Tarihi kentler birliği

22 Kasım 2008 Cumartesi

Son yıllardaki kimi belediye yayınlarındaki “değişim”i izliyor musunuz?
Özellikle “icraat”ların anlatıldığı dergilerdeki “şu kadar yol asfaltladık”; “bu kadar kaldırım yaptık” türünden haberlerin arasında artık şöyleleri de var; “tarihi evi restore edip kültür merkezi yaptık”; “koruma planını tamamladık...”

Dahası, kültürel mirasın “yaşatılarak korunması”na yönelik proje ve uygulamalara diğer hizmetlerden önce yer veriliyor. Hele bir de “Tarihi Kentler Birliği”ne (TKB) üye belediye ise, “geçmişe sahiplenilen” çalışmalar derginin kapağında gösteriliyor.

Çünkü TKB tüzüğündeki “amaç” maddesinde, özetle şunlar yazıyor; “Kentin kimlik değerlerini oluşturan tarihsel mirasın ve kültürel değerlerin yaşatılarak korunmasını öncelikli yerel yönetim hizmeti kılmak; bu yöndeki çalışmalarda belediyeler arası işbirliğini ve deneyimlerin paylaşılmasını sağlamak...”

İşte bu amaç için yaklaşık 8 yıldır sayıları giderek artan üyeleriyle adeta seferberlik halinde olan TKB, tarihsel dokuların ve eski yapıların  öncelikle yerel yönetimlerin sahip çıkmasıyla korunabileceğini kanıtlıyor.

O kadar ki kültür varlığı binaların basit onarımları için belediyelerde kurulmaya başlanan “Koruma ve Denetleme Büroları” (KUDEB) da TKB’nin örgütlediği “korumada yerel sorumluluk” bilincinden esinlenilerek yasalaştı...

Artık Koruma Kurulları'na bile bir çok belediyenin temsilcileri, “koruma karalarına muhalefet şerhi yazmak” için değil, “koruma projelerini anlatmak ve savunmak” için katılıyorlar... 

Peki bu gelişme nasıl yaşandı; yıllardır korumanın en önemli sorunu olan “belediye duyarsızlığı” nasıl aşılmaya başlandı; en azından TKB üyesi belediyelerde böylesi bir “değişim” nasıl yaşanabiliyor?

Hemen şunu belirtelim ki ne yasal bir zorlamayla, ne emirle, ne de parti kararı veya bir başka dışardan müdahale ile...

Denebilir ki TKB, tamamen “gönüllü” bir hareketin, yine tamamen “ikna”ya ve karşılıklı “içten”liklere bağlı birlikteliklerle örgütlenmeye dönüşmesi; buna kamudan, sivil toplumdan ve yerel sorumluluklardan sağlanan “partiler üstü” katılımla birlikte “ulusal bir heyecan”la buluşmasıdır. Nasıl mı? Birliğin kuruluş ve örgütlenme öyküsü kısaca şöyle:


3.BİN YILA “BİNYILLARIN MİRASI”YLA BAŞLAMAK

Dünya 2000'lere hazırlanırken, Avrupa Konseyi de 1975'de başlatılan “Avrupa Bir Ortak Miras” kampanyasında 3.bin yılı “Avrupa Tarihi Kentler Birliği”yle karşılamaya karar verir.

Bu amaçla 7-8 Ekim 1999’da Strazburg’da yapılan kuruluş toplantısına Kültür Bakanlığı’nın isteği üzerine, koruma konusunda uluslararası ilişkileri bulunan Bursa Büyükşehir Belediyesi gözlemci üye olarak katılır. Ardından aynı birliğin Türkiye’deki ulusal örgütlenmesinin gerçekleşebilmesi için Kültür Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın da   destekleriyle kuruluş çalışmaları başlatılır.

Konunu ilk ele alındığı toplantı, dönemin Kastamonu valisi Enis Yeter'in kentteki tarihi konakların restorasyonu çalışmalarını değerlendirmek için ev sahipliğini yaptığı ve yöre belediyeleriyle birlikte ÇEKÜL ile Mimarlar Odası temsilcilerinin de katıldıkları buluşmadır. Aynı süreçte Kars'ta yapılan benzer bir toplantıda da bir yandan “Kafkasya'yla kültürel ilişkiler” konuşulurken, bir yandan da ülkemizdeki tarihi kentler arasında yine kültürel amaçlı birlikteliklerin oluşturulması benimsenir. 

Bu etkinliklerde, koruma konusunda yerel sorumlulukların önemi ve bunun için yurt düzeyinde bir örgütlenmeye gidilmesinin “acil” gereksinme olduğu herkesin ortak fikri olunca kollar sıvanır.

ÇEKÜL Vakfı ve Mimarlar Odası’nın “sekretarya” hizmetlerini üstlenerek, özellikle tarihi dokuları zengin 300 kadar belediyeye Avrupa Tarihi Kentler Birliği çalışmalarını değerlendirmek için toplantı çağrısı çıkartılır.

Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, İstanbul'un Fatih ilçesi belediye başkanlığını yaptığı süreçte benimsediği “kültürel mirasa sahiplenen yerel yönetim” anlayışının ülke düzeyinde yaygınlaşması için hazırlık çalışmalarına büyük destek verir; valilerden de bu oluşumu desteklemelerini ister. 

22 Temmuz 2000'de Bursa’daki Tayyare Kültür Merkezi'nde  gerçekleşen toplantıya 54 belediye başkanıyla birlikte İçişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, ÇEKÜL ve Mimarlar Odası da katılmış, TKB'nin kuruluşu için gerekenlerin yapılmasında fikir birliğine varılmıştır.

İşte bu aşamada Sadettin Tantan söz alarak, yeniden bir kuruluş toplantısına gerek olmadığını, 54 belediyenin kurucu olmasını ve yasal işlemlerin buna göre hemen tamamlanmasını önerir.

Bakanın bu yüreklendirmesiyle, TKB'nin  düşünce olarak kurulduğu, ulusal ölçekte bir “belediyeler birliği” şeklinde örgütlenmesini sağlayacak tüzüğünün de kısa sürede İçişleri Bakanlığı'nın onayına sunulacağı ilan edilir.

İlerleyen haftalarda bakanlığın uygun görüşüyle Bakanlar Kurulu'nca da onaylanan TKB tüzüğünde, diğer belediye birliklerinden farklı olarak ilk kez ÇEKÜL, Mimarlar Odası, UNESCO Milli Komisyonu gibi kuruluşların da “Birlik Meclisi'nde temsil edilmeleri” sağlanmış, böylece TKB belediyeler ile kültürel mirasa duyarlı sivil toplumun “kurumsal birliktelik”lerini de içeren “demokratik ve katılımcı” bir yapılanmayla yola çıkmıştır...

Birliğin kurucu başkanlığına, aynı zamanda kuruluş toplantısına da ev sahipliğini yapan dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan Bilenser seçilir. Birlik yönetimini oluşturan encümenin çalışmalarına ve birlik meclisine bilimsel rehberlik yapmak üzere de Prof.Dr. Metin Sözen başkanlığında Oktay Ekinci, Prof.Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. Cevat Geray, Prof.Dr. Ülkü Azrak, Av.Derviş Parlak, Prof.Dr.Zekai Görgülü, Prof.Dr. Haluk Abbasoğlu, Fikret Toksöz, Kayhan Kavas gibi, yerel yönetimler, mimarlık, şehircilik, arkeoloji, sanat tarihi ve hukuk alanındaki uzmanlardan oluşan bir kurul oluşturulur...
Aynı kurul, bazı yeni uzmanların da katılımıyla çalışmalarını sürdürüyor...   

 

AVRUPA'NIN “EN” ÇALIŞKANI 

TKB'nin 2001 yılı Nisan ayında Nevşehir’deki toplantısı, birliğin uluslararası ilişkilerini de başlatmasını sağlar. Birlik Başkanı Erdoğan Bilenser, toplantıya katılan Avrupa Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreteri Brian Smith’e Türkiye’nin üyelik başvuru dilekçesini sunar. Birkaç ay sonra TKB Avrupa Tarihi Kentler Birliği’nin de üyesidir ve Avrupa'da bir çok ülke bu birlik için gereken ulusal örgütlenmesini tamamlayamadan  Türkiye'nin temsiliyeti kesinleşmiştir.

TKB  o günlerden itibaren yılda birkaç kez ülkenin farklı bölgelerinde “ulusal buluşmalar” düzenleyerek üyeleri arasında “deneyimlerin paylaşılması”nı sağlıyor. Belediyelerin koruma çalışmalarıyla ilgili sergiler açtıkları, sunumlar yaptıkları, yöresel kültürlerini tanıttıkları ve hemen tüm illerden katılımcılarla yüzlerce kişilik toplantılar şeklinde gerçekleşen bu buluşmaların bazıları da “eğitim seminerleri” şeklinde gerçekleşiyor.

TKB'nin ulusal buluşmalarına katılarak, çalışmalarına destek veren önceki cumhurbaşkanımızı Ahmet Necdet Sezer, bir konuşmasında özetle şunları söylemişti;

“Belediyelerimizin kentlerindeki kültürel mirasa herkesten daha fazla sahip çıkması; çarpık, plansız ve çıkarcı kentleşmeye karşı tarihsel kimlik değerlerini korumaları; yerel yönetim olmanın temel yükümlülüğü, hatta varlık nedenidir. TKB'nin işte bunu kanıtlaması ise kutlanacak bir kazanımdır...”   

Nitekim 2002 yılından bu yana da üye belediyeleri arasında “en iyi koruma projeleri ve uygulamaları”nı ödüllendirerek kültürel mirası yaşatma çabalarını sürekli teşvik eden birlik, aynı yönde “kaynak sıkıntısı” çeken üye belediyelerine de bu amaçla oluşturdu fonundan parasal yardımlarda bulunuyor. Bugün üye sayısı 220'yi geçen birliğin yurt düzeyinde desteklediği koruma projeleri ve uygulamalarının sayısı ise 200'e yaklaşıyor...

TKB'nin şimdiki başkanı ise Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki. Geçen seneki bir meclis kararıyla birliğin merkezinin İstanbul'da olmasına karar verilince, TKB'nin merkez ve sekretarya hizmetleri için Emirgan'daki Şerifler Yalısı maliyeden kiralandı...

Başkan Özhaseki, “kutlu kervan” olarak tanımladığı TKB'nin işte bu gelişmesinin ardında yatan heyecanın önemli bir nedeni olarak da “pişmanlık” duygusunun altını çizerek, hemen her buluşmada şunları anımsatıyor;

“Düne kadar ne yazık ki ülkede egemen olan korumaya duyarsız belediyecilik yüzünden bir çok değerlerimizi yitirdik. Şimdi kalanları kurtarmanın ve yanlışlarımızdan hızla uzaklaşmanın coşkusu içindeyiz. Çalışkanlığımızın nedeni, artık mirasımıza tüm   zenginliğiyle sahip çıkarak, gelecek kuşakların da geçmişle buluşma haklarını sağlamak içindir...” 
   
 

TKB'YE ÜYELİK KOLAY DEĞİL

TKB, özellikle amaç ve hedefleri açısından, her belediyenin hemen üye olamadığı bir birlik. Kuruluşunda ilan edilen ve bugün de geçerliliğini koruyan “üyelik kriterleri” var.

TKB'ye üye olmak isteyen belediyeler, bu kriterlerden hangilerine göre başvurduklarını kapsamlı bir bilimsel raporla belirtmek; bu raporlarını belediye meclis kararıyla kabul etmek ve yine belediye meclis kararıyla “TKB'nin amaçları doğrultusundaki çalışmaları öncelikli belediye hizmeti sayacaklarını” açıkça belirtmeleri gerekiyor.

Böylece oluşan başvuru dosyaları, önce danışma kurulunda inceleniyor; kurul “gerçekçi” bulursa, uygun görüşle encümene sunuyor; encümen de uygun görürse, aday belediyenin başkanı birlik meclisi toplantısına davet edilerek kenti ve koruma çalışmaları hakkında bir sunum yapması isteniyor. Bu kural da yerine geldikten sonra birlik meclisindeki oylamayla üyelik kesinleşebiliyor...  

TKB'nin üyelik kriterleri ise şunlar:  

1. Tarihi ve doğal çevre korumasına Yerel Yönetim politikalarında önem ve ağırlık verilen kentler; bu konuda kent kültürünü, sivil toplum katılımını ve toplumsal duyarlılığı geliştirme çabaları içindeki kentler.

2. Yerleşme dokusunun önemli ve etkin bir kesimi “kentsel sit, arkeolojik sit, tarihsel sit ve doğal sit” olarak tescil edilmiş kentler;

3.Güçlü ve önemli anıtsal yapıları bulunan ve özellikle bu yapılarıyla tanınan kentler;
   

4.Bir ya da birkaç antik kentle üst üste ve iç içe yaşayan kentler;

 5. Diğer ülkelerdeki tarihi kentlerle “Kardeş Şehir” ilişkisi kurmuş tarihi kentler;
   

6. Önemli, tarihsel olayların cereyan ettiği tarihsel kentler;
   

7.Geçmiş uygarlıklara başkentlik yapan kentler;
   

8.UNESCO’nun Dünya Mirası listesine girmiş kültür değerlerinin bulunduğu kentler;
   

9.Tarihsel metropoller.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları