Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Twitter’ı Karartan ‘Komplo’

23 Mart 2014 Pazar

Ukrayna isyanında Rusya’ya karşı uluslararası bir komplo kurulduğunu öne sürüp Kırım hamlesiyle buna karşılık veren Putin örneğinden hareketle “think-tank”çi Moises Naim; “Dünyada artık böyle bir uluslararası komplocular ekolü var” diyor ve her şeyi uluslararası komplodan bilen liderleri şöyle sıralıyor: Putin, Erdoğan, Esad, Nicolas Maduro, Robert Mugabe

Nam salmış ‘otokratlarla’
Büyük Komplo” başlığıyla El Pais’te ve benzer bir başlıkla ABD’de The Atlantic’te çıkan yorumunda ünlü siyaset gözlemcisi Naim; “Bu liderlere göre” diye devam ediyor; “Kiev, İstanbul, Halep, Caracas ve Harare sokaklarındaki göstericiler, ya sırf yabancı güçler emrinde paralı askerler ya da gene sırf dış güçlere hizmet eden kullanışlı aptallardan ibaret! Bu otokratlara göre, karanlık küresel komplonun ardında kim bulunuyor? Haliyle Batı demokrasileri! Putin, Erdoğan, Mugabe ve diğerleri kendilerini istikrarsızlığa sürükleyecek, hatta iktidardan indirecek her tür karanlık operasyonun odağında olduklarını düşünüyorlar!
Başbakanın “Twitter karartması” arifesinde söylediği sözleri işitir işitmez, aklıma, yakın zamanlara dek Foreign Policy dergisinin yayın yönetmenliğini de yapan Moses Naim’in işte bu satırları geldi.
Ne diyordu Başbakan?
Bakın uluslararası komplolar bu işin içinde! Bu Twitter’lar falan var ya… Şimdi mahkeme kararı çıktı, Twitter falan hepsinin kökünü kazıyacağız..
Başbakan “Twitter” çıkışını yaparken doğrudan böyle uluslararası komployu öne sürüyor.
Twitter”ı; “kişilik haklarını”, icabında “mahremiyeti çiğneyen” bir araç olduğu için değil, kendisine karşı girişildiğini varsaydığı bir uluslararası komplonun enstrümanı olarak karşısına alıyor. Var oluşunu tehdit eden bu enstrümana karşı olguyu “kökten kazımak” andı içiyor.
Ancak bu meyanda hep daha sık birlikte anıldığı Putin, Esad, Maduro, Mugabe ile birlikte aynı “otokratlar familyası” içinde zikrediliyor…
Putin filan neyse de…
Başbakan’ın bizatihi her fırsatta “zalim diktatör” diye adlandırdığı Esad’la aynı kümeye düşmek…
İnsan hakları ihlalleriyle nam salan Mugabe ile yan yana zikredilmek; bir vakitler “AB reformlarının lideri”(!) olarak pazarlanan RTE için, büyük çap kaybı anlamına geliyor…

Türkiye’nin imajı baş aşağı
Başbakan, çağdaş “Twitter”ı karartmak suretiyle; yalnız kendi imajına darbe indirmekle kalmıyor; ülkenin imajını da ağır biçimde yaralıyor.
Türkiye’den dalgalarla dünyaya yayılan bu “Twitter şoku” üzerine konuştuğum bir Batılı diplomatın görüşleri bu bağlamda bir örnek:
Türkiye, dıştan bakıldığında, son on yılda olumlu bir imaja sahip olmuştu. Dünyanın 17. ekonomisi olan ülke, hızlı büyümesiyle olduğu denli, cazip bir ‘İslam demokrasisi’ olarak Ortadoğu’ya model gösteriliyordu. Yolsuzluk skandallarının ardından gelen ‘Twitter’ yasağına hükümet çevreleri şimdi, ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ diye karşılık veriyor. Nereden nereye?
Türkiye’nin imajına indirilen darbe, New York Times (NYT) da dün okuduğum çeşitli değerlendirmelerin de eksenini oluşturuyordu:
Reformların Geri Alınmasında Bir Vaka Çalışması” başlığıyla yayımlanan Steven A. Cook imzalı yazı örneğin “Erdoğan, ifade özgürlüklerine karşı başlattığı savaşta dış komploları sorumlu tutuyor. Ama bugün bu görüşü destekleyen çok fazla kimse yok” diyerek ardından ekliyordu:
Türkiye, özellikle ifade özgürlüğü alanında yapılan reformların geri alınmasına tipik bir örnek. Twitter’ın yasaklanması; son birkaç yılda Türk hükümetinin muhalif gazetecileri, akademisyenleri, gözlemcileri susturmak amacıyla giriştiği adımların sonuncusu. Son Twitter yasağı, iktidardan düşen Arap liderlerin siyasi kontrolü sürdürmek için kullandıkları taktikleri andırıyor. Ama bu taktikler, (devrilen Arap liderlere) yaramadığı gibi Erdoğan’a da yaramayacak. Türkiye, Arapların öykündükleri bir örnek olmaktan çıktı. Onlara bilakis artık yakın geçmişlerindeki baskı rejimlerini hatırlatıyor.
Şiddetle bastırılan “Gezi protestolarından” bu yana birbirini izleyen “Türk modelinin sonu” yorumlarına, “Twitter yasağı” böylece son çiviyi de çakmış durumda….

‘Hem hesaplı, hem paranoyakça’
Ancak ne gam?
Başbakan, “Uluslararası camia ne der, ne düşünür, '62eni hiç ilgilendirmiyor” diyor daha ileri giderek “Türkiye devletinin gücünü görecekler!” diye konuşuyor.
Bu söylemlere giren “otokratlar” genelde büyük doğal kaynaklarına güvenen liderlerdir.
Putin örneğin, Rus petrolü ve gazına güvendiği için; uluslararası sisteme kafa tutuyor ama o dahi halihazırda yaptırım gerçeğiyle yüzleşmek zorunda…
Petrolü olduğu için İslam devriminden bu yana Batı’ya gene meydan okuyan İran keza; otuz beş yıllık “yalnızlık”süreci ardından sistemin tekrardan parçası olmaya can atıyor.
Diyeceğim o ki uluslararası sisteme hodri meydan posta koymak böyle iyi güzel hoş da neye güvenerek?
Bahsettiğim NYT yazısı; Erdoğan’ın babalanmasını hem popülistçe “hesaplı kitaplı”; hem de “paranoyakça” buluyor.
Olayın en ürkütücü yanı da bu zaten.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları