Olaylar Ve Görüşler

Bir mahkemem bile yok!

02 Kasım 2014 Pazar

Yargıç sözcüğü ne güzel bir sözcüktür. İçinde yargı vardır. Yargı bir konuda sonuç belirlemek demektir. Bir soruna nokta koymaktır. Bu nedenle de yargının içinde erk vardır. Erk güç demektir. Erk kullananlar belirli sonuçları ortaya koyarlar ve insanlar da onlara boyun eğerler. İşte bir yargıç yasaların kendisine verdiği erki kullanır ve bir uyuşmazlığı çözer, sonucu ortaya koyar. Bu sonuç bağlayıcıdır. Yargıcın yargısının gereği yapılır. Yargı bazen sevindirir, bazen de üzer. Buna katlanmak gerek. Kişi katlanmak istemezse, hukuk katlanmak zorunda bırakır. Hukukun gücü de budur. Bu nedenle de hukuk tüm topluma ve tüm olaylara egemendir. Hukuk böylece toplumda düzeni kurar.

2004 yılından bu yana ülkemde ne yazık ki yasalarla çok oynanıyor. Ortaya konulan ürünler de hiç iç açıcı değil. Bugün böyle, yarın öyle. Yap, boz, sonra tekrar yap, sonra tekrar boz. İnsanlar şaşkın, insanlar çaresiz.

Son örnek sulh ceza mahkemelerinin kaldırılmış olmasıdır. 1929’dan bu yana uygulanan sulh ceza-asliye ceza-ağır ceza mahkemeleri skalası yara aldı. Artık sulh ceza mahkemeleri yok. Buna neden gerek görüldüğü bazı düşüncelerle açıklanmaya çalışılsa da, bilimsel hiçbir dayanağı ve gerekçesi yoktur.

Sulh ceza mahkemeleri kaldırıldı. Sulh ceza yargıçlarının yeni makamları belirlendi. Sulh ceza yargıçlıkları kuruldu. Onlar artık hazırlık soruşturması evresinde yargıç işlemlerini yapacaklardır. Yani işin özü, tutuklama, elkoyma, arama v.b. kararlarını vereceklerdir. Tüm işlevleri de bunlarla sınırlı olacaktır. Ama klasik formatta yargı yetkileri yoktur. Gereği düşünüldü, sanığın beraatine ya da mahkumiyetine karar verildi, diyecek mahkemeleri yoktur artık.

Bu değişiklik yapılırken, yasama boyutunda çok önemli bir hata yapılmıştır. Yasa koyucu ülkenin tümünü dikkate almadan, İstanbul’un iki yakasındaki iki büyük adliyedeki çok kişinin soruşturulduğu birkaç dosyayı temel alarak, sulh ceza mahkemelerini kaldırmıştır.

O kadar ki, konuyu ülke genelinde ele aldığımda, yeni bir sulh ceza yargıçları sınıfının yaratıldığını, küçük illerde ve ilçelerde ayda birkaç dosya ile “yoğrulan”, dosya yolu gözleyen sulh ceza yargıçlarının görev yapacağını söylemem gerekir.

Yeni düzende artık sulh ceza yargıçlarının mahkemeleri yoktur, yalnızca yargıçlıkları vardır, yukarıdaki kararları vermek için.

İsmim gibi eminim, bu değişikliğe kadar sulh ceza yargıçları hem mahkeme hem yargıçlık olarak görev yaparken hiçbir şikayetleri yoktu.

Bu yazıyı neden yazdım? Siyasal iktidara seslenmek istiyorum. Kısa süre önce bir yasa teklifi(içeriğine göre elbette yasa tasarısı) TBMM’ye gönderildi. Bununla Türk insanına verilen haklar, hukuk güvenceleri geri alınmak isteniyor. Bu tutum hatalıdır, ama kısa sürede sonucu göreceğiz, bu teklif yasalaşacak.

Şayet siyasal iktidar hatamızı düzeltiyoruz yaklaşımında ise, lütfen bir hatayı daha düzeltiniz ve sulh ceza mahkemelerini yeniden kurunuz. Bunu yaparken, sulh-asliye-ağır ceza üçgeninde yargı yetkisi paylaşımını da yeni bir temele lütfen oturtunuz. Hangi suçta hangi mahkemenin görevli olacağı netlik kazansın. Ülkenin beklentisi budur.

Son söz: Şimdi söylemek zamanıdır. Mahkemesi olan yargıç olmak da olmamak. Bütün mesele bu.

Prof. Dr. Erdener Yurtcan



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları