konması oldu.
Angela Merkel ve Alman Maliye Bakanı Schauble “Kıbrıs vakasının” sürekli olarak “nevi şahsına münhasır özel bir vaka” olduğunu yinelemesine karşın; krizdeki diğer Güney Avrupa ülkeleri, göz önünde yaşanan bu örnekten gereken sonuçları çıkardılar...
“Acaba bizde de olur mu?” korkusu, Güney Avrupa ülkelerinin tasarruf sahiplerini şimdiden tutsak aldı. “Avro bölgesi ekonomilerinin yüzde 0.25’ine ulaşmayan ülkede bu karambol yaşanırsa, bizde neler olmaz?” duygusu akıllarda bir kez yer etti…
Güney Kıbrıs sözüm ona “Avro”da kaldı!
Ama ne pahasına?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!