Öner Yağcı

Mayıs ve vatan

01 Mayıs 2021 Cumartesi

Martın devrim yasalarından, Nevruz’undan, kardelenlerinden 17 Nisan ve 23 Nisan güneşinden gelerek Vatan arsa mı arazi mi tartışmasıyla ve salgınla kucak kucağa olarak emeğin bayramıyla başlayıp 6 Mayıs’ta üç dağın devrilmesini izleyip 19 Mayıs’ta mazlum ulusların kurtuluşunun ilk adımını yaşayacağımız ayların gülü mayısa girdik. 

Hepsinin rüzgârı var yaşamımızda.

Siyasal iktidarın düşman yaratma ve salgını fırsata çevirme politikalarıyla süren kıskacında 1 Mayıs’ı, doğanın verdiği dersi anlamaya çalışarak, kendimizle hesaplaşarak hüzünle kutluyoruz yine.

ŞİİR VE VATAN

Namık Kemal’in “Hepimizin anasıdır” dediği vatanı düşünerek mezar taşına “vatan mahzun ben mahzun” yazılmasını istediği, “Vatanı sattık bir pula/ Ne utanmaz köpekleriz” diyerek vatan düşmanlarını lanetlediği günlerden geldik.

Cahit Külebi’nin “Ağladığım senin içindir/ Güldüğüm senin için/ Öpüp başıma koyduğum/ Ekmek gibisin”, Ahmed Arif’in “...benim şahdamarım” dediği vatan; Ataol Behramoğlu’na göre “...üzgün yurdum, güzel yurdum/ Zinciri altında kımıldayan/ Bitecek sanıldığı yerde başlayan”dır.

‘VATAN Kİ BU İNSANLARIN EVİDİR’

İlk gençliğinde “Vatanın parçalanmış bağrı/ Bekliyor senden ümit” diyerek çıktığı yolda, “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan/ Akdeniz’e bir kısrak başı uzanan” dediği vatanında “...Biz su katılmamış yurtseverleriz” diye ses oldu Nâzım Hikmet. “Dünyada vatandan aziz şey var mı?” dedi.

“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz” dediği için vatan haini ilan edildi, ancak çığlığa dönüştü: 

“…Vatan çiftliklerinizse,/ kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse…/ şose boylarında gebermekse açlıktan…/ soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa…/ fabrikalarınızda al kanımızı içmekse…/ tırnaklarıysa ağalarınızın…/ mızraklı ilmühalse… polis copuysa,/ ödeneklerinizse, maaşlarınızsa…/ Amerikan üsleri, Amerikan bombası,/ Amerikan donanması, topuysa,/ vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,/ ben vatan hainiyim...”

Ve sordu: “Beyler bu vatana nasıl kıydınız?” 

BİR RÜZGÂRDIR...

Vatan sevgisinin ne olduğunu bilen, vatanını seven Köy Enstitülülerin ve sevdalılarının 1960’lı yıllarda TÖS’le, 1970’li yıllarda TÖB-DER’le örgütlü mücadeleyi simgeleyen 17 Nisan güneşi’nin son bir iki yıldaki ışıklarından birkaçını anımsatıyorum:

Kısa Süren Hasat (Pakize Türkoğlu), 21 Köy Enstitüsü/ Çınarlar Anlatıyor (Mustafa Gazalcı), Akçadağ Aydınlığı (Haz. Kemal Kocabaş), Sessiz Şampiyon/ Olimpiyat Kürsüsünde Bir Köy Enstitülü (Kemal Ateş), Köy Enstitülerinin Kısa Tarihi (Atilla Küçükkayıkcı), Göl 1938: Bir Eğitmen Kursunun Kuruluş Destanı (Mehmet Saydur), Köy Enstitüleri Felsefesini Geleceğe Taşımak (Ed. Mehmet Şahin-Mustafa Aydın Başar), Köy Enstitüleri Üzerine Seçme Yazılar (Ed. Prof. Dr. Adil Türkoğlu), Köy Enstitüleri, Aydınlanma ve İnsan (Ed. Mehmet Şahin), Köy Enstitüleri Dosyası (Ahmet Özgür Türen), Anadolu’da Eğitim Güneşi (Salih Koç)

Köy Enstitülerine öğretmen, köyde ilköğretime denetmen, başöğretmen ve diğer uzman elemanları yetiştirmek, köy araştırmalarına merkez olmak üzere kurulan (1942) Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü Ali Kınacı ile birlikte yazan ve YKKED’ce 2020 Mustafa Necati Öğretmenlik Onur Ödülü sahibi için bir özgün yapıt: Aydınlanmanın Öğretmeni Niyazi Altunya (Haz. Rifat Güler-Gökhan Bal)

Literatür Yayınları Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran’dan sonra Dursun Akçam’ın tüm kitaplarını da yayımladı: Ölü Ekmeği, Maral, Kafdağı’nın Ardı, Kanlıdere’nin Kurtları, Ucu Ucuna Yaşam, Dağların Sultanı... 

*

Kararlı bir rüzgârdır Vatan ve Mayıs.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024
Günümüzün Nazizmi 23 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları