Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Saldırı, Yaptırım Kıskacında İran (II)

04 Şubat 2012 Cumartesi
\n

Dün gazetelerin birinci sayfasında yer alan fotoğrafları görmüşsünüzdür...

\n

Uçaktan dev bir Humeyni maketi indiriliyor. İran askerleri maket canlıymış gibi, selam duruyor.

\n

İran devrim süreci malum Pariste uzun yıllar sürgün yaşayan Humeyninin bir Air Franceuçağıyla Tahranın Mehrabad Havaalanına ayak basmasıyla başlamıştı

\n

O günden bu yana tam 33 yılgeçmişİranlılar hâlâ çile çekiyor.

\n

80’leri İran-Irak savaşına feda eden İran, 90ları Hateminin başka bahara kalandeğişiminibekleyerek ve şu son dönemi de buruk hüsranla sonuçlanan yeşil hareketinbaşının ezilmesiyle geçirdi.

\n

33 yılın bilançosu sonuçta bu oldu: Havaalanında karton bir makete selam çakan askerler!

\n

İranın çok yönlü hüsranı yalnız siyasi değil...

\n

Son 33 yıl İran için ekonomik boyutta da büyük düş kırıklığı yarattı.

\n

Şah döneminde içe kapalı Türk ekonomisine.. büyük petrol servetiyle tepeden bakan İranın; günümüzde 4500 dolar olan kişi başına geliri, Türkiyenin kişi başı gelir düzeyinin ancak yarısına erişebiliyor. Sadece petrole dayalı olan ekonomide ihracatın aslan payını o gün bugün yalnız petrol, doğalgaz, petrol ürünleri oluşturuyor. Molla güdümündeki ekonominin keyfi, başıbozuk, yoz, kötü yönetimi denetlenemiyor. Kronik yüksek enflasyon oranları ve işsizlik indirilemiyor. Bunlar yetmezmiş gibi, hızlanan yaptırım baskısı, riyalin dolar karşısında yüzde 40 değer yitirmesine yol açıyor. Karaborsa tavan yapıyor; gelecek kalın bir belirsizlik perdesine gömülüyor...

\n

Bilanço: Sokakta dua, evde içki

\n

ABDnin düşünce kuruluşu Carnegie Endowmentın İran uzmanı Karim Sadjadpour, 33 yıl öncesiyle bugünü karşılaştırırken, İranlılar 33 yıl önce siyasi özgürlük dışında tüm diğer özgürlüklere sahiptilerdiyor; Bugün o siyasi özgürlükleri elde edemedikleri gibi, vaktiyle sahip olmuş oldukları eski özgürlüklerini de kaybettiler...

\n

Kara mizah bir espriyle durumu sonra Devrim öncesi yıllarda insanlar içkilerini dışarıda içer, ibadetlerini evde yaparlardıdiyerek özetleyen Sadjadpour, Şimdi dışarıda ibadet edip evde içki içiyorlar!sözleriyle bilançoyu tamamlıyor.

\n

İranı tanıyan herkesin bildiği gibi gelinen noktada halkın devrime inancını yitirdiğinive hatta rejime olan inancın rejim kodamanları arasında bile kaybolduğunu belirten İranlı uzman, dinci düzenin sadece üç ideolojiye dayandığını sözlerine ekliyor: ABDye ölüm!”, “İsraile ölüm!ve tabii tesettür….

\n

Başka deyişle ABD şeytanı”, “İsrail şeytanıve kadın şeytanı!!!

\n

Molla rejiminin her fırsatta menzilinde bulunan şeytan kadın(!) saplantısını bir yana bırakacak olursak; nükleer bomba hevesleriyüzünden İran 2005ten bu yana, ABD şeytanıileİsrail şeytanınınçaprazına sıkışmış durumda.

\n

İrana açılımiddiasıyla işbaşına gelen Obamanın 2009 başında Beyaz Saraya girmesiyle, bu kalıplaşmış şablonun aslında Tahranda bir miktar olsun değiştirilebileceği düşünülmüştü.

\n

Dönüm noktası ‘yeşil isyan’

\n

Obama, İslam ülkeleriyle ilişkileri resetlemekiddialarıyla işbaşına gelmiş ve seçilir seçilmez İrana diyalog havucunuuzatmaya başlamıştı. Ancak İranda aynı yıl yapılan hileli cumhurbaşkanlığı seçimleri ardından baş gösteren isyanın kaba güçle bastırılması üzerine, Obama politikalarında 180 derecelik değişiklik oldu ve ABD Başkanı, selefi Bush gibi, zapturapt altına alınmak istenen nükleer proje için İrana sadece sopave sertlik politikasıuygulamaya başladı.

\n

Obama yönetimi Tahrana karşı silbaştan sertleşirken, İranın çok başlı oligarşik liderliğiiçinde son yıllarda alttan alta değişim çizgisinemeyleden ve ABDye zeytin dalı uzatmak isteyen, Washingtonla açılabilecek olası müzakerelere sıcak yaklaşan kesimler tekrar geri çekildiler. Tahran, ABDye ölüm!, İsraile ölüm! çizgisinde kemikleşen ısrarını sürdürürken; Washingtonda şahinlerin sesi her zamankinden çok yükselmeye başladı ve İsrailde savaş tarihleri telaffuz edilir oldu.

\n

İş o hale geldi ki; İranın sahiden nükleer bomba üretmek kapasitesine sahip olup olmadığı, bunu hangi takvimde gerçekleştirebileceği, gerçekleştirse dahi İsrail ve bölgeye ne oranda tehdit olabileceği gibi sorular nesnel önemini yitirdi ve taraflar karşılıklı salt birbirlerinin sertliğindenbeslenir oldular

\n

2005’ten bu yana afaki biçimde ileri geri tartışılan İrana müdahalesöylemlerinin, bugün ciddiyet kazanmasının başlıca nedeni bu.

\n

Bir yandan Obama şahin baskılarla sıkıştıran 6 Kasım’daki başkanlık seçimlerinin takvimi, bir yandan Arap Baharı dinamiğiyle sıkışan İsrailin sağcı, dengesiz Netanyahu hükümeti ve beri yandan İran devriminin uğradığı tüm yenilgilerin telafisi hesabınanükleer kozunatutunan Tahran.. şimdiye değin hiç olmadığı ölçüde patlayıcı bir kokteyl ortaya çıkardı.

\n

Yarın buradan devam ederiz.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları