Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ve Aylin Ankara'ya Vardı

25 Temmuz 2013 Perşembe

Gandhi’nin İngilizlere karşı giriştiği bağımsızlık mücadelesinde dönüm noktası sayılan bir eylem vardır: Satya-graha tuz yürüyüşü…
Satya-graha, gerçeğin gücü demek.
“Satya-graha”cılık da gerçeğin aktivistliği oluyor.
Gandhi, 1930 yılında İngilizlerin tuz tekeli ve bu tekelle aldıkları fahiş vergilere karşı tuz yürüyüşünü başlatır.
Zulüm, baskı karşısında kendine olan inanç ve gerçeğin gücüyle mücadele etmek anlamına gelen Satya-graha eylemi, Hindistan’ın Gujarat eyaletinde Gandhi’nin tekkesinin bulunduğu Ahmedabad’da başlamış ve 400 kilometre uzaklıktaki Hint Okyanusu kıyısında Dandi köyünde bitmişti.
Bugün
Aylin Kotil’in yürüdüğü yol uzunluğundaki bu büyük mesafenin sonunda, Hint bağımsızlık savaşı lideri, İngiliz tuz tekelini kırarak denizden tuz çıkartan ilk Hintli olmuştu.
“Topraklarında güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğu’nun” otoritesi ve sarsılmaz gücüne karşı gerçekleştirilen devrim niteliğindeki bu sivil itaatsizlik eylemi, sonra giderek Hindistan’ın bağımsızlık zaferiyle sonuçlanmış ve hiç “değişmez” olduğu düşünülen şeylerin, yurttaş iradesiyle kırılıp değiştirilebileceğini göstermişti.
Kotil’in
“Satya-graha baraj yürüşü” de bir değişmez sabit olarak kaskatı yerinde duran “seçim barajı”nın destek çeken yurttaş girişimiyle bir gün pekâlâ değiştirilebileceğini göstermesi açısından çok anlamlı ve önemli.
İstanbul’dan 7 Temmuz’da büyük yürüyüşüne çıkan Aylin Kotil, yağmur, çamur, sis, sıcak, güneş demeden günde en az 20 kilometre yürüyerek Ankara’ya ulaştı.
Yolculuğuna yer yer yol boyu karşılaştığı insanlar ve sosyal medyadan takipçileri, İstanbul/Ankara’dan eşi dostu eşlik etti ama Ankara-İstanbul arasındaki 450 kilometrenin çoğunluğunu Aylin Hanım bir başına yürüdü.

\n

Özgürlük mesajı

\n

Ayakları yürüyüşte iki numara büyüdü, zaman zaman su topladı ve evi garip bir hırsızlık olayı yaşadı. Tam Ankara iline ulaştığı sırada; Kotil’in evine giren hırsızlar genç kadının pasaportunu çaldı.
Aylin Kotil’in
“Bu yürüyüşle bir sonuç alamazsam, Brüksel’e dek yürürüm!” dediğini hatırlayanlar zamanlaması ve muhtevası ilginç olan soygunun gözdağı içerdiğini düşündü.
Bunların hiçbiri Kotil’i caydırmadı, yürüyüşünden yıldırmadı, hedefinden saptırmadı.
Kotil’in hedefi; katılımcı demokrasi önündeki en aşılmaz engellerden biri olan ve askeri vesayet rejiminin de en simgesel mirası sayılan yüzde 10 barajının indirilmesiydi.
“Tuz Satya-graha”sı gibi “seçim barajı Satya-graha”sının da mesajı gerçekte çok yalın: “Baskıyı yok etmek istiyorsan çoğunlukçu demokrasiden çoğulcu demokrasiye geçişi desteklemelisin!”
“Yüzde 50 ile dayatılan çoğunlukçu demokrasiden, çoğulcu demokrasiye geçmek için laf ebeliği yetmez!” demeye getiriyor kısaca Aylin Kotil: “Bunun için yapılacak ilk iş yüzde 10 barajını kaldırmaktır. Yüzde 10’u alt sınıra çekmiş bir Türk demokrasisinde, yurttaşın gerçek iradesini yansıtan küçük partiler de Meclis’te yaşam imkânı bulacak, yüzde 10 zorlamasıyla oluşturulan şişirilmiş, hormonlu çoğunluğun yerini, değişik tercihleri kapsayan çoğulcu bir temsil gücü alacak!” mesajı veriyor.
“Özgürlük” adına yola çıktığını söyleyen Kotil’in eyleminin ayrıntılı açılımı bu.

\n

Gezi’nin artçısı olan eylem

\n

Böylesi bir eylem Türkiye’de ancak basıncı birikmiş bir düdüklü tencere gibi patlayan Gezi protestoları sonrasında gerçekleştirilebilirdi. Uzun zamandan beri aslında projeyi tasarladığını söyleyen Aylin Hanım’ın; “Satya graha”sı için seçtiği zamanlama, gerçekte tam bir “Gezi artçısı”.
Türkiye’nin uzun süredir biriken (ancak üzerinde hiçbir şey yapılmayan) sorunlarına bir aciliyet vurgusu getiren Gezi’nin ardından;
“yüzde 10 sorununun” aciliyeti de kavranmış oldu.
Göğsünde
“Baraj düşecek!” yazan tişörtleriyle her sabah seher vakti yola koyulan Aylin Hanım; “düşük yoğunluklu demokrasimiz”(!) önünde bir Çin Seddi gibi yükselen seçim barajı yanında, kadına şiddet ve çocuk gelinler gibi diğer “hassasiyet duyduğu” konuları da yol boyu sıklıkla dile getirmekten kaçınmadı.
“Odatv” de yayımladığı günlüklerinde katettiği yolu her gün bir Gezi kurbanına adayan bu güzel insan; Adana’da yaşamını yitiren polis komiseri Mustafa Sarı’dan, Abdullah Cömert’e, Mehmet Ayvalıtaş’a, Ethem Sarısülük’e, Ali İsmail Korkmaz’a hiçbir Gezi şehidini anmayı unutmadı.
Bugünkü yürüyüşümü Gezi Parkı olayları sırasında hayatını kaybeden ve dün defnedilen vatandaşımız, genç evladım Ali İsmail Korkmaz’a ithaf ediyorum” diye bitirdiği bir günlüğünde: “Anne olarak içim yanıyor” diyor Aylin Kotil; “Ama onun ruhu da bize eşlik ediyor biliyorum.”
Aylin Kotil bu cumartesi saat 17’de Kuğulu Park’ta kendisini bekleyen Ankaralılarla buluşacak.
Ali İsmail Korkmaz ve yaşamlarının baharında trajik biçimde yitirdiğimiz değerli Gezi evlatlarının anısı da Kotil’le birlikte Ankaralıları bekleyecek.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları