Siyasetin 'İmar'cılık Yılı: 2011

29 Aralık 2011 Perşembe
\n

Çılgın projeler, ‘kerpiç’i suçlamalar, TOKİ darbeleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

\n

\n\n\n\n\n

Sonuna geldiğimiz 2011in mimarlık ve şehircilik alanındaki belirgin özelliği siyasetin etkin müdahalesi oldu.

\n

Gerçi imar afları, ayrıcalıklı yapılaşma izinleri, parsel ölçeğinde rant planı değişiklikleri gibi alışılagelen örnekler başta olmak üzere, egemen siyaset öteden beri mimarlık ve şehirciliğimiz üzerinde adeta karabasan gibidir. Çünkü bu tutum kente ve çevreye saygılı, kimlikli ve özenli yapılaşma özleminden değil, her koşulda emlak rantını çoğaltma hedefinden kaynaklanıyor.

\n

Ancak aynı tutum 2011de öylesine doruğa tırmandı ki örneğin denetimsiz yapılaşma yerine binyılların kerpiçi deprem suçlusu ilan edilirken demokrasi tarihimizde seçim kazanmak için ilk kez çılgın projelere oy istendi.

\n

Bunlara TOKİnin ülkeyi sarmalayan çevre ve şehircilik düşmanı uygulamaları ile yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının başına aynı TOKİcilerin getirilmesi de eklenince, kentleşmede 2011in adı kendiliğinden ortaya çaktı: “Siyasetin İmarcılık Yılı...”

\n

Suçlu ‘kerpiç’ mi?

\n

8 Mart sabahı Elazığın köylerini vuran deprem 50den fazla yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden olurken, Başbakan can kaybının asıl sorumlusunun kerpiç evler olduğunu söylediErdoğana göre köylerde de betonarme uygulanmalıydı!

\n

Başbakanın bu görüşü için başta kerpiç üzerine bilimsel çalışma yapan akademisyenler olmak üzere, mimar-mühendis odaları ve kerpiçte uzmanlaşmış mimarlar özetle dediler ki:

\n

Depremde doğru yapılmış kerpiç binalar değil, niteliksiz yığma taş ya da harcı bile olmayan derme çatma yapılar çöktü. Kerpiç tarihsel birikimleriyle usulüne uygun kullanıldığında en sağlıklı yapı tarzıdır.

\n

Ne var ki siyasetçilerin sözlerini manşetlere çıkaran medya, bilimin bu açıklamalarına ilgisiz kaldı. Aynı tartışma, 23 Ekim ve 9 Kasımdaki Van depremlerinde de kerpiç öldürdü denilerek yinelendi. Ancak kamuoyu yine denetimsiz betonarmeyi sorgulayan uzmanların değil, betoncu siyasilerin görüşleriyle oluştu

\n

O kadar ki Vanlı mimarların yıkılan köylerde TOKİnin kişiliksiz yapıları yerine yöresel mimarinin depreme dayanıklı örnekleri uygulanmalı sözlerini duyan bile olmadı.

\n

Çılgın projeler

\n

12 Haziran genel seçimlerine doğru iktidar partisi alışılmamış bir propaganda söylemiyle öncelikle İstanbul, ardından Ankara, İzmir ve diğer bazı büyük kentler için çılgın projelerini gündeme getirdi.

\n

Uzun meraklandırma sürecinden sonra Başbakanın büyük bir gösteriyle kamuoyuna açıkladığı ilk çılgın proje, Karadeniz-Marmara arasına Boğaza paralel bir Kanal-İstanbul açmaktı.

\n

Uzmanlar böyle bir projenin hem gereksiz, hem zararlı, hem de uygulanamaz olduğunu belirtseler de kanal çılgınlığı seçime kadar medya desteğiyle gündemi işgal etti... 12 Hazirandan bugüne kadar ise akıbetini ne bilen var; ne açıklayan, ne de soran!

\n

Aynı süreçte yine Başbakanın İstanbuldaki her iki yakada birer milyonluk yeni şehir kurmaprojesi ise başta şehircilerimiz olmak üzere tüm ilgili meslek kesimlerini hayrete düşürmüştü. Çünkü böyle bir karar ne kentin planlarında, ne de kentleşme kestirimlerinde vardı.

\n

Bu gibi önermelerin İstanbulda yeni kentsel bunalımlara neden olacağını belirten 1995-2015 / İstanbul Nâzım Plan Raporlarında ise dönemin Belediye Başkanı olarak Erdoğanın da imzası vardı

\n

‘Çevre ve şehircilik’!

\n

Hükümetin seçimlerin ardından kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kurduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, tüm Doğal Sitler, Tabiatı Koruma Alanları ve Tabiat Varlıklarının sorumluluğunu Orman ve Kültür bakanlıklarından devraldı.

\n

Bu görevin, özerk olarak kurumsallaşmış koruma kurulları eliyle değil, bakanlığın oluşturacağıbağımlı komisyonlarla yürütülmesini öngören KHK, Türkiyenin çevre alanındaki yasal ve idari birikimlerini yok sayan ve uygulamada geriye gidişin düzenlemesi oldu.

\n

Aynı bakanlığın kentleşme ve şehircilikle ilgili TMMOBye bağlı özerk meslek odalarını da kendine bağlayarak, üyelik işlemlerine kadar tüm kurumsal yetki ve düzenlemelerine el koyması ise ileri demokrasi denen süreçteki demokratik gerilemenin en çarpıcı örneklerindendi.

\n

Son yıllarda hem çevreye hem de şehirciliğe aykırı yapılaşmalarıyla eleştiri odağı olan TOKİnin eski başkanının Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak getirilmesi ise hayret verici bir gelişmeydi.

\n

Nitekim Mimarlar Odası Bursa Şubesinin Doğanbeyde gerçekleşen ve kentin siluet, peyzaj değerleriyle altyapısına ve özgün dokusuna ağır imar darbesi indiren TOKİ bloklarını konu alan Bursaya Tokat fotoğraf yarışması bile egemen siyaseti çok rahatsız etmişti.

\n

TOKİ yönetiminin, fotoğraf yarışmasının durdurulması için açtığı davada, mahkeme bu çağdışı istemi kabul etmeyerek şehircilikteki yanlışlığa hukuk desteği vermemiş oldu

\n

Ne var ki TOKİye bu gibi uygunsuzlukları yapma yetkisi veren düzenlemeler yine, Siyasi İmarcılığın 2011den 2012ye devredilen yasal dayanakları arasında kaldı...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları