Aldatmanın türlü çeşitlisi ve katmanlı masallar

14 Şubat 2021 Pazar

Yoksula yoksulluğunu, geçinemeyecek düzeye düşenlere acısını, işini kaybedenlere şükretmesini, kazancı dibe vurunca malını mülkünü tefecilere, bankalara hacze kaptıranlara üzerine kulhuvallahi ehad ayetini anlamını bilmeseler bile okumasını, velhasıl şu dünyada bir gün yüzü görmek isteyenlere kabir ziyaretlerini, ağaçlara çaput bağlamalarını, Telli Baba veya Aya Yorgi’ye çıkmalarını.. 

... Arzularının gerçekleşmesi için yerlere taşlarla ev resimleri yapmalarını, makara iplerini sarmalarını, hocanın kuvvetli üfürüklerine kendilerini teslim etmelerini..

... Zikir törenlerine katılıp kendinden geçmelerini, sisteme ve iktidara karşı kötü duygularından arınmalarını...

...Öneren siyasi iktidarın yönettiği toplumsal sistem, özellikle böyle dönemlerde ortalığa saçtıklarıyla, tartıştırdıklarıyla, uzay madenciliği ile ülkenin köşeyi döneceği hayalleriyle, sıfırdan yeni anayasa yapalım masallarıyla, iktidara karşı olan herkesin terörist olduğu ve yedi düvelin bu kadar başarılı bir iktidarı yıkmak için birleştiği palavralarıyla...

... Cambaza bak söylemleriyle...

...Yandaşlarının, sadıklarının ve yurttaşın acısına çare ve ortak olduğu halüsinasyonlarını mı pompalıyor?

Tartıştıkları hiçbir gerçek yok

Karl Marx, siyasi iktidarların ikide bir dini söylemleri, kutsallıkları, inançları gündeme getirerek, bunları alabildiğine sömürerek, yurttaşların yaşadıkları acıları adeta bir afyonla dindirme yöntemine başvurduklarını yazalı 170 yıl oldu. 

Marx, bunu sadece dini inançlarla mı sınırlamıştı o zamanlar, genellikle, evet ama ülkemizde günümüzde bu yetmediği için yüzlercesi bunun üzerine eklendi.

İktidar ve adamlarının, medyatörlerinin, içinde bulunduğumuz gerçek gündemi yazdığını, tartıştığını hiç gören oldu mu?

Hayal satıcılığı gerçekliğin yerini almış durumda, özellikle gitmesini bilmeyen, iktidarını sürdürmenin durmadan bin bir yolunu arayan siyasi yapılar şaşkın.

Mesela, 10 yıl önce sattıkları en büyük palavra hayali irdeleyen var mı?

Neydi o diyeceksiniz, yok, Kanal İstanbul’dan bahsetmeyeceğim, onun suyu da cıcığı da çıktı. Bir dostum anımsattı, biz gündemi izleyen, gerektiğinde olay anımsatıcılarını bile geride bırakarak.

Rakamlarla aldatmak

2010 muydu?

Güçlü Ekonomi Güçlü Türkiye” programının veya masalının millete yutturulması: “2023 yılında GSYH’nin 2 trilyon dolara, kişi başına gelirin 25 bin dolara yükseltilmesi, ihracatın 500 milyar dolara çıkarılması; işsizlik oranının yüzde 5’e düşürülmesi; enflasyon oranlarının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi hedeflenmektedir.” 

Bu, 2014’te de programa girmiş sonra ise programlardan çıkarılmıştı. Baktılar ki artık bunun inandırıcılığı sıfır, ısrar etmeyelim dediler.

Tabii bu masalda ilk 10 ekonomi içinde yer almak da ve yüksek gelir grubu ülkelerin arasına girmek de vardı..

Ülkenin 2002’de ihracatı 65 milyar dolar kadardı, bugün 160 milyar dolar civarında.

Ama ülke borcu neredeyse 10 kat arttı.

Baktım, Cumhurbaşkanı, 2019 Martı’ndaki nutkunda hâlâ 2023’te 500 milyar dolarlık ihracattan bahsediyor! Dedim ki, kendisini 2010 yılında sanıyor olabilir!

Yeni şeyler gerekli

Kutsallar sömürüsü şüphesiz ki asla vazgeçilebilecek bir şey değil. Hâlâ toplumu bununla dönüştürme çabası Himalayalar’a çıkmış olsa bile, bu yetmiyor.

Rakamlar bile yetmiyor artık. 

Hem inançlar hem rakamlar... Hem de uzay muzay, Ay may ve aynı zamanda artık kurtuluşun yeni anayasa ile olacağı ve çağdaşlığa ulaşacağımız masallarına daha geniş yer açma zamanı.

Biraz da CHP’nin bittiği ve tabela partisine dönüştüğü gevelemeleriyle, Millet İttifakı’nın iktidar perspektifini halk nezdinde karartma çabalarıyla ve bunun için çeşitli aletler de kullanarak, 2023’ün mutlu büyük Türkiyesi’ne ulaşılacağı hayallerinin daha çok katmanlılarını dinleyeceğiz önümüzdeki 2 yıl içinde.

Daha neler göreceğiz neler...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları