Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Anayasal laiklik - BÜLENT SERİM
Milli eğitim bakanı geçtiğimiz günlerde bir kongrede yaptığı konuşmada, “Sen Türkiye’ye özgü kendi icat ettiğin laikliği bana dayatıyorsun” demiş ve eklemiş, “Sizin laiklikten anladığınız şey ile benim laiklikten anladığım şey aynı değil”.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesinin kabul ettiği laiklik, anayasaya girdiği için milli eğitim bakanını da bağlar. Milli eğitim bakanı, farklı düşünüp bunu ifade edebilir. Ancak ortada bir “anayasal laiklik” varken birey olarak da bakan olarak da uygulamaları düşüncesine göre yapamaz. Buna demokratik hukuk devletinde “dayatma” değil, “Anayasaya uygun davranma zorunluluğu” denir.
Anımsatalım; anayasa kuralları, “yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” (m. 11) Ayrıca anayasada, bağlayıcılık konusunda yürütme erki için “özel düzenleme” yapılmış; “yürütme yetki ve görevinin anayasaya uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği” açıkça kurala bağlanmıştır. (m. 8) İşte bu bağlayıcı kurallar bireylere ve bakanlara “anayasal laiklik” çerçevesinde düzenleme ve uygulama yapma zorunluluğu getirmektedir. Peki nedir “anayasal laiklik”?
1. “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahiptir.” (m.24) Ancak bu özgürlük sınırsız değildir; laik Cumhuriyeti korumak amacıyla sınırlanabilir (m.13) ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. (m.14) Demek ki inanç özgürlüğü, anayasada içeriğini bulan laiklik ilkesiyle sınırlandırılmıştır.
TEMEL İLKELER
2. Anayasanın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Yani laiklik, Cumhuriyetin temel ilkesidir. Peki bu temel ilkenin içi anayasada nasıl doldurulmuştur?
3. Yine 2. maddeye göre, Türkiye Cumhuriyeti başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanmaktadır. Bu vurgu, başlangıçtaki temel ilkeleri 2. maddeye taşımış ve bize göre değiştirilemez kılmıştır. Ayrıca, anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri içeren başlangıç bölümü, diğer maddelerle eşdeğerde ve bağlayıcı kılınmıştır. (m.176)
Başlangıç bölümünde de şu önemli kurala yer verilmiştir: “Laiklik ilkesi gereği kutsal din duyguları, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamaz.” Her halde burada anlaşılmayan bir şey yoktur. Bu kurala göre din duyguları devlet işlerine, yani devlet dediğimiz hukuksal varlığın düzenlemelerine ve uygulamalarına kesinlikle karıştırılamaz; politikaya da alet edilemez. Din duyguları ile devlet işleri ve politika (dünya işi) tümüyle birbirinden ayrılmıştır.
4. Anayasa koyucu bu tanımla yetinmemiş, laiklik konusunda tamamlayıcı, asıl düzenlemeyi 24. maddede yapmıştır. Bu maddeye göre;
- Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasal yada hukuksal temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandıramaz,
- Siyasal ya da kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini ya da din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
- Devletin sosyal (toplumsal), siyasal, hukuksal ve ekonomik düzeni “dünya işlerini” oluşturduğuna göre, birinci tümce ile “din ve dünya işleri” de birbirinden ayrılmıştır. Yani kamusal, toplumsal ve bireysel yaşamın hiçbir alanı din kuralları dikkate alınarak düzenlenemez.
İÇİ BOŞALTILMAK İSTENİYOR
5. Anayasanın 174. maddesinde, sekiz Devrim Yasası’na yer verilerek, bu yasaların, anayasaya aykırı olduğunun ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir. Bu kural nedeniyle, bu yasalara bir anlamda “anayasal” değer kazandırılmıştır. Çünkü bu yasalar, maddede de ifade edildiği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini koruma amacı güden” düzenlemeler içermektedir. Tarikat ve cemaatlerin kapatılmasına, kılık kıyafetin çağdaşlaştırılmasına ve Öğretim Birliği’ne ilişkin yasalar da bunlar arasındadır.
Görüldüğü gibi, zaman zaman eleştirilen 1982 Anayasası’nda, kurucu iradenin laiklik anlayışını aynen yansıtan tanıma yer verilmiştir. Bu tanımdan rahatsız olanlar durmadan anayasa değişikliğinden söz etmektedirler. Amaç laikliği “din ve vicdan özgürlüğüne” indirgemek, yani içeriksiz kılmaktır. Anayasa bir kenara itildiği için, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “dindardinci” nesil yetiştirmek amacıyla yaptığı düzenleme ve uygulamaların tümü laiklik ilkesine aykırıdır.
BÜLENT SERİM
ANAYASA MAHKEMESİ ESKİ GENEL SEKRETERİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Doğuma 1 hafta kala bebeklerini kaybettiler!
-
76 kişiye mezar olan otelde son kez arama yapılacak...
-
Özdağ’dan ilk mesaj: ‘Tek endişem Kozinoğlu gibi suikast
-
Kaldırıma seksek oyunu çizdi, renkli görüntüler oluştu
-
Eşini dedektife takip ettiren kadına tazminat cezası!
-
Türkiye Suriye'ye yönelik operasyona mı hazırlanıyor?
-
Balbay, siyasetin perde arkasını açıkladı!
-
Özel okulların ücretleri uçtu
-
Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
-
Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
En Çok Okunan Haberler
-
'Atlamaya' babasıyla konuşurken karar vermiş
-
'Sorumluluk kimde' sorusuna yanıt bulundu
-
'Yangın bahsedilen yerden çıkmadı'
-
Beypiliç’ten açıklama geldi!
-
Otel yangını faciasında can kaybı arttı!
-
Denetimden geçemeyince başvuruyu geri çekmişler
-
Bolu Belediyesi'ne 'yangın' operasyonu!
-
Otel personeli, bile bile gelen faciayı anlattı
-
İmzasını unuttu, istifaya çağırdı!
-
Ölenlerin kimlikleri belli olmaya başladı