Kraliçeyi nasıl analım?

11 Eylül 2022 Pazar

“...Ve Londra Köprüsü yıkıldı”. Bundan sonra ne olacak?

Kraliçenin ardından herkes bu soruyu soruyor. 

Cenazesini dahi kendisi planlayan bir hükümdardan bahsediyoruz. 

Ölüm gününü G-günü olarak işaretlemiş. G+1, G+2’de nelerin yapılacağını, hangi protokol ve ritüellerin izleneceğini ayrıntılarıyla planlamış.

Büyük Britanya Krallığı başında 70 yıl kalan, adı etrafında benzersiz bir efsane halkası yaratan, dünyanın en uzun süreli hükümdarı G+10’a isabet eden 19 Eylül’de, dünya çapında canlı yayın törenleriyle defnedilecek.

Eh topraklarında güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğu’nun diğer efsane kraliçesi Victoria da bugün yaşasaydı ancak bu kadar tantana ve törenlerle uğurlanırdı. 

İki kraliçenin ölümleri arasında neredeyse bir buçuk asra yaklaşan bir zaman dilimi var. Kraliyet kurumunun dışa yansıttığı görkem ve tantana hemen hemen aynı ama bu “algı” dışında her şey değişmiş ve başkalaşmış. 

Britanya İmparatorluğu’nun en görkemli günlerinde taç giyen Victoria’nın aksine Elizabeth, Avrupa’nın büyük hanedanlarının dağıldığı, monarşilerinin çöktüğü, Britanya İmparatorluğu’nun çözüldüğü yıllarda tahta çıktı. O dönemde dünya ekonomisinin yüzde 9-10’ununu temsil eden ülkesinin, yüzde 2’lere gerilediği bir konjonktürde de yaşamdan ayrıldı. 

Sosyal sınıflar arasındaki gerilim azalmak yerine arttı, göç dalgalarıyla baş gösteren bir kimlik krizi tetiklendi, İskoçya misali temel öğeler ayrılıkçılığa savruldu, kıta Avrupa’sı ile Brexit yangını çıktı ve kraliyet içindeki çekişmeler ötesinde... Siyasi skandallardan en son başını alamayan Johnson’un yerini çiçeği burnunda tüy sıklet Başbakan Liz Truss aldı... 

Elizabeth işte böyle bir ortamda hayata veda etti ve arkasında buna rağmen bir destan bıraktı. Niye?

ÇÖKÜŞ DÖNEMİ KRALİÇESİ

Bu sorunun yanıtını tarihçi Philip Ziegler, “Bu yaşananlar için onu suçlamıyor ve onu çöküşten sorumlu tutmuyoruz çünkü” diyerek ekliyor: “Hep birlikte çöktük. Bu kadar basit.”

Guardian, “II. Elizabeth dönemi kesintisiz bir çöküşle hatırlanacak” demekten bu meyanda kaçınmıyor: “Elizabeth’in ilk dönemin görkemi ile karşılaştırıldığında bu son dönem tanınmaz bir görünüm sunuyor.”

Madem böyle dünya niye Elizabeth’i yere göğe sığdıramıyor?

İlk neden, Britanya siyasetini kraliyet kurumunun şekillendirmemesi. 

Elizabeth’in buna karşın “çöküşü” hayranlık yaratan bir vakarla yönettiği, Britanya’nın özalgısı ve özgüvenini beceriyle koruduğu söylenebilir. 

Her yandan su alan bir çöküş dönemi, ancak bunca stil ve“tarz”la götürülebilir. 

Bu başarının temelinde Elizabeth’in modernleşmeye ayak uydurma becerisi yatıyor.  

Elizabeth’in tahta çıktığı ilk günlerden itibaren 20. yüzyılın iletişim çağı olduğunu kavraması ve TV kameralarını kraliyetin içine sokması bu uyumda bir etken. 

Başka önemli etken, tamamen “örtülü” olan Saray hesaplarını -ağır kamuoyu bastırmasıyla- kısmen de olsa denetime açması ve hatrı sayılır biçimde kısıtlaması, parazit aile üyelerinin masraflarını bütçeden dışlaması ve de ilk kex “gelir vergisi” ödemeyi kabul eden bir hükümdar olması...

Bunların da ötesinde Elizabeth’i “efsane” yapan fark yaratıcı özelliği, Netflix’te izlenme rekorları kıran belgesel tadındaki “Crown” dizisinde belirtildiği üzere “devlet sorumluluğu” ile “görev” duygusunu yaşamı boyunca tüm önceliklerin önüne koyması. 

‘BOŞ YAPMA, DEVAM ET’

Elizabeth özetle profesyonel bir yöneticinin görev tanımında sıralanan tüm özelliklere harfiyen riayet etmiş ve yüzde yüz performans göstermiş. Ne ki “şirket” onun görev tanımına girmeyen koşullar nedeniyle küçülmüş ya da batmış...  

Bu nedenle onu kimse sonuçtan sorumlu tutmuyor.

Bilakis böylesine dişli bir süreç, kuyruğu ancak bu kerte dik tutarak sahiplenilebilir. 

Dünya, Elizabeth’i bu müthiş sıra dışı becerisi yanında alabidiğine klasik “Launer London” çantaları, metal tokalı kült makosenleri, fantezi şapkaları, “hayata gülen” rengârenk takımları ve 2012 Olimpiyat açılışında Daniel Craig-James Bond ile yer aldığı keyifli skeçleriyle hatırlıyor. 

II. Elizabeth belli ki çok zeki bir kadındı. 

Soğuk Savaş’tan Berlin Duvarı’nın yıkılışına, Churchill’den Blair’in “üçüncü yol”una ve en son şarlatan Boris Johnson’a; IRA teröründen İngiltere’nin AB’ye katılmasına, derken çıkmasına, sanayinin çöküşünden dijital devrime, Covid ve Ukrayna savaşına dek ülkesinin yakın tarihteki tüm büyük serüvenlerine eşlik etti. 

Bu serüven boyunca kraliçeye yol gösteren başlıca düstur: “Sakin ol, boş yapma, devam et/Keep calm and carry on!” bilgeliği oldu.

Herkesin hayatında bu bilgeliğe yer var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları