Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
KEMAL İNAL - TEOG kalktı, asıl sorun ortada
Asıl sorun müfredat, ders kitabı, öğretmen pratiği, öğrenci performansı, okul binası gibi eğitimle ilgili pek çok unsurun üzerine kurulacağı tutarlı ve çağa uygun bir eğitim felsefemizin olmaması. TEOG kaldırılmış, neyi değiştirir?
Öğrencilerimizin kaderi, çoktandır okul ve programlar arası geçişin rekabet, yarışma ve elemeye dayalı olarak düzenlendiği sınavlarla belirleniyor. Merkezi, yukarıdan aşağıya programlanmış ve standartlaştırılmış giriş sınavlarının müfredatlarda olduğu ileri sürülen bilgileri ölçtüğü iddia ediliyor. Bu sınavların herkese eşit şartlarda uygulanmak bakımından demokratik olduğu varsayılıyor. Yani çeşitli farklılıkların sınavda gözardı edilip tüm öğrencilere aynı soruların, benzer mekân ve şartlarda sorulduğu ileri sürülüyor. Aslında eğitimde fırsat eşitliği olarak sunulan bu sistemin çeşitli adaletsizliklere yol açtığı görülemiyor. Bölge, okullar, kadro, birikim ve eğitim materyalleri bakımından mevcut olan eşitsizliği aşmak için gerek devletin bulduğu çözümler (burs, kurs, düşük ücretli yemek, yurt vb.) gerekse velilerin yöneldiği çareler (özel öğretmen, dershane, etüt merkezi vb.) sorunları aşmada pek bir işe yaramıyor. Yoksul, dışlanmış, dezavantajlı çocukların sistem içinde önlerinin açılması hâlâ sorun.
TEOG neyi ölçüyor?
TEOG öncekiler gibi çok sorunlu(ydu). Şöyle ki, öncelikle merkezi, standart ve aşırı programlanmış sınavlarla sadece “sınırlı” (pozitif) bilgiler ölçülebiliyor fakat bu ölçme içinde eğitim yok. Eğitim sadece bilgi edinimine indirgenemez. Eğitim, kabaca bilgi içermekle birlikte çeşitli değer, norm, davranış, kültür ve kimliklerin sistem içinde “değerlendirilme”sine dayanır. Bizim giriş sınavlarında baz alınan nokta, eğitim (education) değil, öğretimdir (teaching). Okulda düşen arkadaşını yerden kaldırmanın, güzel şiir okumanın, iyi resim çizmenin, yetenekli bir basketbol oyuncusu olmanın maalesef bu tür giriş sınavlarında ne bir karşılığı var ne de bir değeri. Sınavda sıfır çekmek, matematik-fen sorularını çok az yapabilmek gibi boyutlarda da kendini gösteren sınav sistemi kökenli sorun, öğrencinin bireysel yetersizliklerinden ziyade, sözde bilimsel ve adil, eşit biçimde ölçtüğü iddia edilen sınav sisteminin sorgulanmasını gündeme bir türlü getiremiyor.
Eğitim felsefesi yok
Asıl sorun müfredat, ders kitabı, öğretmen pratiği, öğrenci performansı, okul binası gibi eğitimle ilgili pek çok unsurun üzerine kurulacağı tutarlı ve çağa uygun bir eğitim felsefemizin olmaması. PISA’da alınan olumsuz sonuçlar veya giriş sınavlarında çekilen sıfırlar, boş kalan kontenjanlar, pek çok karmaşanın ardında yatan asıl neden bu. Eğitim felsefesi yerine ideolojik ve endoktrine siyasal mühendislik çalışmalarına abanmak, işin en kolay tarafı. Her türlü kalıp, şablon ve ezberin dışında bireysel-grupsal yaratıcılığa prim vermek, bu siyasal mühendislik içinde mümkün değil. Eğitimin anayasası olan müfredatlar üzerine bir uzlaşmamız yok.
Cumhuriyet, eğitim felsefesini pozitivizm üzerine kurmuştu. Bilim ve ona eşlik eden pratikler (deney, gözlem, uslamlama vb.) merkezdeydi. Böylece epey de yol alındı ama pek çok sorun da çözülmeden geldi. Örneğin aktarmacılık, ezbercilik, dikte hâlâ öğretmenlerin en çok tercih ettikleri yöntemler. Devlet, “belli”, “meşru” ve “geçerli” bilgilerin dışında hiçbir şeye izin vermiyor. Köy Enstitülerinde uygulanan az çok politeknik eğitim ile bu sorun aşılmaya çalışıldı, öğretmen ve öğrencilere pratik içinde inisiyatif alma özgürlüğü tanındı ama arkası gelmedi. 1950’lerden itibaren Batı kampına katılan Türkiye için eğitimde “toplumsal” idealler yerini hızlıca “bireysel çıkarlar”a bıraktı. Sonuçta ne toplumsal ideallerimizi gerçekleştirebildik ne de doğru düzgün bir birey yaratabildik.
Eğitimde devrim!
2004’te müfredat değişikliği eğitimde devrimdi! Zira Türkiye’nin eğitim felsefesi değiştiriliyordu. Buna göre Cumhuriyetin lineer, ezberci, pozitivist, davranışçı felsefesi yerine bireyöğrenciyi merkeze alan, çocuğun beceri ve yaratıcılığını öne çıkaran, IQ yerine çoklu zekâyı baz alan inşacılık (konstrüktivizm) getiriliyordu. Bu değişiklikte artık tekli ve indirgemeci pozitivist mantığı besleyen Newtoncu fiziğin yol verdiği “kesinlikçi” modernizm terk ediliyordu. Yerine de görelilik, karmaşa ve kaos mantığı ile kendini ortaya koyan daha esnek, eğilimsel, ucu açık bir mantıkla kesin sonuçlardan ziyade müphem mantık ve bilgi sistemleri üzerine kurulacak yeni eğitim felsefesiyle öğrenciler farklı-çeşitli perspektifleri öğrenecek, küreselleşme döneminde değişik kimlikleri tanıyacak ve kendini daha güçlü biçimde var edecekti. Farklı becerileri pratik şekilde öğrenmeye yönelen öğrencinin proje ve performans ödevleriyle kendini “merkeze koyması”, onu yaratıcı kılacak ve fakat “otorite-r” öğretmen geri planda rehber-danışman olarak görev yapacaktı.
Sonuç? Altyapısı yetersiz olan bir sisteme yapılan montajda eklektik davranıldı. Örneğin, öğrencilerin proje ödevleri genelde velileri tarafından yapıldı, bu arada öğrenci soru çözmeye devam etti. Pek çok yeni yük (öğretmenlerin kalabalık dersliklerinde habire fotokopi çekmek zorunda kalmaları, her öğrencinin portfolyö dosyalarını değerlendirmekte zorlanmaları) ile uğraşmak bir yana, MEB bu yeni müfredatı sisteme monte etmeye çalışırken çok büyük bir hata yapmıştı.
2004 müfredatının felsefesi (inşacılık?) bilgiden bilgi üretmeyi, beceri kazanmayı, inisiyatif geliştirmeyi, genelde yaratıcılığı öğrenci bazında hedeflerken, öğrenci ve velileri ise kamu okulunun bu “öğretim”ini (öğretilen dersler) boş verip “paralel okul” haline gelen yerlere (dershane, kurs, etüt merkezi vb.) akın ettiler. MEB, yeni müfredatla “yaratıcı” öğrenci yetiştirmeyi hedeflerken, sınav sisteminde odak şuydu: Bir problem en hızlı, en doğru şekilde nasıl çözülebilirdi? Okul öğretmeni eğitimin davranışsal boyutunu da öğretimin içine sokarken öğrenciler bu paralel kurumlarda en kestirme yolu, cinliği, pratikliği, formülleri, soru çözme biçimlerini öğrendiler. Sonuç: TEOG başarısız. Peki, o zaman sorumlu kim?
KEMAL İNAL
KHK ile ihraç edilen Doç. Dr.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama