Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Okurlardan Gelenler
Hukuk fakültesi öğrencisi Irmak; “Yazılarınızı çok kısa zamandır takip ediyorum. İlk olarak ‘Kadınlar Kim ki?’ yazınızı okudum ve merak ettim. Okuyabildiğim kadar yazınızı okudum” diyor ve ekliyor: \n
\n“Düşünceleriniz, savunduğunuz şeyler böyle bir iktidar sürecinde o kadar takdir edilesi ki yazmak istedim. Eminim bunun gibi yüzlerce tebrik mesajı alıyorsunuzdur. Ama iki katına eleştiri maili aldığınızı da tahmin edebiliyorum. Böyle bir zamanda bir kadın yazarın bu kadar cesur yazılar yazmasını çok takdir ediyorum. Ayrıca da bir kadın yazarın cesur yazılarını 2012 yılında takdir etmekten de utanç duyuyorum. Çünkü bu yazıların yazılması, söylenmesi kolay şeyler olmalı. Devamında hiçbir hukuki süreç getirmemeli ki bu da ifade özgürlüğü sanırım. Türkiye’de daha yakalayamadığımız bir süreç tabii... Ben avukat sıfatını kazandığımda kadın haklarıyla ilgili faal bir çalışma içine girmeyi umuyorum... Sizin görüş ve düşüncelerinizi okumak beni bilgi birikimi ve bakış açısı olarak beslediğini düşünüyorum. ...Yüzlerce mail okuyorsunuzdur, ama yine de size yazıp tebrik etmek istedim.”\n
\nSevgili Irmak; kendimi bir “kadın yazar” değil, “gazeteci yazar” olarak görüyorum. Yanına “cesur” sıfatı eklemeyi de hiç düşünmedim. Sadece işimi yapıyorum… \n
\nAma yazdıkların aklıma Brecht’in bir sözünü getirdi. Bertolt Brecht; “Ne mutlu kahramanlara ihtiyacı olmayan halklara” der. Türkiye’nin şartlarında bu lafı; “Ne mutlu, cesarete gereksinim duymayan halklara” diye çevirebiliriz. Senin sıcak satırlarında dediğin gibi çünkü; bu köşede söylenenleri söylemek gerçekte sıradan ve olağan olabilmeli. Oysa en temel insan haklarını sahiplenmek bile ülkemizde kıyasıya “mücadele” gerektiriyor. “Haklar mücadelesinde”, bu köşenin de bir katkısı oluyorsa, o katkı ancak senin gibi antenleri açık okurlara “bilgi” vermekle sınırlıdır.\n
\nErdoğan Putin mi, Yew mu? \n
\nJosef Amado isimli okurum, Irmak’ın tersine, çok eski bir takipçi. “Yıllardır sütununuzu takip ederim. Milliyet’ten Cumhuriyet’e dönüşümün nedenlerinden biri de sizsiniz. Bundan sonraki yazılarınızı da heyecanla bekliyorum” diyen Amado, Erdoğan’ı Putin’den çok Singapurlu lider Lee Kuan Yew’a benzeten Ruchir Sharma’nın son kitabından hareketle yazdığım “Erdoğan’ın Singapur Şifresi” başlıklı makaleme hiç katılmıyor… \n
\n“Lee Kuan Yew’u Erdoğan’a benzetmek Yew’a yapılmış büyük haksızlık” diye itiraz eden Adanalı okurum sözlerini şöyle sürdürüyor: \n
\n“(Yew) muazzam işler başarmış bir lider. Aşağıdaki linkten göreceğiniz gibi, ‘personal freedom’ (kişisel özgürlükler) kategorisinde Singapur 30’uncu, Türkiye 95’inci sırada: http://www.prosperity.com/rankings.aspx\n
\nGelecek nesiller hem Yew’ın hem de Erdoğan’ın tarihe nasıl geçeceğini görecekler. Bence bu iki liderin tarihteki yerleri bambaşka olacak. Yew, tüm hatalarına karşılık tarihte çok saygın bir yer alacak.”\n
\nHalkını baskılamak skalasında adı geçen hiçbir lider, Erdoğan’la aşık atamıyor. Problem galiba biraz bundan kaynaklanıyor. Despotun önde gideni diye gösterilen Putin bile sonuçta özel yaşama karışmıyor. İfade özgürlükleri ve demokratik özgürlükler Rusya’da sınırlı ancak kadınların sezaryen olup olmayacağına Putin karar vermiyor. \n
\nTürkiye ve Singapur’da bir dönem bulunan ve Yew benzetmesini ilk kez öne süren yazar Karma; sanırım bu tür farkları göz önüne alıyor... \n
\nBen yazımda sadece “Singapur şifresi” ile neyin kastedildiğini biraz açmak istedim ve sözlerimi zaten “Erdoğan’ın dünyaya ‘yeni Lee Kuan’ diye lanse edilmesi yerinde mi değil mi.. siz karar verin” diyerek bitirdim. Karar sizin!\n
\nSaatleri ayarlama…\n
\nSaat diliminin doğuya kaydırılmak istenmesiyle ilgili olarak “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” başlıklı yazıma cevap yazan Orhan Bilgin de; mecaz olarak kullandığım “ezani saat” kavramına itiraz etmiş. Bilgin uzun, ayrıntılı mektubunda -özetle-; “İddia ettiğiniz gibi ‘ezan saatine’ (alaturka saat) dönüyor olsaydık, her gün güneşin battığı ana ‘saat 12’ dememiz ve dolayısıyla mevsimler değiştikçe saatlerimizi her gün baştan ayarlamamız gerekirdi.” diyor… \n
\nBaşka hiçbir okur; “ezan saati” ile yapılmak istenen göndermeyi böyle anlamlandırmadı. Aynı yazı üzerinde Ankara’dan yazan Kamil Aksoy isimli bir mühendis okurum; “Yazdıklarınızın tümüne hiç tartışmadan katılıyorum” diyor ve şu ilginç saptamayı yapıyor: \n
\n“Ancak bunları bir kenara bıraksak bile, yapılmak istenen düzenleme asıl amaç olan tasarruf ve işin tekniği açısından çok sakat. Bir mühendis gözüyle bunu size şöyle açıklayayım: Nüfusumuzun ve endüstrimizin, yani elektrik kullanıcılarının ancak yüzde 10’u bu bölgede yer alıyor. Bu durumda bu düzenleme yapılırsa, nüfusun büyük çoğunluğunun elektrik tüketimi olumsuz etkilenecek, tasarruf yerine tersine daha çok tüketim oluşacaktır. Oysa mevcut saat diliminde (haydi Ankara ve batısı diyelim) nüfusun ve endüstrinin büyük çoğunluğu yer alıyor. Yani bir saat dilimi seçimi ve düzenlemesi yapılacaksa ve bu yapılırken kullanılacak ölçüt bilimsel ve teknik olacaksa, öncelikle ülkenin coğrafi olarak elektrik tüketim dağılımına bakmak zorundasınız. Saat dilimini doğuya kaydırmak isteyenlerin ölçütünün böyle olmadığı çok açık. Onların ölçütünün ne olduğunu zaten siz yazmışsınız, elinize sağlık.”
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'