Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
En Büyük Cinayet Yargı'ya Karşı İşlendi
İlhan Cihaner, arkadaşımız Türey Köse’ye, Balyoz, Ergenekon, KCK davalarını “siyasi soykırım” olarak değerlendirdi! Ben ise çeşitli kez “siyasi cinayet” dedim. Cihaner’inki daha ağır bir tanımlama!
\nAslında AKP iktidarı en büyük cinayeti hukuku katlederek işlemiştir. 2010 yılı anayasa referandumu, ülkenin en karanlık sayfalarının önde gelenleri arasındadır. Bu “cinayeti”, yüksek yargıyı her yönüyle ve bütünüyle, kendine bağlayarak işlemiştir.
\nRTE gibi otoriter, diktatörlüğe giden yolda ilerlemeyi seven bir liderin ve adamlarının eline hukuku-yargıyı, kısaca adaleti tamamen teslim edenler, işlenecek cinayetlere ortak olma sorumluluğunu da üstlenmişlerdir. Şimdi boyun kıvırıyorlar, diyorlar ki Erdoğan değişti!
\nRTE ise çok sağlam bir “kişilik yapısı”na sahip! Başlangıçta neyse bugün de o! Ne eğilip büküldü, ne düşüncelerinde herhangi bir evrim yaşadı! Buna uygun bir insan değil Başbakan! Belkemiği dimdik ayakta duruyor. Bu tür insanlar, özellikle belkemiksiz mürekkep yalamışları kullanarak, sırtlarına basarak, istedikleri destekleri alarak amaçlarına ulaşırlar!
\n***
\nÜlkede adalet bugün neredeyse yerlerde sürünüyorsa, nedeni, yargının tamamen RTE’ye bağımlı hale gelmesidir.
\nYargıya, adalete karşı işlenen bu tarihi cinayet sayesinde, RTE ve adamları ülkeyi hukuk silahıyla tepeden tırnağa değiştiriyor ve kendi cumhuriyetlerini kuruyorlar. Bir Tayyibistan Cumhuriyeti gerçeklik kazanıyor!..
\nMeclis’ten her türlü yasa, ülkenin bütün idari, hukuki, eğitim vb. ile ilgili yapısını değiştirmekte olan yasalar bir gecede hemen geçiriliyor. Yargının ele geçirilmesinin nimetlerine bakar mısınız:
\nBunlardan başlıcası Deniz Feneri musibetidir. Davayı soruşturan savcıları yaka paça yargının karşısına çıkardılar! Dünyanın belki de hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz ve görülemez! Neyse ki haklarında takipsizlik kararı verildi ama bununla birlikte çok önemli bir şey daha yaptılar: Neredeyse tüm Deniz Feneri dosyasını ortadan kaldıracak süreci başlattılar. Alican Uludağ arkadaşımız, dava dosyasındaki köstebekleri deşifre eden telefon kayıtlarının, hem de yargıç kararıyla berhava edildiğini yazdı!
\nGerisi gelir! Bir gece yarısı operasyonuyla, geçmişte çok sık tanık olduğumuz gibi, dosya çalınır, yakılır, imha edilir veya içi boşaltılır! (Gazetemizin yargı, hukuk, adalet olaylarını izleyen arkadaşlarımızın hepsi birinci sınıf!) Deniz Feneri, ne yaparlarsa yapsınlar başlarına beladır; esas, iktidardan düştükten sonra bu dava peşlerine takılacaktır...
\nBalyoz ve Ergenekon davaları birer siyasi cinayettir. Cinayet her zaman bıçakla, tabancayla işlenmez. İnsanları karşı-adalet yoluyla da adım adım öldürürsünüz! Özel görevli mahkemeleri de araç olarak kullanırsınız. Kaç kişi cezaevi koşullarında öldü? Kaçı öldürülmeye çalışılıyor? Hukuksuz, adaletten yoksun bütün mahkûmiyetler, cinayet işlemeye eşdeğerdir...
\n***
\nYan yana iki Cumhuriyete sahibiz şimdi.
\nİktidarın cumhuriyeti sakattır... Hukuki temeli giderek yasadışılığa oturmaktadır... Her ne kadar “yasal” gibi gözükse bile!
\nBizim Cumhuriyetimiz ise güçlüdür, ayakta değil sanılıyor ama ayaktadır arkadaşlar: Halkın büyük çoğunluğu yüzde 83’ün üzerinde, Atatürk’ü ve devrimlerini benimsemektedir! Bunların önemli bir kısmı AKP’ye oy vermiş olsa bile!
\n\n
Not: T24 internet sitesinde yayımlanan söyleşide, Cumhuriyet’in Mumcu cinayetinin peşini bıraktığını söyledim. Işık Kansu hakkıyla itiraz etti ve neler yapıldığını anlattı. Işık ve arkadaşımız İlhan Taşcı, sık sık konuyu gündeme getirdiler. İki arkadaşımız da Mumcu dosyasına hâkimler. Özetle Cumhuriyet suikastın peşini bırakmadı. Kansu: Tetikçiler İran’da eğitim aldı, Kudüs Ordusu’na üyeler, İran’da oluşturulan bu ordu, “İran devrimi”ni ihraç etmeye yönelik bir grup... Sadece Türkiye’de değil çeşitli Ortadoğu ükelerinde de eylemler için yetiştirildi. Bir kısmı ömür boyu hapse mahkûm oldu...
\nSuikastın arka planında şu noktalar öne çıkıyor: 1990 başında Muammer Aksoy hocanın öldürülmesiyle başlayan eylem dizisi Türkiye’yi hedef aldı. Türkiye uluslararası istihbarat örgütlerinin eylem alanı oldu. Bu faaliyetlerden devletin haberdar olmaması mümkün değil. İstese önleyebilirdi. Devletin bazı güçlerinin rolü, suikastçılarla işbirliği yapmaktan, belki bizzat işin içine karışmaktan tutun, göz yummaya kadar uzanan bir yelpazeye uzanıyor. Devlet bu olaylardan menfaat beklemiştir. Mumcu suikastçıları ülkeye pasaportlarla girip çıkıyor. Bir süre uyuyorlar, sonra cinayet işliyorlar. MİT ve diğerlerinin bundan haberdar olmaması mümkün değil.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev