Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yalakalığın kitabını yazmak

31 Mayıs 2015 Pazar

Muhteşem Yüzyıl’da Pargalı’nın elinden hiç düşürmediği Dante’nin “İlahi Komedya” kitabını hatırlıyor musunuz?
Cennet, Cehennem, Araf’tan oluşan başyapıtında İtalyan yazar yalakalara özel yer ayırmış…
İnsanlığın temel değerleri, yaşam ve ölüm üzerinde alegorik bir destan olan eserinde Dante, en beter günahları işleyenleri cehennemin dibine yollar…
Türkçede hani “Cehennemin dibine git!” diye bir deyim vardır ya…
Onun gibi…
Yerin kat kat altında, düş gücüyle dizayn ettiği cehennemin en altına Dante, “en aşağılık günah” diye düşündüğü “hainliği” yakıştırmış; cehennemin 9 kat altındaki bu bölümde analarına, babalarına, sevdiklerine, yurttaşlarına, vatanlarına ihanet edenleri konuşlandırmış.
En dipten bir üstteki, cehennemin 8. bölmesinde kim var dersiniz?
Bildiniz: Yalakalar!
Dante, “katilleri” bile “yalakalara” yeğ tutarak onları 7. katta bırakıyor ama yalakaları; din sömürücüleri… rüşvet yiyenler… hile yapanlar… bölücüler… kalpazanlar ve kadın tellallarıyla beraber yerkürenin, hiç kurtuluş ümidi olmayan nerdeyse en dip katmanına yerleştiriyor.
Dante burada “dalkavukları” zebaniler tarafından kırbaçlanmaya mahkûm ediyor. Bununla yetinmiyor, saçlarına dek boka sokup lağımda yüzdürüyor.

‘Madem ki yaladın…’
Neden?

Madem ki sen yaşam boyu güçlülerin mabadını yaladın” demek istiyor Dante: “Vücudun o bölgesinden çıkan maddede haydi bakalım ebediyete değin yüz!
Bunları İtalya’da yeni çıkan “yalakalığın” kitabından öğrendim...
İngilizcede yalayıp - yutmak anlamına gelen Slurp başlığıyla yayımlanan kitap, yazar Marco Travaglio’nun imzasını taşıyor.
Travaglio kitapta yalnız Dante indinde yalakalığa yer vermiyor; Dostoyevski, Tolstoy, Proust, Flaubert, Kafka, Mann, Dickens, Cervantes gibi yalakalığı farklı biçimlerde ilgi alanına dönüştüren diğer dünya yazarlarına da değiniyor.
Bu yazarların kimi yalakalığı yermiş, kimi tasvirle yetinmiş, kimi teorisyenliğini yapıp uygulamıştır” diyor Travaglio. Ve kültürün “büyük iktidar saraylarından” çıktığı yerlerde, hükümrana yaranmak sanatının salgın kertesinde yaygın olduğunu söylüyor. İtalya’yı da bu ülkelerden sayıyor. 500 küsur sayfalık kitapta, Çizme’nin şanlı yalakalarının alıntılarından derlediği seçkiyle ülkenin yalakalık geçmişine ışık tutuyor.

Gönüllü uşaklığa ‘hayır’
Muktedir”e “baldan tatlısınız!” güzellemelerinin yapıldığı, Mevlana-Şems aşkıyla methiyeler döşenildiği, gözü kapalı fedailiğine soyunulduğu yerde yalakalığın ibret verici örneklerini bizim de böyle bir araya getirmeye; gelecek nesillere kalacak bir antolojide toplamaya ihtiyacımız var.
Türkiye tarihinin ölçüsüz ve fütursuz yalakalık örnekleri, Travaglio’nun 500 sayfasına kolayca rahmet okutabilir…
Slurp”te, Fransız yazar Etienne de la Boétie’den alınan çarpıcı bir değerlendirmeyle yazıya nokta koyalım:
Boétie, beş yüzyıl önce... ta 16. yüzyılda “Gönüllü Uşaklık Üzerine/Discours de la servitude volontaire” eserinde şu tespiti yapıyor:
Bunca insan, ülke ve ulusun; başkalarının kendisine atfettiği güçten başka güç sahibi olmayan bir tirana, nasıl olup da müsamaha ettiğini anlayabilmeyi isterdim. Tiran böyle bir gücü, o güce sade tolerans gösterilirse kullanabilir. Destek vermek yerine mukavemet edildiğine, o güç size bir kötülük yapamaz. Tirana savaş açmak ya da tiranı al aşağı etmek gibi şeyler de gerekmez. Halk bizatihi gönüllü uşaklık yapmaktan vazgeçtiğinde tiran kendiliğinden yenilir. Tirandan bir şeyler almak gerekmiyor. Yalnız bir şey vermemek yetiyor. Kendilerini zincire vuranlar sonuçta halklardır. Özgürleşmeleri için de gönüllü uşaklıktan vazgeçmeleri kâfidir.” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları