Koronavirüsün bütün dünyaya yayılması, fazla zaman almadı. Şimdi her ülke bir yandan virüsün önlenmesi ve hastaların tedavisi için uğraş verirken, öte yandan bu yayılmanın tüm ülkelerde yaratacağı ekonomik yıkımlar üzerinde duruyor. 

Gazetemiz bu nedenle dün “Virüs ile kriz arasına sıkıştık” manşetiyle konuyu öne çıkardı. 

Virüsün büyük yayılımı kamusal önlemleri ve “devlet müdahale”lerini ön plana çıkarmış bulunuyor. Aynı zamanda liberal ekonominin çöküşünü de yaşıyoruz. 

Kapitalist dünyanın süper güçleri ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya ekonomik hayatın çarklarının yürüyebilmesi için çok kapsamlı ekonomik paketler açıkladılar. Almanya Başbakanı Merkel’in önceki gün açıkladığı ve 756 milyar Avro’luk (5 trilyon 236 milyar) kapsamı olan önlemler paketi bunun en çarpıcı örneğidir. ABD salgının ekonomiye etkisini azaltmak için 2 trilyon dolarlık destek paketini devreye sokuyor. ABD, Fransa ve Almanya’nın önlem paketleri incelendiğinde Türk hükümetinin açıkladığı önlem paketi çok cılız kalıyor. 

Krizin ortaya koyduğu bir başka önemli nokta, kapitalist sistemin zayıf noktalarının ortaya çıkmasıdır. Kapitalist sistemin simgeleri olan ABD, İspanya ve İtalya sağlık konusunda şimdiden büyük zorluklar içindedir.

Sağlık sistemi çöküyor 

Açıkçası, birçok Batı ülkesinde, sağlık sistemi çökme durumuna geliyor. Her şey özel sektöre devredilmelidir. Devlet sadece yol, köprü, altyapı yapsın şeklinde özetlenen neo-liberal ekonomi politikasının ne kadar hatalı olduğu açıkça anlaşılmıştır. Kapitalist sistemin “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sloganı bu krizle bir kez daha darbe yemiştir. 

Özel sağlık sisteminde sorunlar yaşandığı anlaşılıyor. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Dr. Reşat Bahat, önceki gün “Türkiye’deki 557 özel hastaneye devlet acil olarak el koysun” açıklaması yapmıştır. Bu açıklama, özel sektör hastanelerinin sorunlar yaşadığını açıkça gözler önüne sermektedir. 

Bugünden sonra hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.