Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sağlığın Ekopolitiği ve Aşı - Dilek KARAFAZLI
Covid-19 pandemi salgınının ardından, dünya devletleri sağlık hizmeti sunumunda neo-liberal ekonomi politikalar çağında yeniden baş aktör olarak sahnede yerini almış durumdalar. Çünkü görüldü ki halk sağlığı yoksa üretim yok, sanayi yok, sosyal alanların kısıtlanması nedeniyle hizmet alanı gibi sektörler yok olmanın eşiğinde ve nihayet ekonomik çöküşler kapıda!
Koronavirüs aşısının bulunması ise koruyuculuğu, koruyuculuk süresi, yan etki tartışmalarına rağmen yeni bir umut kapısı. Ancak buluşçularının özel şirketler olup tedarik ve uygulayıcısının devletler oluşu halk sağlığı politikalarının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Salgının önlenmesine dönük alınan bir dizi tedbirler ekonomik zorlukları beraberinde getirdi. Tekrar görüldü ki, aslında devletler toplumun sosyo-ekonomik en alt kesiminin emeğine bağlı olarak ekonomilerini dinamik kılabiliyor. Kapitalizmin en önemli kaynağı emek gücü, çokuluslu ilaç/aşı şirketleri tarafından değil, bizzat devlet tarafından korunmak zorunda! Üstelik hiçbir sınıf, dil, din, ırk fark etmeksizin birimizin sağlığının ötekine bağlı olduğu koşullar altında.
SOSYAL DEVLET AŞINMASI
Hatırlanacak olursa I. Dünya Savaşı hemen sonrasında “büyük buhran” olarak da anılan 1929 ekonomik krizi ile ülkelerin iktisat politikalarında büyük değişimler yaşanmış, paradigma değişimine gidilmişti. Özellikle Avrupa’yı etkisi altına alan devletin ekonomideki düzenleyici rolü ile “Sosyal Devlet” programı uygulanmaya başlanmıştı. Savaşların ardından devletlerin güçlü sosyal güvenlik yapısı ile güçlü ekonomilerin inşası toplumsal gereksinimleri karşılamak amaçlı akıl edilmiş bir ekonomik olguydu. Üretim ve tüketim için sağlıklı bireylere ihtiyaç mecburiydi. Yıkım geçirmiş merkez kapitalist ülkelerde kapitalizmin restorasyonu da bu nedenle gerekliydi.
1980 sonrası neo-liberal politikalar ve küreselleşme olgusunun da sonucu olarak sağlığın kamusal bir devlet projesi olma politikası aşınmış, Avrupa’da da sekteye uğramıştı. IMF ve DB gibi kuruluşların dış borç krizinde ve gelişmekte olan ülkelerde uygulamaya soktuğu programlar ise bir dizi “reformlar” adı altında aynı tarihlerde başta Şili, Arjantin, Meksika, Hindistan olmak üzere sonraki yıllarda 60’ın üzerindeki ülkede uygulanmaya başlanmıştır (Hamzaoğlu 2011: 27).
Türkiye’de bu reformlar AKP iktidarlarında “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” adıyla uygulamaya konulmuştu.
BİLİMSELLİKTEN UZAK
Dünyada sağlık hizmetlerinin sunumu ve finansmanında kamu ve özel kurumlar ile ilaç şirketleri gibi aktörler her zaman bir arada bulunmuşlardır. Sağlık sektöründe etkinliği artan çokuluslu şirketlerin (ilaç, aşı vs.) varlığı ve büyük ticari hacmi elbette aşıyı da ekonomik açıdan -bilimsel değil- tartışmalı hale getirmiştir.
2020 yılı verilerine göre küresel ilaç sektörünün 1.3 trilyon dolara, aşıların bundaki pazar payının ise yaklaşık yüzde 20’ye ulaştığı düşünülürse elbette bu tartışmaların olması normaldir.
Bugün hangi ülkeden (şirketten) aşı alınmalıdır tartışmasının altında yatan temel meseleye piyasadaki rekabet olarak da bakmak gerekir. Aşı karşıtlarının dayanağını oluşturan, dikkat çektikleri temel unsur da budur. Oysaki bilim, bilimsel bilgi evrenseldir. Kanıtları üzerinden tartışılabilir. Gündemdeki tartışmaların bilimsellikten uzaklaşması üzücü ancak şaşırtıcı değildir.
AŞI UYGULAMASI
Covid-19 pandemisi toplumsal sınıfların çıkarlarının birbirlerine doğrudan bağlı ve borçlu olduğu gerçeğini bize hatırlatıyor. Emekçi kesimin evinde kalamamasının tek nedenini sadece devletin kasasında sosyal yardım yapacak kaynağın olmayışı olarak açıklayamayız. Sermaye sınıfının birikimlerinin sekteye uğraması ve zaten büyük bir krizin içindeki Türkiye’nin ekonomi pratiğinin buna bağlı olması da önemli bir mesele olarak gündemini koruyor.
O halde, emeğin gücü ve kudreti bu kadar görünür olmuşken esnafından işçisine tüm ekonomik kaygılarınızı gidermek için aşı uygulamanıza sınıfsal bakılmasını önermek sorunlu olmayacaktır. Alt ekonomik sınıf, sağlık çalışanlarıyla birlikte aşılamada öncelikli tutulmalıdır.
Sağlık Bakanlığı sorumlularının hatırlaması zorunludur. Vatandaşlara hangi plan ve programla
aşılamanın yapılacağı bilgisi henüz bilinmemektedir. Sürecin şeffaf yönetilmesinin Covid-19 virüsüyle
mücadelesi yanında halkın psikolojisine de iyi geleceği muhakkaktır.
DİLEK KARAFAZLI
Kaynakça
Hamzaoğlu, O.2011. “Sağlık Reformu Pandemisi: Neden ve Nasıl? Sağlığın Ekonomi Politiği” Kapitalizmin
Krizi ve Sağlık içinde
(s.25-29) der. Türk Tabipler Birliği. Ankara: TTB Yayınları
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!