Olaylar Ve Görüşler

İstanbul’da seçimi kazanmanın anahtarı

28 Kasım 2018 Çarşamba

İstanbul’da yeni bir dönem başlıyor. Bizim sorumluluğumuz hem bu tükenmişliği teşhir etmek hem de kendi vizyonumuzu inşa ederek geniş kesimlere benimsetmek. Tarihi bir fırsatla ve sorumlulukla karşı karşıyayız.

31 Mart 2019 İstanbul Seçimleri Üzerine İstanbul yirminci yüzyılın ikinci yarısında büyük bir dönüşüm yaşadı. Bu dönüşüm kentsel mekândan, ekonomiye, eğitim kurumlarından kültürel yapıya kadar birçok farklı alanda etkisini gösterdi. Değişimin temel nedeni “taşı toprağı altın” İstanbul’a Anadolu köylerinden yaşanan akındı. 1950’de İstanbul nüfusu bir milyon düzeyinde iken yarım yüzyıl içinde on kattan fazla bir artış meydana geldi. Tasarrufların ve konut stokunun yeterli olmadığı bir ortamda halkın barınma sorununa bulduğu yaratıcı çözüm gecekondulardı. Gecekondular ve gecekondulara dayalı siyaset 1970’lerden 2000’lere İstanbul siyasetine yön verdi.
Ancak bu manzara 2018 Türkiye’sinde büyük ölçüde değişti. Öyle ki gecekondu mahalleleri apartmanlarla, sanayi tesisleri, konut ve işyerleriyle, küçük esnafın hâkim olduğu iş ve ticaret hayatı AVM’lerle yer değiştirdi. Yap-satçı müteahhidinden, muhafazakâr politikacısına, medya patronundan, reklamcısına hemen herkes bu dönüşümden dersler çıkardı, değişime ayak uydurarak yoluna devam etti. Bu değişime yön vermesi, toplumun adalet ve eşitlik talebinin taşıyıcısı olması gereken sosyal demokrat politikacılar ise bu değişim hiç yaşanmamış gibi davrandı. 1960’ların türkülerini farklı tonlarda farklı akortlarla söyleyerek başarılı olmayı umdu. Her yerel seçimi de yeni bir hüsranla tamamladı. Peki, yeni bir hüsranı yaşamamak için ne yapmalı?

Yerel seçimin teması
İstanbul gitgide bilindik belediye sınırlarını aşarak Trakya, Batı Karadeniz ve Güney Marmara’yı içine alan bir küresel bölge-kent haline geliyor. İstanbul bu özelliğiyle, ekonomik ve toplumsal bakımdan genel Türkiye resminden farklılaşıyor. Bu durum İstanbul’un siyasetinin de genel Türkiye resminden farklılaşmasını zaruri kılıyor. Ancak bundan önceki deneyimlerde böyle olmadı. İstanbul yerel seçimlerine genel siyasal temalar damgasını vurdu. Siyasal partiler arasındaki alışıldık tartışma konuları ve ayrışma hatları İstanbul’un seçim platformunu oluşturdu. Bu nedenle sosyal demokratlar İstanbul’da başarılı olmak için ilk olarak yerel seçimin ana temasını İstanbul’un meseleleri/ ihtiyaçları üzerine oturtabilmeli. Bilindik parti politikaları ve partilere psikolojik aidiyet bağları geçerli olduğu sürece sonuçlar çok değişmiyor.

Sosyal demokrat kent politikası
İkinci olarak sosyal demokrat kent politikası yeni bir dengeyi gündemine almalı. Şöyle ki; yıllarca -çok da haklı olarak- yerelde demokrasiyi ve kentin korunmasını gündeme getirdik. Ancak İstanbul’un meseleleri göz önünde bulundurulduğunda bu yaklaşım sınırlı bir bakış açısına sahip. “İstanbul küresel bölge-kenti” üzerine politika oluştururken demokrasi ve kenti savunmanın yanına belki daha da önüne etkin bir kent yönetiminin nasıl olması gerektiğini koymak gerekiyor. Seçmenin acil ihtiyaçları ve ıstıraplarına duyarlı bir politika ancak etkin bir kent yönetimiyle mümkün olabilir. Hem küreselleşmeyle yerel arasındaki gerilim hem de bugün ile yarın arasındaki fark ancak bu şekilde anlamlı bir çözüme ulaştırılabilir. Kültür endüstrisini ve yaratıcı sektörleri geliştirmeyi hedefleyen bir kent politikası iyi yetişmiş gençler için bir çekim merkezi olmakla mümkün.
Son olarak kent vizyonunu yapılabilir, doğayı tahrip etmeyen, yüksek katma değer üretimini ve kültür endüstrisini destekleyen projeci bir bakış açısıyla oluşturmak gerekiyor. 1970’li yılların toplumcu belediyeciliğinde de, Murat Karayalçın’ın Ankara deneyiminde de projecilik çok temel bir unsurdu. Yerel siyasetin temelini projeler oluştururdu. 2018 Türkiye’sinde altyapı ya da temel belediye hizmetlerindeki etkinliği aşan bir bakışa ihtiyaç var.

Halkın aktif katılımı
Tekil olarak yerel yöneticilerin vizyonunun ötesinde sosyal demokrasi düşüncesinin kent vizyonunu uygulamaya koymak ancak böyle mümkün. Günümüzde projecilik -özellikle konut ve ulaştırma gibi alanlarda- hazırlık ve uygulama sırasında halkın aktif katılımını gerektiriyor. Bu nedenle projeleri paydaşlarıyla birlikte hazırlamak ve yerel siyaseti projeler üzerinden konuşmak belediye seçimlerinin temeli olmalı.
Özetle yerel seçimlerde genel siyasal temalar yerine İstanbul’un ihtiyaçlarını politikleştirmek, yerel demokrasi/ kenti savunma ve etkin yönetim arasında yeni bir denge kurmak ve projeciliğe dayalı belediyeciliği hâkim kılmak İstanbul için yol haritasının temeli olmalı.
Sosyal demokratlar olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerini çok iyi hatırlıyoruz:
“Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.”

Yarını inşa etmek
Muhatabımız her fırsatta başarısızlığını itiraf ediyorken onun İstanbul yönetimindeki başarısızlığından, bizimse İstanbul seçimlerdeki başarısızlığımızdan dersler çıkararak yarını inşa etmek temel sorumluluğumuz. Meselenin özü şu: Erdoğan gecekondu politikasıyla iktidara geldi. 2000’lerde bu politikayı terk etti. Hızlı bir yapılaşma ve kent rantını bölüşüm politikasına yöneldi. Özetle gecekondu politikasından rant oluşturup, bölüştürme politikasına geçiş kabaca yirmi yılda tamamlandı. İstanbul için yeni bir dönemin başladığı açık. Ya biz İstanbul’u hak ettiği yere yani Roma’nın Paris’in ligine taşıyacağız. Ya da Erdoğan’ın politikaları İstanbul’u üçüncü dünyanın kalabalık, tükenmiş ve ihanete uğramış şehirlerinden biri yapacak. Yeni bir dönem başlıyor ve Erdoğan yönetimi yeni dönemde ne yapacağını bilmiyor. Bugün gelinen noktada ellerinde sadece “ihanet edilmiş bir şehir” kaldı. Bizim sorumluluğumuz hem bu tükenmişliği teşhir etmek hem de kendi vizyonumuzu inşa ederek geniş kesimlere benimsetmek. Tarihi bir dönemeçte, tarihi bir fırsatla ve sorumlulukla karşı karşıyayız.  

Yunus Emre
CHP Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları