Olaylar Ve Görüşler

Depremin kayıp çocukları- Erdal Atıcı

02 Mart 2023 Perşembe

Depremin ardından tartışmalar sürüyor, daha da sürecektir. Oysa tam da bugünlerde bizim önceliğimiz geride kalanları sahiplenmek, kanayan yaralarını sarmak olmalıdır. Başta da annesini, babasını, kardeşini, dedesini, ninesini kaybeden, kimsesiz kalan çocukların yanında olmak.

Olağan yaşamda, çocukların yetiştirilmesinden, korunmasından, eğitiminden öncelikle ailesi sorumludur. Ancak ailesi dağılmışsa, yaşamını yitirmişse ya da bu sorumluluğu alamayacak durumdaysa görev devlete düşmektedir.

Yasalarımıza göre ailesinin görevini yerine getirememesi, o çocuğu “korunmaya muhtaç çocuk” durumuna getirir. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’na göre, bu çocuklarla ilgili tedbir kararı almak, onları korumak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ana görevidir. Tedbir kararı alınan çocuklar vakit geçirilmeden Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün kreş ve yuvalarına veya yetiştirme yurtlarına yerleştirilir.

6 Şubat 2023 depreminden sonra anne babasını kaybeden ya da ailesinin nerede olduğu belli olmayan, enkazdan yaralı ya da sağlam çıkarılan çok sayıda çocuk çeşitli illere ve hastanelere gönderildi. Bu çocukların bir kısmı refakatsiz kaldığı için nerede oldukları, nereye yerleştirildikleri konusunda toplumda merak ve şüphe uyandı. 

Deprem bölgesinden Sakarya’ya getirilen 9 yetim çocuğun İsmailağa cemaatine yakın Sakarya Erenler İlme Hizmet Vakfı tarafından işletilen bir Kuran kursuna verildiği ortaya çıkınca insanlarımızın şüpheleri daha da arttı. Kuran kursu yetkilisinin haberi yapan gazeteciye, çocukları, kalacak yerleri olmadığı için, kendilerine müftünün gönderdiğini söylemesi kamuoyunun tepkilerine yol açtı. 

Yukarıda sözünü ettiğimiz yasada, korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili Diyanet’e ve müftülüklere verilen herhangi bir görev yoktur.

Burada ilk akla gelen sorular: Bu çocuklar niçin Sosyal Hizmetler Kurumu yurtlarına değil de Kuran kursu yurtlarına yerleştirilmiştir? Refakatçisi olsa bile bu çocuklarla ilgili niçin koruma kararı alınmamıştır? Türkiye’de Sosyal Hizmetler Kurumu dışında yurtlara yerleştirilen kaç depremzede çocuk vardır?

Deprem bölgesinden getirilen çocuklarımızın, dini eğitime değil, yaşadıkları büyük felaketin etkilerini silecek psikologlara, pedagoglara, rehberlik araştırma uzmanlarına gereksinimleri vardır. Bu süreçte çocuklarımızın duygusal gelişimine zarar verecek her türlü davranıştan kaçınılmalıdır. Duygusal gelişim, fiziksel ve zihinsel gelişimden önce gelmekte, hayatın temelini oluşturmaktadır. 

Aile ortamından uzakta bir yaşamın, çocuğun gelişimine zaten olumsuz etkileri bilinirken onlara yeni sıkıntılar yüklenilmesine izin verilmemelidir. Çocuklar, depremde yaşamını yitiren anne ve babaların Türk halkına emanetidir!

ERDAL ATICI

KÖY ENSTİTÜLERİ VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları