Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
"Zulüm Varsa İsyan Haktır" - Av. Erol ERTUĞRUL
ABD’de George Floyd adlı bir siyahi,
ters kelepçeli olduğu halde
bir polis tarafından nefessiz bırakılarak öldürüldü. Irkçılığa ve polis şiddetine karşı Amerikan halkı
sokaklara döküldü. Tepkiler
giderek tüm kentlere yayıldı. Tepkiler, yalnız ırkçılığa ve polis şiddetine
karşı değil düzenin tüm
haksızlıklarına karşıydı.
ABD Başkanı Trump, eylemleri yatıştırıcı tavırlar
sergilemek yerine halkı aşağılayan tehditler savurmaya başladı. Ancak Trump’ın
tehditleri ters tepti. Birçok
kamu görevlisi Trump’ın
emirlerine uymadı. Bir polis komiseri Trump’a “Sokağa dökülmüş öfkeyi yatıştırıcı bir
cümle kullanmayacaksan çeneni
kapat” dedi. Trump eline İncil’i alarak halkın karşısına çıkıp dini kullanmak
istedi. Ancak kilisenin başpiskoposu Trump’a “Kiliseyi siyasi amaçların
için kullanma’’ diye bağırdı. Katolik
kilisesi başpiskoposu da “Dinimizi
istismar etme” diyerek uyardı. Trump’ın sokağa dökmek istediği
askerlerin halktan yana tavır koydukları ve Trump’ı dinlemeyerek bu haksızlıklara
karşı halkın yanında yer aldıkları görüldü.
"BİZ SANA DEĞİL ANAYASAYA BAĞLIYIZ"
Protestoların
Beyaz Saray’a dayanması üzerine Trump, Genelkurmay Başkanından 10 bin kişilik
bir askeri güç istiyor. Genelkurmay Başkanı, “Biz sana bağlı değiliz, Anayasaya bağlıyız” diyor. Tüm bu eylemler
karşısında Trump yine tanıdık bir söyleme
sığındı: “Bu eylemleri
organize edenler dış güçlerdir.” ‘Padişahım gururlanma’
Eylemler kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Eylemlerin amacı
artık yalnızca ırkçılık ve polis şiddeti değil tüm haksızlıklar ve yanlışlıklardı. ABD’nin kuruluş tarihi
1776’dır. ABD’nin yaklaşık 250 yıllık bir geçmişi vardır. Bu geçmişe
karşın kurumların yönetime ve
başkana kayıtsız koşulsuz teslim olmadığı yaşananlarla bir kez daha kanıtlandı.
Trump orduyu kullanmak istedi olmadı, dini kullanmak istedi, olmadı. Bizim 600
yılı geçkin bir devlet
deneyimimiz var. Ancak kamu kurumları teslim alınmış. Yanlışlıklara neredeyse
kimse sesini çıkarmıyor. TBMM’de üç milletvekilinin vekillikleri düşürülüyor ve
tutuklanıyorlar. Bu işlemin Bay Erdoğan’ın emriyle yapıldığı söyleniyor. AKP milletvekilleri “Evet, biz Cumhurbaşkanımızdan emir
alırız ve bununla da onur duyarız’’ diyor.
"PADİŞAHIM GURURLANMA..."
Hafta sonu
sokağa çıkma kısıtlaması duyuruluyor. Bay Erdoğan kısıtlamayı iptal ettirdim
diyor. Demek ki her şey bay Erdoğan’ın kararına bağlı. Padişahlık geri gelmiş. Kaldı ki
padişahlar tahta çıkarken paşalar ona “Padişahım gururlanma, senden büyük Allah
var” derlermiş. Böylece padişahın yanlış kararlarına engel
olmaya çalışırlarmış. Yasama,
yargı ve yürütmenin tek elde toplandığı bir sistemde demokrasi de olmaz, özgürlükler de olmaz. Tek adam
sistemi olmasaydı biz Suriye bataklığında olmazdık, beş milyon Suriyeliye
bakmak zorunda kalmazdık.
Bay Erdoğan’ın emriyle CHP’nin İş
Bankası paylarına el koymaya çalışıyorlar.
Yetkililerden kimse çıkıp da bu işlem yasadışıdır demiyor, diyemiyor. Yargı
teslim alındıktan sonra yargının vazgeçilmez unsuru olan barolar ve avukatlar susturulmaya çalışılıyor. Barolar ve avukatlar
susmazlar. Susarlarsa yargı susar ve çöker. AKP’nin kaybettiği büyükşehir
belediye başkanlarının yetkileri budanmak isteniyor. Onların başarısız olması için her yol deneniyor. Belediye
meclislerinde olmadık engeller oluşturuluyor.
Onca gazeteci cezaevindeyken bu
yetmiyor, karşı görüşteki
başka gazeteciler de gecenin bir saatinde gözaltına alınıyor.
Müyesser Yıldız’a su verilmiyor ve tutuklanıyor. Vatanseverliğiyle bilinen
Müyesser Yıldız’ın casus olduğuna kargalar bile güler. Casusluk tutmadı, gizli
belge açıklaması gerekçe
yapıldı. Gezi olaylarında 12 kişi polis şiddetiyle yaşamını yitirdi. O polisler
için “destan yazdılar” denildi. Bu durumda
polisimizin ABD polisinden ne farkı var?
TARİH ÇARPITILMAMALI
27 Mayıs 1960 olayının yıldönümünü yaşadık. 27 Mayıs karalanmakla kalmadı, Menderes’ten bir demokrasi kahramanı yaratılmak istendi. 800 gazeteciyi cezaevine sokan, muhalefet lideri İnönü’nün yurt gezilerini engelleyen bir başbakandan nasıl demokrasi kahramanı çıkabilir? TBMM içinden Tahkikat Komisyonu diye bir kurul kurup bu kurula yargılama yetkisi veren bir başbakandan nasıl demokrasi kahramanı çıkabilir? 6-7 Eylül olayları ile İstanbul’daki Rum vatandaşlarımızın işyerlerini yağmalatıp bir bölümünün yaşamlarını yitirmesine neden olan bir başbakandan nasıl bir demokrasi kahramanı çıkabilir? Tarihsel gerekçeleri çarpıtmamak gerekiyor.
Kuvvetler ayrılığının ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemin oluşturulması ülkemizi özgür ve aydınlık geleceğe taşıyacaktır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi