Olaylar Ve Görüşler

Okur-Yazar Olarak Atatürk

09 Kasım 2014 Pazar

Bir eyleyen, eyleyici olarak Atatürk, eylem insanı oluşunu ayrıca konuşma-yazma ediminde bulunmakla göstermiştir. Ünlü yapıtı Nutuk bu ileri sürüşün en büyük göstergesidir. Atatürk etkili bir eyleyici, aktivist olmanın yolunun deneyimli, bilgili olmaktan geçtiğini bilen, yukarıda da belirttiğimiz gibi, başkalarının deneyimlerini de anlamaya çabalayan biridir.

Farkına varalım ya da varmayalım, en çok gerçekleştirdiğimiz edim okuma edimidir. Biz insanlar, duyulmayan algılayan, gözlemleyen, önceden gören, tutum belirleyen, eyleyen, isteyen, değerlendiren, yargılayan varlıklar olarak varolanı, dünyayı, olayları, olguları, durumları, nesneleri, insanları, yazıları okuruz. Çağımızı okumaya, içinde bulunduğumuz tarihsel dönemi okumaya, anlamaya çalışırız.
Durumlarla, olaylarla, insanlarla, kısaca dünyayla olan karşılaşmasını doğrudan gerçekleştirmenin yanı sıra, biz insanlar, başka insanların dünyayla karşılaşmasının sonucu olan bilgilere de, dile dökülmüş yaşantılara da, deneyimlere de, ürünlere de okuma yoluyla ulaşırız. Başkalarının yazdıklarını okuyarak dünyamızın sınırlarını sürekli bir biçimde genişletiriz. Çünkü dünyanın her yanına, her bölgesine ulaşma olanağımız yok; her çağı, her dönemi yaşama olanağımız yok elbette. Başkalarının tanıklıklarıyla kendi dünyamızı zenginleştiririz. Okuma yoluyla zamanaşırı bir durum içinde başkalarına ulaşırız; başkalarının oluşturduğu bilgiyi ve hem kendimizin hem de başkalarının edindiği deneyimleri biriktiririz.

Metinleri niçin okuyoruz?
Okuma ve yazma, okuma-yazma hem kendimizle hem de kendimizin dışındakilerle kurduğumuz iletişimin türleri aynı zamanda. Okuduklarımız, başka öznelerin yazdığı metinlerse eğer, biz o metinlerdeki anlamı yakalamak üzere onlara yöneliriz; metinlerde gizlenmiş insan-dünya bilgi ilişkilerini anlamaya çabalarız.
Soralım öyleyse: Metinleri niçin okuyoruz? Kendimizi, başka insanları anlamak için, kısacası dünyayı anlamak için okuyoruz. Sorunlarımızı çözümlemek için, bunun da ötesinde sorunlarımızı çözmek için okuyoruz. Sorunlaştırdığımız yaşama durumlarına çözüm olabilecek ya da olacak yeni bir yaşama kültürü yaratmak için okuyoruz; harekete geçmek için okumanın bütün anlamlarını içerecek biçimde okuyoruz. Ayrıca, her biri kültürün farklı görünümlerini, farklı katmanlarını içinde barındıran farklı dillerde okuyabilme olanağını yakaladığımızda daha çok varolduğumuzu hissediyoruz.

İnsan-dünya ilişkileri
Sözlü kültürün yanı sıra yazılı kültürün, okuma-yazma ediminin öznesi olarak Mustafa Kemal Atatürk, yaşadıklarına ek olarak okuduklarının da eşliğinde insan dünya ilişkilerini kuruyor; okumadaki seçimini bilinçli bir biçimde yapıyor, bildiği yabancı diller -Fransızca, Almanca- aracılığıyla kendini zenginleştiriyor. Siyasetin Avrupa’sıyla savaşırken, entelektüel Avrupa’yı, kavram yaratıcısı Avrupa’yı, aydınlanmanın ve romantizmin Avrupa’sını anlamaya çalışıyor.
Kendi deneyimlerimizden de biliriz; en sıkıntılı, bunalımlı olduğumuz durumlarda yaratıcılığımız harekete geçer; olağanüstü ya da olağandışı durumlar yaratıcılığımızı kışkırtır; bizi daha etkin kılar. Yaşamının neredeyse tümünü olağandışı durumlarda, bunalımlı durumlarda geçiren Atatürk’ün tuttuğu notlardan da cephede bile kitap okuduğunu biliyoruz.
Burada “Nasıl okumalı” ya da “Metinleri nasıl okumak gerekir” sorularının yanıtını da buluyoruz. Bu tür okumaya “katkılı okuma” diyoruz. Atatürk’ün okuduğu kitaplara düştüğü notlar, yaptığı yorumlar bu türden okumanın, katkılı okumanın bir göstergesidir. Siyaset ve tarihle ilgili okumalarının ne denli çok olduğunu biliyoruz. Liberalizm, sosyalizm, faşizm, demokrasi, halk egemenliği, özgürlük sorunu konularında okuduğunu biliyoruz. Ayrıca hukuk, tarih, antropoloji, felsefe, arkeoloji, sosyoloji, biyoloji, ekonomi kitaplarını okuduğunu; özellikle Türk tarihi, İslam tarihi konularına yoğunlaştığını tanıklıklar aracılığıyla öğreniyoruz.

Etkili bir eyleyici
Bir eyleyen, eyleyici olarak Atatürk, eylem insanı oluşunu ayrıca konuşma-yazma ediminde bulunmakla göstermiştir. Ünlü yapıtı Nutuk bu ileri sürüşün en büyük göstergesidir. Atatürk etkili bir eyleyici, aktivist olmanın yolunun deneyimli, bilgili olmaktan geçtiğini bilen, yukarıda da belirttiğimiz gibi, başkalarının deneyimlerini de anlamaya çabalayan biridir. Onun kuram-eylem bütünlüğünü, birlikteliğini yaşamı boyunca dikkate aldığını, çağdaş insanlık değerlerine ulaşmanın sadece seyredici değil, yapıcı olmaktan da geçtiğini, yazıyla ancak zamanaşırı olunabileceğini çok iyi bilmektedir ve bunun için de yazmıştır.
Okumak çokça bilindiği gibi, eğitim almak, öğrenim görmek, tahsil yapmak, eğitim-öğretim dünyasının içinde olmaktır. Günümüzde eğitimin yaşamboyu sürmesi gerektiği konusunda, bu Rönesans düşüncesi hakkında herkesin uzlaştığını biliyoruz. Aynı zamanda eğitimin tüm paydaşlarının eğitim etkinliğine katılan her öznenin değerli olduğunu da biliyoruz. Atatürk’ün ilköğretimden başlayarak önemle üzerinde durduğu, somut verilere dayalı olarak anlamaya çalıştığı eğitim etkinliğini okur-yazar olmayla bağlantılandırmada gösterdiği özen, ayrıca anılmaya, üzerinde ayrıntılı bir biçimde durulmaya değer görünmektedir.  

Prof. Dr. BETÜL ÇOTUKSÖKEN Maltepe Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları