Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Beyinleri ÖzgürleştirmekKılıç: Kurtarma Hamlesi

03 Nisan 2012 Salı
\n

Bugün deErgenekon(culuk)üzerine yazacağım.. ama önce basın özgürlüğü üzerine birkaç sözüm var.

\n

Can Dündar değerli bir isimdir ve özgürlüklerden yanadır. Bu özelliği nedeniyle de medya üzerindeki ağır siyasi tahakkümce, örneğin NTVdeki güzel ve başarılı haberciliğinden dışlanmıştır. Bugün habercilik, bu iktidarın hoşuna gidecek bir çerçeve içinde geçerlidir... İşte Hürriyet, iktidarın hoşuna gitmeyen iki yazarını daha tasfiye etti: Özdemir İnce, Rahmi Turan...

\n

Yönetici gazeteci arkadaşlarımız alınmasın. Bu konuyu açıklığıyla böyle yazmak, aslında onlara destek içindir. Bizim henüz yazma özgürlüğümüz var. Normal koşullarda, tabii ki yazarlar eskiyebilir ve değişebilir.. konuya yazar haklarıolarak hiç yaklaşmam! Yazarlık başka bir olgudur.

\n

Bugün patronlar, iktidarın her iki kanadının da (iktidar ve Cemaat) medya üzerindeki baskılarının ne süre, ne derece süreceği konusunda önlerini göremiyor. Bu nedenleönlem alıyorolabilir.

\n

Aslında, basın özgürlüğüne yönelik siyasi baskılara dünyada tepkiler yoğunlaşıyor ve iktidarın daha çok baskı yapma isteği veya olanağı kalmıyor. ABden itiraz sesleri daha yüksek çıkıyor. Financial Times, ilk kez, Erdoğanın daha gaddarca yönetimi başlığı atıyor!

\n

Erdoğanın karizması çiziliyor durmadan! Bu gidişat, kamuoyunaönem veren bir politikacı için, kabul edilebilir değil. Sırtındaki küfedeki yumurtalardan geride ne kaldı, bilmiyorum. Ama zaman özgürlüklerden yana işleyecektir! Medya patronları bunu görmeli... Amaal gülüm ver gülüme girdilerse, bilemem. Kaybederler, ellerinde zoraki satın alınan gazeteler kalır...

\n

Özgür ortam, herkesi ayakta tutar. Baskıcı ortam ise her şeyi yıkar süpürür... Muktedirler başta olmak üzere!

\n

***

\n

Biz, tutuklu gazetecilere odaklandık. Hayır, bunun doğruluğunu tartışmıyorum. Onlar serbest bırakılınca ne yapacağımızı düşünüyorum...

\n

Bu nedenle, tutuklu medya söylemine ağırlıkla geçmeliyiz. Tutuklu olan basındır, dolayısıyla basın emekçileridir, yazarlarıdır, dahası medya patronlarıdır! Patronların da basın özgürlüğünü savunmak zorundayız!

\n

Kim söylediydi, dışarıdaki tutuklu gazeteciler terimini.

\n

Medya tutuklu durumunda. Tutuklu gazeteciler ise bu durumun dışa vuran bir yönüdür sadece! Olaya bütün olarak bakalım! Medya tutukluysa, biz zaten özgür değiliz!

\n

***

\n

Gelelim dünErgenekonaçısından yaklaştığım Can Dündarın yazısına...

\n

Derim ki, öncelikle bütün konulara yaklaşım için, Kafaları özgür kılalım; olanı görmek, bu özgürlüğün bir Nolu ilkesidir!

\n

Evet, olanı görmeye çalışmak... Bu en temel bilimsel yaklaşımdır.

\n

Olanı görmek için, ideolojik bakışa ihtiyacımız yoktur. Tavıra da! Siyasi farklılıklara da! Bütün bunlar, olanı yorumlamakiçin gerekli olabilir.

\n

Amaolguyu (olanı) görmeden, hangi bakıştan olursa olsun, yapacağımız yorum baştan yanlıştır, bizim zararımıza işler...

\n

Silivride Ergenekon yargılanıyoryanlıştır. Silivride iktidar ortakları, düşmanlarını tasfiye ediyor. Doğru akıl, Balyozda tek bir delil göremiyor. Ergenekon davası mı, darbe teşebbüsünde bulunan general varsa yargıla...

\n

Erol Manisalı ile sohbet ediyoruz. Evinde, Cumhuriyet gazetesi için planladığımız halka açık bir konferans ile ilgili düşünce notlarını buluyorlar... Savcı beyler, bunları darbe planı delili olarak dosyaya koyuyor ve Manisalıyı içeri atıyor...

\n

Manisalı içeride öldürmeye teşebbüs ediyor!

\n

Ergenekon davası, böyle olaylardan örülmüştür! Balbayın neden içeride olduğunu sorgulamıyor, Şık ve Şeneri savunanlar? Ece, Banu ve diğerleri... Nedim ve Ahmet, neredesiniz?

\n

Yanlış mevzilerimizi terk edelim, haksızlığa karşı çıkacaksak, adaleti ve özgürlükleri savunacaksak, bu bir tanedir, iki tane, üç tane ve farklı değildir...

\n

Eğer birden fazla adalet ve özgürlük varsa, o zaman, bu iktidarın da adalet ve özgürlük anlayışını kabul edin lütfen!

\n

Özgürce, olanı görelim... O neyse, o!

\n

***

\n

HAŞİM KILIÇIN KONUŞMASI:

\n

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç önemli bir konuşma yaptı... Anayasa Mahkemesi, en yüksek yargıdır. Tepeden baktığında, adaletin ne kadar batık olduğu görülüyor demek ki... İşte! Berrak bir ses ve saptama!

\n

Haşim Kılıç, olanı gördü, işte neyse, o!

\n

Bu konuşmanın salt Kılıçın düşüncelerini yansıtmadığını bilelim. Kılıç, yargının, adaletin nasıl çöktüğünü saptıyor.

\n

Çöken bir adalet-yargı sisteminde, ne Kılıça ve arkadaşlarına, yani Anayasa Mahkemesine, ne yüksek yargıya, mahkemelere ihtiyaç vardır!

\n

Bu açıdan, bu konuşma, bir kurtarma girişimidir, hamlesidir...

\n

Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi, bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz... Kılıç, vicdan birliği dedi, yargının topluma sunduğu tek ürün adalettir dedi, hukuk haksızlığı kavramını kullandı, yargıçların vicdanları üzerindeki işgallerin (ideolojik, siyasi, psikolojik, korku) kalkması gerektiğine işaret etti.

\n

Tam zamanında, adaletin, vicdanların, bataklığa yüzde 90 gömüldüğü bir sırada, bir kurtarma alarmı

\n

Bir umut mu bu?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları