Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Diyanet’in M. Kemal düşmanlığı
YAZAR:İrfan O. Hatipoğlu
Yazar
Diyanet İşleri Başkanlığı M. Kemal düşmanlığı ile anılıyor. Varlık nedeni olan Cumhuriyetin kazanımlarına, aydınlığına ölçüsüz saldırıyor. Üzücü olan ortaçağ değerlerini korumak adına, inananlar zümresi oluşturmak ve “zihinleri tutsak”, “kindar ve dindar” gençlerin yetişmesine katkı yapar duruma gelmesidir.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın; 15 Temmuz firarisi ve kanlı kalkışmada ''Akıncı Üssü''nün beyni olan Adil Öksüz'ün ''Doktora'' savunmasında jüri üyesi olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Erbaş'ın aynı zamanda FETÖ Platformu ''KADİP'' (Kültürlerarası Diyalog Platformu) yönetim kurulu üyeliği ve FETÖ'nün ''Abant Platformu''nun daimi katılımcısı olduğu da bilinmekte.
Diyanet İşleri Başkanlığı siyasal İslamcılar/ karşıdevrimciler ile Mustafa Kemal düşmanlığında örtüştü. Karşıdevrimin yükselmesine koşut, Cumhuriyetin kurumu olmaktan çıktı, devrimin yüklediği görevlerden uzaklaştı. Arap öykünmeci, aydınlanma karşıtı kuruma evirildi. En geri İslami öğretiyi aktaran; dini vakıf ve yurtlar ile din eğitimi veren kurum ve Kuran kurslarıyla birlikte hareket ediyor. Yasadışı çalışmalarına görünmez kılan/koruyan kollayan bir kurum haline geldi. Bununla yetinmiyor. Ülkemizde laik, demokratik Cumhuriyetin, çağdaş yaşamın, akıl/ bilimin, uygarlık değerlerinin örselenmesi/ yok edilmesinde engel gördükleri Mustafa Kemal’in itibarsızlaştırılması/görünmez kılınması için de yoğun çaba harcamakta.
Yok sayılan yasa
Siyasal İslamcıların M. Kemal düşmanlığının kaynağı; İslamiyetin siyaset aracı olmaktan çıkarılması, akıl/bilimin İslama egemen kılınmanın önünü açan 429 sayılı –devrim - yasanın kabul edilmesidir. Yasa din-devlet ilişkisini, yönetimini düzenler. Nedense yasa kamuoyunda gündeme getirilmez, yok sayılır. Oysa Cumhuriyetin ruhunu oluşturması, Cumhuriyet kurucu önderlerinin düşüncelerinin; hem devlet yapısına hem de zihniyet değişikliğine yansıtması açısından son derece önemlidir. Yasa ile din ve devlet işleri kesin olarak birbirinden ayrıldı. Din hizmetleri genel idare hizmetleri içine katılarak, sıkı bir devlet denetimi altına alındı. İslam dininin itikat, ibadet ve ahlaka dair sorunlarıyla, cami, mescit, tekke ve zaviyelerin idaresi, imam-hatip, vaiz, şeyh, müezzin ve kayyımların tayin ve azilleri ile görevlerin yürütülmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Kısacası din hizmetleri tarikat/cemaat, türbedarlık, mürşitlik, şeyhlik vb. oluşumlardan alınıp, Cumhuriyetin aydınlığında yürütülmesinin önü açıldı.
Yasanın kapsamı
429 sayılı yasanın katkısı, din hizmetlerinin devlet tarafından kontrol/denetim altına alınması ile sınırlı değildir. Din hizmetlerinin yeniden örgütlenerek kontrol/ denetim altına alınmasıyla İslami öğretide/ uygulamada reform/aydınlanma girişiminin önü açıldı. İslam günlük yaşamı müdahale etmekten çıkartılıp, bireyin inanç düzeyinde kalması uğraşına girildi. Din eğitimi, ibadet yerleri kontrol altına alınarak, gettolaşan tarikat/cemaatlerden kurtarılıp özgürleştirildi. Dönemin simgesel uygulaması ise Kuran ve ibadet dilinin Türkçeleştirilmesidir.
Siyasal İslamcılar Kuran’ın ve ibadet dilinin - ezanın, ayinlerin, duaların, hutbelerin Türkçeleştirilmesi - Türkçe okunmasını kabullenmediler, egemenliklerine saldırı olarak aldılar. Bu nedenle M. Kemal aydınlığına karşı, utkularının başlangıcını ezanın yeniden “Arapça” okunmasıyla başlatırlar.
Diyanet’e göre kırılma noktası (!)
Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhuriyetin/ devrimin kurumu olmasına karşın, siyasal İslamcılar gibi Kuran’ın ve ibadet dilinin Türkçeleştirilmesine kırılma noktası olarak görüyor. Kurucu önderin yüklediği uygarlık ödevini içselleştiremedi. Geleneksel olarak aktarılan İslami öğretiyi set çekemedi. Zihinsel altyapısını oluşturan ortaçağ öğretisini aşarak, kurumda akıl/bilimi egemen kılmadı. Geleneksel öğreti sürdürülmediğinde inanalar üzerindeki egemenliklerinin aşınacağı algılamasını/korkusunu yenemedi. Üretilen kaygılar Diyaneti siyasal İslamcılarla aynı izdüşümünde örtüştürdü. Karşıdevrimin yükselmesiyle de, takiyyeci görünümlerini bir yana iterek siyasal İslamcılarla ortak değerler üretir duruma geldi.
Diyanet İşleri Başkanlığı M. Kemal düşmanlığı ile anılıyor. Varlık nedeni olan Cumhuriyetin kazanımlarını, aydınlığını ölçüsüz saldırıyor. Üzücü olan ortaçağ değerlerini korumak adına, inananlar zümresi oluşturmak ve “zihinleri tutsak”, “kindar ve dindar” gençlerin yetişmesine katkı yapar duruma gelmesidir. Yazık.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Colani’nin arabası
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması