Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sarkozy'ye Rest
İstanbul’da henüz yeni tanıştığım bir Fransız kadın, Paris’ten ülkemize gelirken Fransız polisinin kendisini durdurup; “Türkiye’ye ne yapmaya gidiyorsunuz? Orada ne işiniz var” sorusunu yönelttiğini söyledi.
\nSarı saçlı, mavi gözlü, akça pakça, “beyaz tenli” Fransız kadın; haliyle neye uğradığını şaşırmış: “Sana ne?” diye terslenmiş polise; “Keyfim nereye isterse oraya giderim. Sana mı soracağım?”
\nGiyimli kuşamlı bir Fransız kadını bu. İstanbul’da eşini, dostunu görmeye geliyor ve ülkesinin pasaport kontrolünden çıkarken böyle bir soruyla karşılaşıyor: “Ne işin var Türk’ün ülkesinde?”
\nAB vatandaşlarının pasaport kuyruklarından en küçük sorgu sualle karşılaşmaksızın ellerini kollarını sallayarak geçtiği ve en egzotik seyahatlerin kanıksandığı küreselleşme çağında, Fransız polisi yurttaşına; “Ne işin var Allah’ın Türkiyesi’nde?” tarzında bir uyarıda bulunuyor…
\nSarkozy Fransası’nda örülen “Türkiye duvarı”, böyle bir ırkçılık damarından besleniyor.
\n‘Kovmayalım da besleyelim mi?’
\nBu damarın nasıl şahlandığını, yeni döndüğüm Fransa’da bizzat gördüm.
\nOrada bulunduğum sırada Fransız TV’lerinde “Fransa kültür diplomasisini devam ettirmeli mi?” şeklinde ilginç tartışmalar yapılıyordu. Tartışmacılar -özetle- Fransa’nın oldum olası çok önemsediği “Fransız kültürünü dünyaya yaymak” iddiasını masaya yatırıyordu. “Günümüz şartlarında artık hâlâ Fransız kültürüyle beslenen yabancıya yatırım yapmamıza gerek var mı” sorusuna cevap arıyorlardı.
\nFransızların “yayılmacı” bir “kültür” politikasına sahip olduklarını bildiğimden; “yabancıya kültür yatırımını sürdürelim mi/sürdürmeyelim mi” sorusunun gündeme getirilmesini manidar buldum. Bu ani makas değişikliğini acaba neye yormalıydı?
\nFransa’da görüştüğüm kişiler arkadan, yabancı karşıtı eğilimlerin artık yalnız yabancı işçilerle sınırlı olmadığını söyledi. Fransa’da eğitim gören yabancı öğrenciler ve “yüksek eğitimli yabancılara” da bundan böyle güçlü direniş sergilendiğini belirtti. Tartışma öyle ki neredeyse; “Yabancı öğrencileri kovmayalım da besleyelim mi?” noktasına gelmiş. Benim TV’de izlediğim “Kültür diplomasisine ihtiyacımız var mı?” tartışmaları alttan alta sürdürülen bu ırkçı çıkışlara verilen yanıt mahiyetindeymiş.
\nErdoğan tribünlere oynuyor
\nDün gazetelerin birinci sayfasında Erdoğan-Sarkozy restleşmesi ve Fransa’nın yeni “soykırım yasasını” içeren haberleri gördüğümde bunları hatırladım.
\nSon restleşme “ötekileştirme” ve “ırkçılığın” böyle artık hiç görülmemiş düzeylerde tavan yaptığı bir ortama denk düşüyor.
\nAma yalnız bu da değil…
\nBu son meydan okuma; Libya ve Suriye gibi Arap Baharı coğrafyalarında; Türkiye ile Fransa’nın sık sık “siyasi-ekonomik etki alanları” bağlamında karşı karşıya geldiği bir konjonktürde cereyan ediyor.
\n“Avro” kriziyle her gün başka bir yerinden dikişi atan “İngiltere’siz yeni Avrupa Birliği”nin rakipsiz “siyasi lideri” havalarına giren Sarkozy; hem bir yandan cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde Ermeni oylarına göz kırpmayı sürdürüyor hem de öte yandan Ankara’nın “yeni Osmanlıcı” çizgisine karşı aba altından sopa gösteriyor…
\nBir taşla birkaç kuş!
\nDedikten sonra… işlerin bu noktaya gelmesinde Ankara’nın da vebali büyük.
\nErmeni iddialarının inkârını suç sayan yasa teklifinin Fransız parlamentosunda görüşülmesine karşı, Başbakan şimdi esip gürlüyor. Girişimi protesto amacıyla Sarkozy’ye gönderdiği mektupta -özetle- “Ya engellersin, ya engellersin! Yoksa sonuçları çok vahim olur. Türkiye-Fransa arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel tüm ilişkiler mayınlanır” uyarısı yapıyor!
\nSarkozy de çok korktu!
\nSarkozy işbaşına geldiği ilk günden bu yana Türkiye-AB ilişkilerinde elinden geleni ardına koymadı. Hatta bu ilişkide fiilen bir darbe yaptı. Brüksel’le “hedefi üyelik” olan müzakerelerin perspektifini budadı ve bu perspektife radikal bir “paradigma değişikliği” getirdi.
\nAnkara Fransa’ya o zaman tavır koydu mu?
\nHayır.
\nTam tersine...
\nGül, iki yıl önce, Paris’te ağzında sakızla kendisini karşılayan Sarkozy’nin ayağına gitti. Elysee’de oturup birlikte yemek yedi. Ekonomik, ticari ilişkileri geliştirmek konusunda güvenceler verdi.
\nYetmedi!
\nSarkozy “5 saat kaldığı” ve “ağzında gene sakızıyla vardığı” Ankara’da alayıvalayla ağırlandı. Sözüm ona sert çıkan Başbakan tarafından bizzat kabul edildi…
\nTürkiye’nin AB sürecine en büyük taşı koyan Sarkozy Fransası’nın burnu biraz sürtüleceğine, Paris’le ilişkiler taltif edildi. Fransız yatırımcılar için kriz döneminde hayati önem taşıyan yatırımlar, tam gaz sürdürüldü…
\nŞimdi çıkıp; “Cızz! Sakın ha bak yanarsın!” demişsiniz; kıymeti var mı?
\nErdoğan’ın gazetelerde çarşaf çarşaf yayımlanan “Sarkozy restleri”; tribünlere oynamak ve iç kamuoyunu yatıştırmak amaçlıdır.
\nBu durumda artık “Sakın ha!” denmez. Alınacak tedbir neyse alınır.
\nAma nerede bizde o tutarlılık?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti