Liman dünyada şehir içindeki en büyük alana sahip, 8.5 milyon metrekare. Kullanıldığı dönemlerde dünyanın en iyi 3. havalimanı seçilmişti. Kent merkezindeki elverişli konumu, konforlu altyapısıyla yoğun bir kullanıcı potansiyeline sahipti. Tüm bunlar göz ardı edilerek her zamanki gibi büyük yolcu garantileri verilerek kentin dışında ve sorunlu bir bölgede yeni havalimanı devreye sokuldu ve yangından mal kaçırırcasına taşıma gerçekleştirildi. Havalimanının ulaşım sorunları ve kent merkezine uzaklığı nedeniyle halkımızın zorunlu olmadıkça burayı kullanmadığı, Avrupa yakasında yaşayanların bile çoğunlukla Sabiha Gökçen Havalimanı’nı tercih ettikleri bir gerçek. Bu nedenlerle yolcu sayılarının, verilen garantilerin çok altında kaldığı biliniyor.

Son dönem yaşananlar İstanbul Havalimanı’nın durumunu çarpıcı bir biçimde ortaya koydu. Son kar yağışında liman devre dışı kaldı, yolcular büyük sorunlarla karşılaştılar. Yollar da kapandığından ilgili bakanlar ancak Atatürk Havalimanı’na inebildiler; ilahi adalet bu olsa gerek...

Tüm bu yaşananlardan ders alınmadığı anlaşılıyor. Oysa Atatürk Havalimanı’nın el altında tutulması zorunlu. Havalimanının kurucu önderimiz aziz Atamızın adını taşıması korunması gereğini daha da pekiştiriyor. Tüm bunlar göz ardı edilerek alanın millet bahçesine dönüştürüleceği açıklanıyor. 

MİLLET BAHÇESİ

Kent içinde yer kalmamış gibi millet bahçesi diye anıtsal konumdaki havalimanının ortadan kaldırılması kabul edilebilir gibi değil. Öncelikle, liman yıllar boyu ekleme ve düzenlemelerle büyük bir yatırıma dönüştü. Bunun sıkıntısının İstanbul Havalimanı’na verilen aşırı yolcu garantisinden kaynaklandığı, seçenek bırakılmamak istendiği düşünülmektedir. Buna daha önceden başlanmıştı; şöyle ki koca alanda başka yer yokmuş gibi ana pistlerden biri kırılıp amacı belirsiz bir hastane oturtulmuştu.

Sözü edilen millet bahçesi projesinin de ne olduğu belirsiz. Bakan, basit bir krokiyle haber veriyor, bilgi yok. Anlaşıldığı kadarıyla bir taslak hazırlanıyor ve ihaleye çıkıyor. Yine kentin belediye başkanı devre dışı bırakılarak! Her zamanki gibi ve büyük olasılıkla yap işlet devret modeliyle ve “kullanıcı garantisi” de verilerek yapılmasının tasarlandığı düşünülmektedir; nasılsa Hazine’den para çıkmayacağı da belirtilerek!

KAMU YARARI

Ülkede alabildiğine sıkıntılı bir ekonomik durum varken böylesi lüks yatırımlara gerek yok. Günümüzde halkımızın bir kesiminde derin yoksulluk yaşanıyor; karnı doymadan okula giden çocuklardan söz ediliyor. Ülkenin ekonomik koşullarının elverişli olduğu dönemde ve zorlayarak alan yaratılmadan, kentin uygun bir bölgesinde yapılabilir. Bu bağlamda kent için son derece önemli olan projenin uzun uzun tartışılması, ulusal/uluslararası proje yarışmalarıyla belirlenmesi gerekmektedir.

Atatürk Havalimanı ülke açısından önemli, büyük bir yatırım, değer; korunmasında büyük bir kamu yararı var. Dahası bu yaşatma işlev kazandırılarak gerçekleştirilmeli, buna karşın yeni havalimanının yolcu sayısının düşme endişesini gidermek için de sınırlı sayıda sefer konularak çözüm üretilebilir/üretilmelidir. 

Millet bahçesi diye böyle büyük bir yatırıma da en azından bu dönemde gerek yok; ülkenin daha öncelikli bunca büyük sorunları varken...         

PROF. DR. KAYA ÖZGEN

ESKİ İTÜ ÖĞRETİM ÜYESİ 

YÜKSEK İNŞAAT MÜHENDİSİ