Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
TÜRKIYE BU HALE NEDEN DÜŞTÜ?
Geleceğimiz karanlık, ancak dünyaya sürprizler yapmayı seven bir milletiz. Neden tıpkı 100 yıl önceki gibi destansı bir mücadeleyle iktisadi bağımsızlığı yeniden kazanmayalım? Elbette bu yalnızca vatansever ve halkçı bir hükümetle mümkün.
Ekonomik krizi inkâr etmenin imkânı artık kalmadı. İstatistikler ve vatandaşların yaşadıkları açık. Peki biz bu hale neden düştük?
1980 sonrasında serbest piyasa ekonomisine geçişle temeli atılan, 1989’da durgunluğun hissedilmeye başladığı, 1994’te krize dönüşen ve ancak 2001’de sona eren ekonomik buhran dönemini geride bırakmıştık. Siyasi istikrarla düşen risk primi; ardından gelen yapısal reformlarla özelleştirme geliri (Tekel gibi yok pahasına satılsa da) ve sağlık-eğitim gibi alanları özel sektöre kısmen devretmenin yarattığı kamu tasarrufu neticesinde kamu borç oranı yüzde 27.6’ya (2015) kadar düşmüştü.
Merkez Bankası ve ticari bankaların yeniden yapılandırılması (bedeli vatandaşa ödetildi) sonucunda Türkiye’ye yurtdışından fon akışı başlamıştı. Ancak yabancı yatırımcılar uzun vadeli kredileri Türk Lirası cinsi vermekten kaçınıyorlardı. Bunun neticesi özel sektörün döviz cinsi borçlanması oldu.
‘Allah’ın bir lütfu’ söylemi
2007’de başlayan ve farklı aşamalarla 2013’e kadar süren (esasında tüm küre hâlâ bu krizin gölgesinde) küresel finansal kriz; Türkiye için Erdoğan’ın başka bir durum için kullandığı “Allah’ın bir lütfu” tabirindeki etkiyi göstermişti. Tarihte eşi benzeri görülmemiş parasal bolluk dönemi başlamış ve sayesinde 2009 krizi söylendiği gibi teğet geçmese de 1 yıl gibi göreli kısa sürede geride bırakılabilmişti. Ancak bir sorun gittikçe büyüyordu: Özel sektörün döviz borçlanması.
Peki özel sektörün borcunun arkasında ne yatıyor? Altyapı yatırımları kamu-özel iş birliği yöntemleriyle gerçekleştirilince elini taşın altına koymak özel sektöre düşmüştü. Özel sektörün yatırım için dış finansmana; hükümetinse ne pahasına olursa olsun seçimlerden ötürü büyümeye ihtiyacı vardı. Sorun şuydu ki gelen para geri dönüş süresi uzun olan projelere (Osmangazi Köprüsü) ve üretken olmayan tüketime (lüks rezidanslar) sarf edilmiş; kurumlar döviz kazanarak döviz borcunu geri ödeyemez olmuştu. Bunun sonucunda talep önce enflasyona dönüştü (0’lar atılmasına rağmen) ve üretim artırılamayınca talep bu sefer ithalata yönelerek cari açık yarattı. 2003’ten bugüne toplam cari açık yaklaşık 575 milyar dolar.
2013’te ABD Merkez Bankası’nın para bolluğunu azaltacağını ima etmesi ve ardından sıcak paranın Türkiye’ye tereddütle akması (hâlâ akıyor) ilk kur şokunu yaşatmıştı. Türkiye kur-faiz kıskacındaydı; küresel sermaye finansman sağlamayı duraklattığı her dönemde kur veya faizden en az biri sıçramak durumundaydı.
Fakat AKP’nin mutlaka kazanmayı hedeflediği 2014’ten 2019’a süren seçim maratonu başlamıştı. Dış borçla ekonominin suyu kaynamasına rağmen seçim döneminde ekonominin soğutulup krizin başlamasına izin verilemezdi; ta ki sistem Nisan 2018’de tıkanana kadar. Özel sektörün döviz cinsi net borcu 223 milyar dolara çıkmış; alacaklı küresel yatırımcılar bu borcu döndürmeye niyetsiz, özel sektörse kâr yaratamadığı için sürdürmeye kabiliyetsiz kalmıştı. Sonunda Merkez Bankası’nın ataleti sebebiyle kur ve faiz eşzamanlı sıçradı; ekonomik aktivite durgunluğa girdi.
Sonrasını iyi biliyoruz
Cebimiz doğrudan yandığı için sonrasını iyi biliyoruz. Enflasyon dizginlenemiyor ve işsizlik Cumhuriyet tarihinin rekoru düzeyinde. Bu hikâyenin henüz bilmediğimiz bir sonu daha var: Özel sektör dış borcunu ödemediğinde yükün devlete, yani biz vatandaşlara kalacağı.
Geleceğimiz karanlık, ancak dünyaya sürprizler yapmayı seven bir milletiz. Neden tıpkı 100 yıl önceki gibi destansı bir mücadeleyle iktisadi bağımsızlığı yeniden kazanmayalım? Elbette bu yalnızca vatansever ve halkçı bir hükümetle mümkün.
M. MURAT KUBILAY
Ekonomist
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı