Olaylar Ve Görüşler

Zafer Bayramı törenlerle kutlanmalı - Dr. Cihangir DUMANLI

30 Ağustos 2021 Pazartesi

Bugünkü sınırlarımız içerisinde bağımsız cumhuriyetimizin temeli üç askeri zafere (İnönü, Sakarya, Dumlupınar) ve bir siyasi zafere (Lozan)  dayanır.

98. yılını kutladığımız Kurtuluş Savaşımızın kesin sonuçlu muharebeleri Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi (Dumlupınar), olağanüstü zor koşullarda zamanın en güçlü emperyalist devletlerine karşı milletçe kazanılmış büyük bir zaferdir. Bu zafer kazanılmasa idi Lozan Barış Antlaşması yapılamaz, Cumhuriyet ilan edilemezdi.

Büyük Taarruz askeri açıdan ise gerek planlama ve hazırlık, gerek taarruz için tertiplenme, gerekse planlandığı şekilde sevk idare edilmesi bakımından dünya harp tarihinde eşine az rastlanan zaferdir. Bu nedenlerle her yıldönümünde hatırlanması ve layık olduğu coşkuyla kutlanması ulusal birliğimiz açısından ve ordu-millet bütünleşmesi açısından önemlidir. Geçmişteki zaferlerden ortak gurur duymak millet olmanın gereğidir.

Ancak, 2016 hain darbe girişimi bahane edilerek Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) karşı yapılan, önceden hazırlandığı belli olan planlı darbe kapsamında TSK’ye ve ordu-millet bütünleşmesine önemli ölçüde zararlar verilmiştir.

TSK’ye zarar veren yaklaşımı tamamlar biçimde, ulusal bayramlarda TSK’nin gövde gösterisi olan görkemli geçit törenleri de yapılmamaktadır.

Bunlar topluca değerlendirildiğinde “yeni bir darbe girişiminin önlenmesi” veya “TSK’nin sivil siyasetçe kontrolü” amaçlarını aşmış, doğrudan TSK’ye zarar veren boyuta gelmiştir. “Bir iktidar kendi ordusuna nasıl bu kadar kötülük yapabilir” sorusu akla gelmektedir. Bunlar ancak savaşta yenilmiş bir orduya galip düşman tarafından yapılabilecek şeylerdir.

ETKİSİ SANILANDAN FAZLA

Bütün ülkelerin tarihlerindeki önemli günlerde görkemli anma törenleri yapılır (ABD’de 4 Temmuz Bağımsızlık günü, Fransa’da 14 Temmuz Bastil Günü, Rusya’da 25 Haziran Zafer Günü, Yunanistan’da 25 Mart Bağımsızlık Günü...). Bu törenlerde silahlı kuvvetler halkın önünden coşkulu alkışlar arasında geçerken, ordunun silah sistemleri halka ve dünyaya gösterilir. Bu törenler aynı zamanda ordunun disiplin ve eğitim düzeyinin önemli bir göstergesidir. Askeri lise öğrenciliğinden tugay komutanlığına kadar çeşitli düzeylerde şahsen katıldığım geçit törenlerinde halkın alkışları ile duyduğum gururu daima hatırlarım.

Görkemli geçit törenleri milletin de ordusu ile gurur duyması, güven tazelemesi için uygun vesilelerdir. 

Törenlerin düzenli bir şekilde icrası, ordunun silah sistemlerinin ve yeteneklerinin gösterilmesi dosta güven verdiği kadar düşmana da korku verir. Bu törenlerin yabancı askeri ataşelerce dikkatle izlenmesi bu nedenledir.

DEVLET AKLINA YAKIŞMAZ

TSK’nin kuruluşundan gelen en önemli niteliği ordu-millet bütünleşmesidir.  Törenlerin iptal edilmesi ordu-millet bütünleşmesine zarar verir.

Törenlerin iptal edilmesinin sebebi kamuoyuna doyurucu bir şekilde açıklanamamıştır. Cumhurbaşkanı, yeri geldiğinde, olmadığı halde kendisinin “başkomutan” olduğunu söylemektedir. Kendi ordusundan korkan, askerine güvenmeyen bir kişi komutan olamaz. Böyle bir korku varsa gerekli emniyet tedbirlerini almak zor değildir.

Ordunun yeni bir darbe girişimi veya suikast yapmasından endişe varsa tarikat bağlantılarını açıkça belli eden personele karşı hızlı ve etkili önlemler alınmalı, orduya FETÖ benzeri başka tarikatların/cemaatlerin sızması önlenmelidir. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek devlet aklına yakışmaz.

TANIDIK PARANOYA

Bu iktidarın çok önemsediği Sultan Abdülhamit de darbe paranoyası ile donanmayı Haliç’te çürütmüş, orduda atışlı eğitimleri yasaklamış, Harp Okulu öğrencilerine tahta tüfekle eğitim yaptırmıştır. Bunun acı sonuçları Balkan Savaşı’ndaki bozgunla yaşanmıştır. Tarih okuyanlar ve tarihten ders çıkarabilenler bu coğrafyada yaşamanın güçlü orduya bağlı olduğunu görürler. Sadece güçlü olmak yetmez, gücü göstermek te önemlidir.

TSK, aldığı darbelere rağmen koruduğu kuruluşundan gelen ordu-millet bütünleşmesi; genlerine işlemiş olan yüksek disiplin, karşılıklı sevgi-saygı, arkadaşlık ve güven duygusu; Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığı ile kurumsal olarak yasadışı eylemlere katılmaz. Yeter ki bu nitelikleri bozulmasın.

Görkemli geçit törenlerinin yeniden yapılmaya başlanması, milletin ordusu ile gurur duyması, gücümüzün dünyaya gösterilmesi ve millet olma bilincinin geliştirilmesi bakımından önemlidir. 

Bu tür törenlerin yanında ayrıca halkın katılımı ile müzikli, eğlenceli kutlamalar da yapılmalıdır.

Bu 29 Ekim’den itibaren görkemli geçit törenleri ve eğlenceli kutlamalar  başlatılmalıdır. İktidar kendi ordusundan korkmamalıdır.

DR. CİHANGİR DUMANLI

E. TUĞGENERAL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları