Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Anter 'Vatan'ına kavuşurken
‘Kürtlerin Amcası’ Musa Anter de Anadolu’daki ‘tarihsel yaşam birlikteliği’nin bilgesiydi
\n\n\n\n\n\n\n
“...Burası benim vatanım. Bizi bölmek için ellerinden geleni senelerdir yapıyorlar. Bozamadılar, bozamayacaklar.” (Cumhuriyet - 28 Ocak 2012)\n
\nAnter Anter’in bu sözlerini okuyunca, yaklaşık çeyrek yüzyıl önceye gittim... Mimarlar Odası’nın 1989’un Eylül ayında Mardin’de düzenlediği “Anadolu Kültür ve Kalkınma Sempozyumu”na.\n
\nKonuşmacılar arasında “Kürtlerin amcası” denilen babası Musa Anter de vardı... 1920’de Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Eskimağara köyünde doğan, İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu Anter, yaşamının yaklaşık 12 yılını hapishanelerde geçirmişti. Annesi Fesla Hanım, Türkiye’nin ilk kadın muhtarıydı. S. George Avusturya Lisesi mezunu Ayşe Hale ile evliliğinden kızı Rahşan ile oğulları Anter ve Dicle dünyaya gelmişti.\n
\nMusa Anter, şimdi oğlu Anter’in de dile getirdiği düşüncelerin belli ki “temel”ini oluşturan fikirlerini sempozyumda şöyle özetlemişti: “Türkiye biz Kürtlerin de vatanıdır. Kültürümüz Anadolu kültürüdür. Kimliğimizin kökeni, Anadolu’daki yaşam birlikteliğimizdir.”\n
\nBu sözleri henüz zihinlerimizdeyken, 1992 Eylülü’nde dönemin “faili meçhul” (işleyeni belirsiz!) cinayetlerinden biriyle yaşamını yitirdiğinde düşünmüştük; “Acaba ayrılıkçılara karşı, Anadolu insanındaki tarihsel birlikteliği savunmanın cezasını mı ödedi?”\n
\nOysa Mustafa Kemal Atatürk de 1922 yılında diyordu ki: “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı, Makedonyalı... hepimiz aynı cevherin damarlarıyız.”\n
\nNâzım Hikmet’in ünlü “Memleketimden İnsan Manzaraları”ndaki şu dizelerinin de sempozyumda dile getirildiğini anımsıyorum:\n
\n“Kürtlere kuyruklu derler,\n
\nYalan,\n
\nKuyrukları yok!\n
\nZenginleri de var…\n
\nAma az.”\n
\nKatılımcılardan, önceki yıl yitirdiğimiz yurtsever iktisatçımız Aslan Başer Kafaoğlu’na göre de asıl sorun, işte bu şiirin anımsattığı “az”lık değil miydi? Ekonomik kalkınma politikalarında ülkenin sadece batısını kayıran yatırım anlayışı yerine, tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi, tüm Anadolu’nun dengeli gelişmesini sağlayacak bir anlayış süregelseydi; ayrılıkçı Kürt siyaseti böylesine gündem belirleyebilir miydi?\n
\nKafaoğlu diyordu ki; “Örneğin GAP’ta üretilen elektrik batıda yoğunlaşan sanayiye aktarıldığı için, en büyük kalkınma projemiz, bulunduğu yöredeki yoksullaşmaya engel olamıyor. İşsiz insan ise kültürünü yaşatmak bir yana, yurttaşlık bilincini bile koruyamıyor.”\n
\nSempozyum anıları\n
\nPeki, sempozyumun amacı neydi ve neler konuşulmuştu?\n
\nUNESCO, 1987-97 arasını “Kalkınmada Kültür 10 Yılı” olarak belirlemiş, tüm ülkelere bu süre içersinde kültürün de önemsendiği toplumsal gelişme politikalarını güçlendirmeleri çağrısında bulunmuştu.\n
\nAncak bu önemli çağrıyı, ne dönemin Kültür Bakanlığı ne de UNESCO Milli Komisyonu kamuoyuna duyuruyordu...\n
\nOysa Mimarlar Odası yöneticilerinin bir rastlantıyla elde ettiği Fransızca çağrı metninde deniyordu ki: “Kültürün göz ardı edildiği tüm kalkınma politikalarında toplumsal refahın gelişmesinden söz edilemez.”\n
\nBu çağrının kültür kurumlarınca “eylem”ler düzenlenerek gündeme getirilmesi dileğine uyularak düzenlenen Mardin Sempozyumu, mimarların ve Anter ile Kafaoğlu’nun yanı sıra Aziz Nesin, Bilge Umar, Ekrem Akurgal, Hüseyin Hatemi, İlber Ortaylı, Mete Tunçay, Rıfkı Aslan, Tevfik Çandar, Sadun Aren, Metin Sözen gibi kültür ve düşün insanlarımızın da katılımıyla gerçekleşmişti..\n
\nÖrneğin Metin Sözen, bugün Tarihi Kentler Birliği’nin de temel ilkeleri arasına kazandırdığı “kültür öncelikli kimlikli kalkınma” tezini daha o yıl sempozyum söylemine kazandırırken, arkeologlar ve tarihçiler de Anadolu uygarlıklarının ayrışmanın değil bütünleşmenin mayası olduğunu ülkenin tüm yörelerinden örneklerle anlatmışlardı... \n
\nAnadolu kimliği\n
\nHalkın büyük ilgi gösterdiği oturumlarda “tarihi kent dokusunun ve eski evlerin yıpranması”ndan yakınan mimarlara Musa Anter’in; “Kültür mirasımızı korumamızı istiyorsunuz ama bunu Kürtler talep ettiğinde başlarına gelmedik kalmıyor” demesini, Mardinliler dakikalarca alkışlamıştı... Ardından söz alan Aziz Nesin’in, sempozyumun yapıldığı düğün salonunu süsleyen “Japon fenerleri”ni göstererek; “Peki bunları devlet zoruyla mı astınız; önce kimliğinize uygun süslerle düğün yapın; Japonya’ya değil Anadolu’ya özenin” demesi de bir o kadar alkışlandı.\n
\nO gün anımsatıldı mı bilemiyorum ama Atatürk’ün 1937’deki ziyaretinde Diyarbakır’ın planlaması için şu önerileri de mimarların ve Aziz Nesin’in sözleriyle koşutluk içindeydi: “Diyarbakır’ın mimari hususiyetlerini taşıyan avlulu, havuzlu ve bahçeli evler devam etmeli. Yeni Diyarbakır kurulurken ve eski Diyarbakır imar ve tezyin edilirken, tarihi değeri haiz bütün eserler en iyi surette muhafaza edilmeli.”\n
\n1989’daki sempozyuma “Anadolu sevdasıyla yoğrulmuş bir yurttaşımız” olarak unutulmaz katkılarda bulunan Musa Anter’i bir kez daha anarken, oğlu Anter’e de kendi deyimiyle “Vatanına hoş geldin” diyoruz. \n
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması