Olaylar Ve Görüşler

Hastanelerdeki randevu sorunu - Dr. Birgi TUNA

24 Haziran 2022 Cuma

Hastalar, kamu hastanelerinden randevu alamıyor. Alamadığı için tanı ve tedavisi gecikiyor. Tanı konamadığından tedavi olamayan hastalar var. Bu hastalarla ilgili elimizde istatistik olmasa da randevu sorunu, bir “halk sağlığı” sorununa dönüşmüş görünüyor.

AKP milletvekilleri, vatandaşların randevu alamamaktan yakındığını gündeme getirmişler. Doktorların, devlet hastanelerinden istifa edip özel hastanelere geçmesiyle, bazı illerde doktor açığı oluştuğunu vurgulamışlar. Yurttaşların şikâyetleri nedeniyle, telefonlarının susmadığını söylemişler. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da yakınmaları dinlemiş, randevu sisteminde değişiklik yapacaklarını, sorunu çözeceklerini belirtmiş; “Bazı adımlar atıyoruz. Yasal düzenlemeleri yaptığımızda maddi açıdan durumları düzelecek. Kamudan gidenler tekrar devlete geri dönecek” demiş.

HEKİMLERİN BEKLENTİSİ

Kendisi, özel hastane, dahası özel tıp fakültesi sahibi olan bir sağlık bakanının, doktorları özel sektörden kamuya geri döndürecek bir çözüm bulacağına AKP milletvekilleri inandı mı? Bilmiyorum. Üstelik bakanın yönetiminde bulunduğu vakıf üniversitesi, öğrencilerine, ABD’de sınavlara hazırlanma umudu pazarlıyor, yurtdışına gitmelerini özendiriyor.

Randevulara gelince, zaten beş dakika arayla verilen randevularla ilgili nasıl düzenleme yapılabilir? Bir iki dakika arayla mı randevu verilmesi istenecek? Bu türden bir önlem, hekimlerin kamudan kaçışını daha da hızlandırır.

Randevu sorununun kaynağında, hekimlerin kamudan kaçmasının temelinde, 20 yıllık AKP iktidarının “sağlıkta dönüşüm” programı ve prime dayalı sistem anlayışı vardır. Koca’nın, hekimleri kamuya geri döndüreceğini öne sürdüğü yasayı gördük. Yasalaşan “sözde” iyileştirmeden yalnızca, ne kadar olacağı belli olmayan “ek ödeme” çıktı. Ek ödemenin, hekimleri ne kadar rahatlatacağı ise belirsiz.

Hekimlerin beklentisi; kıdem, liyakat, eğitim düzeyi gibi somut ölçütlere dayalı bir denkleme bağlanmış, tek kalemde, emekliliğe yansıyan, “insanın o kadar okuduğuna değecek” bir maaştır.

‘SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM’

TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Recep Akdağ, bakanlığı döneminde, “sağlıkta dönüşüm” programını süslü anlatımlarla sunmuş, “dönüşüm” üzerinden AKP’ye çok oy kazandırmıştı. Yapılan ilk işlerden biri, doktorların muayenehanelerinin kapattırılmasıydı. Sadece kamuda çalışanlara değil, özel hastanelerde çalışan doktorlara da muayenehane açma yasağı getirilmişti. Bu yasak vatandaşa hoş görünüp AKP’ye prim kazandırsa da sistem içinde önemli bir yükü kaldıran muayenehaneleri sistem dışı bırakmıştı. Bunun üstüne medyada, insanları sağlık açısından kaygılandıran ve kışkırtan yayınları da eklediğimizde, kışkırtılmış sağlık talebiyle sistem, yoğun hasta başvurusuna yanıt vermekte zorlanmaya başladı. Pandeminin hız kesmesiyle, pandemi nedeniyle ertelenen sağlık gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik artan başvurular, yığılmalara ve randevu alınamamasına neden oldu.

Günümüzde acil servislerde bile insanlar sıra bekliyor. Bunun bedelini, somut sağlık sorunu olan, sıra beklemeye olanağı bulunmayan hastalar ödüyor. Sağlıkta her geçen gün artan şiddet de cabası...

Sonuçta AKP’nin “sağlıkta dönüşüm” adıyla yaptıkları, sadece vatandaşın cebine dokunmuyor, aynı zamanda, sağlık hizmetlerini sıradan vatandaş için ulaşılmaz, hekimler ve sağlık emekçileri açısından da dayanılmaz hale getirmiş bulunuyor... Randevu sorunu, Fahrettin Koca’nın dediği gibi MHRS’de yapılacak düzenleme veya hekimlerin özlük haklarında ek ödemeye dayalı göstermelik iyileştirmelerle çözülemeyecek kadar büyüktür. Artık köklü bir değişime, sağlıkta gerçekten “sağlıklı” bir dönüşüme gereksinim vardır. 

Çözüme de iktidarı değiştirmekten başlamak gerektiği açıktır.

DR. BİRGİ TUNA

EMEKLİ TABİP



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları