Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
CHP’nin davası
Cumhuriyet Halk Partisi, bugün ve yarın 35. olağan kurultayını gerçekleştirecek. Alışılmadık ve alışılmadık olduğu için de yoğun geçen 2015 yazından sonra parti kendisini 2019 seçimlerine hazırlayacak kadroları ve politikaları belirleyecek.
CHP’nin politika belirleme çabalarının bir göstergesi olarak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun akademisyenlerle gerçekleştirdiği bir toplantı haberi düştü gazetelere. 11 Ocak günü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan habere göre Kılıçdaroğlu 8 Ocak günü 12 akademisyen ile bir toplantı gerçekleştirdi ve kurultay sonrası CHP’nin yeni vizyonunu, yeniden yapılanmasını konuştu.
‘Dava partisi’
Bu toplantıdan kamuoyuna sızan haberlere bakılırsa akademisyenlerin en temel olarak vurguladıkları konu CHP’nin bir dava partisi olması gereğiydi. Yine Cumhuriyet’ten devam edersek akademisyenler, Kılıçdaroğlu’na “AKP ve HDP, kimi yıpranmalara karşın, “dava partisi” olarak algılanıyor. CHP’nin, kitleleri peşinden sürükleyebilmesi ve yüzde 25 oy bandını yukarı taşıması için “dava partisi” olduğunu ortaya koyması gerekir. Bir davanız olmalı ve bunu sonuna kadar savunmalısınız” demişlerdi.
Diğer değerli önerilerin yanında bir dava partisi halini alma konusu gerçekten çok önemli. Milyonlarca insanın oy verdiği, oy vermese de milyonlarca insanın da yarattığı sosyolojik iklimde nefes alabildiği bir parti Cumhuriyet Halk Partisi. Bu açıdan insanları sürükleyebilecek ve kitlesini artırabilecek net bir politik duruş sahibi olması gerekiyor. Bu politik duruşun da günden güne değişmeyecek ve hatta kendisini tüm dünyaya rahatça anlatabilecek bir duruş, bir dava olması gerekiyor. Her türlü olumsuzluğa ve kafa karışıklığına rağmen yüzde 25 oy almış bir parti var ve yinelemek gerekirse Türkiye’de nerede nefes alınabiliyorsa ya CHP tarafından yönetiliyor ya da orası bütünün içerisinde “kurtarılmış” bir parça olarak gösteriliyor.
Formül nedir?
Peki, günlük siyasi dalgalanmalara göre değişmeyecek ve dünyanın her noktasında geçerliliği olan bu duruş, dava nasıl formüle edilebilir? Aslında CHP’nin geleneğine ve ülkenin ses çıkartan geleceğine baktığımızda bu net bir şekilde ortaya çıkıyor. Nedir CHP’nin geleneğinde yatan dava? “Muassır medeniyet seviyesine ulaşmak!” Mustafa Kemal Atatürk’ün açıkça koyduğu bir hedef. Ülkenin ses çıkaran, geleceğinin uğruna her türlü şiddetle karşı karşıya kalmayı, göze aldıkların tarihe ‘Gezi’ olarak geçen direnişin altındaki davalardan bir tanesinin neydi? Çok basitçe, gençlerin dünyanın herhangi bir gelişmiş ülkesinde yaşayan akranları gibi olma isteği. Onlar gibi haysiyetli, onlar kadar özgür, onlar gibi sosyal hayatta eşit! Gezi bir haysiyet direnişiydi ve altında yatan nedenlerden biri de buydu.
‘Gezi’ hassasiyeti
Türkiye’de doğmuş bir kişi, nerede kiminle ne yapacağınına karışılmadan, birey olarak çağdaş bir yaşıtı gibi yaşamak istedi ve sokakta “üç-beş ağacı” korumaya çalışmasına bile dayanamayan otoriter yönetime karşı ses çıkardı. Ama aynı zamanda kızlı-erkekli kalmak için de ya da kalınmasına karışılmasına da, kürtaj yasaklarına karşı da, eğitimin gericileştirilmesine de, içki kısıtlamalarına da, sanatta sansüre de, kadına karşı şiddete de ses çıkardı. Belki şiddetle bastırıldı bu ama hâlâ ya kalplerde umut olarak yaşıyor ya da beyinlerde paranoya olarak kendisini gösteriyor.
Tekrar CHP’ye ve CHP’nin davasına dönecek olursak... CHP’nin davası 21. yüzyıl için Batı tipi bir çağdaş toplum davası olmalıdır. Bunun için gücü hem köklerinde, hem de bilgisayarlarını kapıp “Hayır bu seçim kaybedilmedi! Haydi, ayağa kalkın” diyen gençlerde bulacaktır. CHP’nin oluşturduğu ve oy versin vermesin milyonlarca insanın rahatça nefes alabildiği sosyoloji Batı tipi bir çağdaş yaşamdır. CHP’nin davası bu olmalıdır. Yaşam tarzında buluşan milyonları, bunun gereklerini yerine getirerek politik bir davada buluşturma gerekliliği de CHP’nin önünde durmaktadır.
KORAY DOĞAN URBARLI
Sosyolog
-
Devrimci demokrasiye doğru
Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu koşullar ancak ve ancak solun, sosyal demokratların mücadelesi ve müdahalesi ile değişebilir. Devrimci bir ayağa kalkışın bu ülke için tek kurtuluş ve çıkar yol olduğu ortadadır.
Her gün yaşanan olumsuzluklar, çatışmalar, ölümler; artan sömürü ve toplumsal çözülmeler; yeniden bir kardeşleşmeyi gerektirmektedir. Yaşamın bütün alanlarında barış ancak ve ancak ve sadece emeği kutsayan bir mücadele geleneği ile inşa edilebilir. O nedenle Türkiye’de solun en örgütlü ve en büyük partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisini yeniden tasarımlaması tarihi önemdedir.
Ülkeyi neo-liberalizmin kuşatmasından kurtarıp, her alanda eşit, özgür bir toplumsallık; üreten ve hakça paylaştıran bir ekonomik konumlanış yaratması sosyal demokrasinin bugünkü temel sorumluluğudur. Sosyal demokrasinin tarihsel birikimi ışığında bu topraklarda devrimci bir içerikle yeniden zenginleştirilmesi hem sosyal demokrasinin, hem Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem de Türkiye’nin önünü açacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi kurultayı yeni bir başlangıç olmak zorundadır. Tarihsel ve toplumsal koşullar bunu zorunlu kılmaktadır. AKP hegemonyasını; mezhep siyasetini kırmak, toplumsal barışı yeniden tesis etmek, Cumhuriyet’i yeniden güçlü ve devrimci bir içerikle ayağa kaldırmak için bu kurultay tarihi bir imkân sunmaktadır.
Geleceğin kadroları
Kurultay, esas olarak partinin kadro ihtiyacını gidermelidir. Genç, dinamik, devrimci, idealist kadroları; yani geleceği kuracak kadroları, partiyi iktidara taşıyacak kadroları bir araya getirmelidir. İktidar için muhalefet yapacak, yakaladığı rüzgârla AKP’yi seçime zorlayacak ve iktidardan edecek bir kadronun oluşturulması zorunludur.
CHP değişirse...
Ancak parti kimliğini, tarihsel misyonunu, ülkenin mücadele geleneğini sahiplenen, ideolojik ve politik duyarlılıkları yüksek ne yapması gerektiğini ve nasıl yapması gerektiğini bilen dünyayı ve ülkeyi tanıyan sadece ülkenin batısını değil, her köşesini temsil eden bir kadro değişim sürecini devam ettirebilir. Bu kadro oluşturulurken parti içi güç dengeleri değil, ülkenin gerçekleri ve ihtiyaçları esas alınmalıdır.
Kurultay aynı zamanda bundan sonra partinin yeniden yapılanmasını, parti programının ve tüzüğünün değiştirilmesini, güncellenmesini ve parti örgütünün yeniden dinamik bir hale getirilmesini sağlayacak bir adım olmalıdır. Bütün bu süreçleri taşıyacak kadrolar, bu kurultayda bir araya getirilmelidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ten bugüne kadar CHP’yi ayakta tutan güç, devrimci ve değişimci karakteri olmuştur. Çünkü CHP değişirse Türkiye değişir ve bu değişim sadece Türkiye ile sınırlı kalmaz; aynı zamanda Ortadoğu ve bölgemizde de büyük değişimler meydana getirir. Tarih bu mücadeleyi kaydetmiştir. Şimdi partiyi, ülkeyi, Ortadoğu’yu sarsacak bir kadro ve değişimi halkımızın önüne koymanın zamanıdır...
Dr. ALİ HAYDAR FIRAT
İletişim Bilimci
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu