Meslek yaşamımın en uzun tatilini ABD’nin Boca Raton kentinde ve 225 bin detveyt tonluk dünyanın en büyük yolcu gemisi Oasis’te geçirdim.

Benimle evlenmeden önce yaşamını Boca Raton’da sürdüren Gülsen’in evini boşaltmasını amaçlayan bu gezi, söylediğim gibi daha sonra beş günlük bir gemi seyahati ile sürdü.

O sırada yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Üç hafta sonra görev başı yaparken bir köşe yazarının böylesine uzun tatili için, sevgili Erol Simavi’nin meslektaşları ile paylaştığı bir anekdoda da yer vermek isterim.

Hürriyet’in patronluğunu yaptığı sırada kendisinden tatil izni isteyen çalışanlarına Erol, “Şekerim benim için hiçbir sakınca yok. Git. Dinlen, gez. Ama geldiğin zaman yerini bir başkası almışsa karışmam” derdi.

Cumhuriyet gibi, sahibi binlerce okurdan oluşan bir gazetede, böylesine tehlikeli bir köşe kapmaca olmadan bilgisayar başına oturup yazıya başlarken Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Zaman gazetesinde yayımlanmış bir demeci yüzünden CHP’de baş gösteren sıkıntıyla karşılaştım.

Her yurttaşın düşündüklerini özgürce açıklama hakkı elbette olmalıdır. Ama o yurttaş bir siyasi partiye kendi isteği ile girmiş, üstelik parlamenterlik gibi kamusal bir göreve de talip olmuşsa, partisinin tüzük ve programının gereklerine de uymalı, uyum sağlamalıdır. Aygün, reddi miras denilebilecek bir yöntem izleyerek, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında, Dersim’de yabancı ülkelerin ve özellikle İngiltere’nin kışkırtmaları ile Kürt yurttaşların, etnik kökenlerinin değil, dinsel inançlarının yok edileceğini ele alarak isyana sevk eden ortamın avukatlığına soyunmuştur.

Ümmet inançlı bir topluma millet olmanın erdemlerini anlatmak için yola çıkan Atatürk’ü ve dönemin tek parti iktidarını oluşturan CHP’yi Şeyh Sait’in liderliğini yaptığı başkaldırıyı bastırdığı için suçlamaya kalkmak, o arada yaraları kaşıyarak kanatmaya çalışmak, şayet belirli bir maksada dayanmıyorsa, sadece bilinçsizliktir.

Aygün ve onun gibi düşünenlerin unuttuğu çok önemli bir öğeyi paylaşmak ve Dersimli Diyap Ağa’nın İstiklal Savaşı başlarken Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yanı başında yer aldığını anımsamak gerekiyor. Sürekli olarak laik CHP’ye oy veren bugünkü Tuncelililer de o dönemden gelen geleneksel alışkanlıklarını sürdürüyorlar.

Tunceli’den partisine oy çıkartmak amacıyla valileri buzdolapları dağıtıcısı haline getiren AKP iktidarının ekmeğine yağ sürecek davranışlara giren Aygün’ün salvolarına karşı sessiz izleyici rolü benimseyen CHP yönetimini daldığı uykudan uyandırmak amacı ile bir bildiri yayımlayan 12 parlamenteri kutlamak gerekiyor.

Sessizliği seçen öteki CHP milletvekilleri de umarım seçmenlerine bu tavırlarının hesabını verecek gerekçeler bulur.