Şaka departmanı

15 Ocak 2023 Pazar

Umberto Eco bir ortaçağ uzmanıydı. Dünya klasikleri arasına giren başyapıtı Gülün Adı da ortaçağı anlatır, bir engizisyon dönemi manastırında yaşanan gizemli keşiş ölümlerini hikâye eder. 

Keşişlerden biri sır ölümlerin perdesini kaldırmak ister ve her şeyin gerçekte “yasaklı bir kitaptan” kaynaklandığını keşfeder. 

Yasaklı eser Aristo’nun eski Yunan’da “gülme, ironi ve komedi” üzerindeki el yazmalarıdır.  

Manastır otoriteleri, “gülme”yi iktidarı kökünden sarsan tehlikeli eylem bellemiş, kitabı bu sebeple sakıncalı addetmişlerdir. 

Kitabın içindeki bilgilerin yayılmasını ne pahasına olursa olsun önlemeye azimli rahiplerden biri bu yüzden her sayfayı ince zehir tabakasıyla kaplamıştır. 

Yasağı delip de el yazmalarına ulaşan rahipler ecellerine de böylece ulaşmış olurlar ve tükürükleriyle ıslattıkları parmaklarıyla sayfaları çevirirken birer birer zehirlenirler. 

Giz romanın sonunda aydınlanır. “Gülmek niye bu kadar tehlikeli” diye sorar Eco ve karakterlerinin ağzından şu yanıtı verir: 

“Gülmek zira korkuyu öldürür”

Korku oysa ki “otorite” ve “denetim”in çimentosudur; otoritenin vazgeçilmezidir.  

‘YA HERKES GÜLERSE?’

Emin Çapa’nın, RTÜK’ün Halk TV’ye yağan cezalarını “maske esprisiyle” yanıtlaması akabinde kanala, hafta içinde bir ceza daha verildiğinde... en son Roma’da tiyatroda izlediğim “Gülün Adı” replikleri geldi aklıma. 

“Ya, ‘Gülme’ kitabındaki fikirler yayılıp da insanlar her şeye gülebileceklerini keşfederlerse ne olur?” diyordu biri. “O zaman Tanrı’ya da gülebilirler ve dünya kaosa girer!” diye yanıtlıyordu bir başkası. 

“Gülmek” ve “güldürmek”... baskı sistematiğinde terör kertesinde tehlikeli görülen eylemler. 

Eco’nun dediği gibi “Ya sonra herkes gülerse?” 

O zaman gücün büyüsü bozuluyor, karizma yerle bir oluyor. 

Halk TV- Çapa’ya verilen “maske esprisi” cezasının mantığı da böyle bir şey olmalı: “Sen ne cüret karar merci otoriteyi hiciv malzemesi yaparsın?”

Hatırlamayanlara hatırlatalım.

Aralık sonunda Halk TV’nin Medya Mahallesi programına, arkası gelmeyen cezalarının bir yenisi ekleniyor. 

Ayşenur Arslan, cezanın, programına “terörün mimikle övülmesi” içeriğiyle verildiğini anlatıyor ve konuk aldığı Çapa ile birlikte işi şakaya vuruyorlar. 

“Evde ben artık mimik antrenmanı yapıyorum” diyor Arslan. 

Çapa da beraberinde getirdiği beyaz bir maskeyi çıkarıp yüzüne takıyor: “Yayınları bundan böyle maskeyle yapalım” diye ekliyor, “Mimik olmazsa, ceza olmaz” diyerek ironiyi sürdürüyor. 

Sen misin RTÜK’ü ironi konusu yapan?

Yeni arkada bıraktığımız 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Bayramı”yla çakışır biçimde RTÜK’ten Halk TV’ye bu kez yeni bir ceza daha, “hicivli maske protesto”sundan geliyor. 

Eleştiri, kara mizah formatında da olsa derhal adrese iade, ceza olarak geri dönüyor. 

KAYNANA ŞAKASINA ONAY

Son cezadan sonra RTÜK’te acaba bir “hiciv departmanı” da mı var, olabilir mi diye düşünmeden edemedim.

Öyle ya... Ekrana çıkan şahıs kaç doz espri yapabilir? Hangi espriler mübah, hangileri kırmızı çizgidir? Espriyi kimin yaptığının da önemi var mıdır? Hangi mizahçı kabul, hangisi “ıskarta” edilebilir? 

Bunlara nasıl karar veriliyor? Bir ölçüt, tespit mekanizması var mı?

Sovyetler’de şaka değil gerçekten de zamanında böyle bir birim oluşturulmuş. 

Kültür Bakanlığı sansür dairesinde münhasıran bir “hiciv bölümü/şubesi” kurulmuş. 

Komedyenler, şakalarının dökümünü ilk elden bu şubeye göndermekle yükümlüymüşler.  

“Şaka departmanı” gereken düzeltmeleri ve dokunuşları yaptıktan sonra, hiciv ustalarına bunları geri yollarmış. 

Hükümet, devlet, siyaset, cinsellik ve din üzerinde şaka yapmak yekten yasakmış. Bizde radyo yıllarında Orhan Boran’ın sıklıkla başvurduğu “kaynana şakaları” sırf onay alabilirmiş. 

Bunları Yakov Smirnoff isimli bir eski Sovyet komedyenin röportajlarında okudum. Komedyen konuyu şöyle özetliyordu: 

“O yıllarda sadece iki TV kanalımız vardı. İlki salt ‘propaganda’; ikincisi de ‘Derhal birinci kanala dön!’ komutu veren bir KGB görevlisinden ibaretti” 

Tarihin uzak, karanlık dehlizlerinde kaldığı düşünülen sayfalar güncel oldu. Bundan böyle yalnız “propaganda kanalı”ndan yayın yapmamız isteniyor.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları