CHP’nin 20. olağanüstü kurultayını 6-7-8 Eylül’de üç gün olarak belirlemesi ve bu kurultayda tüzük değişikliklerinin görüşülerek karara bağlanacak olması yanında kurultay gündemine, “program komisyonunun oluşturulması” ve “program kurultayı öncesi yapılacak çalışmaların, hedeflerin ve yöntemlerin görüşülmesi” maddelerinin eklenmesi doğru olmuştur.

DEĞİŞİMİN GÜCÜ

31 Mart yerel seçimlerindeki başarısıyla “iktidar yürüyüşü”nü başlatan ve uzun bir aradan sonra bu seçimden ülkenin birinci partisi olarak çıkan Cumhuriyetin kurucu partisi, devrimlerin ve dönüşümlerin sesi CHP, tüzüğünü demokratikleştirip, programını güncelledikten sonra yoluna daha emin ve kararlı adımlarla devam edecektir. Sosyal demokrat partilerin anayasası tüzük, can damarları ise üyeleri ve örgütleridir.

Şu ana kadar, “Laf büyükelçi değil ki geri çekesin” sözünü haklı çıkaran partili kimi isimlerin üslup hataları dışında, CHP ve genel başkan Özel iyi gidiyor. Değişimin gücü partimizi yükseltiyor. Açık hava toplantıları, halk buluşmaları yararlı oluyor, bunlar devam etmelidir. Atanamayan öğretmenler toplantısı, emekliler, çay, buğday, geçinemiyoruz ve fındık mitingleri isabetli olmuştur. Ayrıca, “24 saatlik eğitim maratonu” da ses getirmiştir. Adalet ve eğitim konusu geçim sıkıntısı ile birlikte ülkemizin en yakıcı sorunları olup sürekli gündemde tutulmalıdır. Bu konularda iktidarın gündem değiştirmesine, algı yönetimine ve kutuplaşma siyasetine hiçbir biçimde fırsat verilmemelidir.

PARLAMENTER DEMOKRASİYE DÖNÜŞ

Ayrıca, ülke için istediğimiz demokrasiyi ve hukuku parti içinde de yaşama geçirmek partimize ve ülkemize olan borcumuzdur, bunun yolu da “demokratik tüzük”tür. Tüzükte yapılacak değişikliklerle, “önseçim” ve kongrelerde “çarşaf liste” kurumlaşmalı, milletvekili seçimlerinde yüzde 5 yasal kontenjan dışında merkez kontenjanına yer verilmemelidir, bunun da yarısı kadınlara ve gençlere ayrılmalıdır. Mevcut parti tüzüğünde de bunlar var ancak uygulamada, istisnaların kural haline gelmesiyle işin özünden ve ruhundan uzaklaşılmıştır, yeni  tüzükte bu tür istisnai hükümlerin tamamı ayıklanmalıdır.

PARTİ KÜLTÜRÜ

 Bir önemli konu da 12 Eylül öncesi CHP’de, SODEP ve SHP’de çok iyi işleyen ve son derece yararlı ve verimli bir “danışma organı” olan “Küçük Kurultay”ın geçtiğimiz dönemde kaldırılmış olması tam bir akıl tutulmasıdır. “Küçük Kurultay”, tüzükte yeniden yer almalı ve üç ayda bir düzenli aralıklarla toplanmalıdır. CHP köklü ve kurumsal bir partidir, “değişimle” birlikte partide tek adam yönetimi de sona ermiş olmalıdır. Kurallar işlemeli, kurullar çalışmalı, kurumsal kararlar alınmalıdır. CHP kültürü budur. Artık, kurulların “yetkilerini genel başkana devretme” dönemi kesinlikle sona ermelidir. Tek adam yönetimi ülke için ne kadar yanlışsa partimiz için de o kadar yanlıştır.

22 yıllık adaletsiz, eşitsiz kötü yönetime ve ağırlaşan geçim şartlarına ve yoksullaşma tablosuna karşın AKP’nin oyu hâlâ yüksektir. Böyle bir tabloda artık, AKP’nin 2-3 puan önünde birinci parti olmakla CHP yetinmemelidir. Yüzde 50+1’i hedeflemelidir. İktidarı değiştirmenin yanında “tek adam yönetimi”ne son vererek bütün kurumları ve kurallarıyla yeniden “parlamenter demokrasi”yi yaşama geçirmek için bu hedefe ulaşması artık zorunludur. Eğer iyi çalışırsa, halkla bütünleşirse, halkın sorunlarına somut ve özlü çözümler üretirse, laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet değerleri konusundaki kararlılığını esnetmezse, yapılacak ilk seçimde hedefine ulaşacaktır. Yeter ki CHP azla yetinmesin, rehavete kapılmasın, hatasız yol alsın ve yalnızca başarıya odaklansın. Bunun için de temelden çatıya, en sade üyesinden, genel başkana kadar herkese, çok büyük görevler düşüyor.