Dün Müyesser Yıldız gazetemizdeydi. \n

Hapishanedeki meslektaşlarımız, kardeşlerimiz, Tuncay, Mustafa, Soner, Barış’lar, Hikmet Çiçek ve diğer Aydınlık ve Ulusal Kanal çalışanları ve bütün tutuklu diğer gazeteciler: Sanki sizler de buradaymışsınız gibi hissettim Müyesser’e baktıkça. \n

İlk kez karşılaştık Müyesser’le. Dinamit gibi. Diğer dışarı çıkanlar gibi. \n

Yasalara, hukuka, adalete... her şeye aykırı bu tutuklamalar sürdükçe, davalar kartopu gibi büyüyor Türkiye ve dünyada. Gördüğümüz, kartopunun, haksızlığı yaratanların üzerine yığılmaya başlamasıdır. \n

Neden bir an önce tahliyeleri hızlandırmıyorlar, siyasi olarak da anlaşılması zor. \n

Müyesser’le anlaştık: Bu davalar aslında epeyce cemaat ile Erdoğan çatışmasının bir aracına dönüşmüş durumda. \n

Davalar sürdükçe Erdoğan ve hükümeti giderek daha zor durumda kalıyor. İktidar bunu görmüyor mu? Belki de görüyor ama elinden bir şey gelmiyor mu? Yoksa, “kardeşim, biz de zaten bu zulmün bir parçasıyız” mı diyor? Evet tabii ki parçasılar!\n

En kötü şey, hukukun, siyaset ve siyasi çatışmaların bir aracına dönüşmüş olmasıdır. \n

Peki çatışın kardeşim de arada kullandıklarınız can-canan, insan, aile, bebek, çocuk, ana, baba ve on binlerce milyonlarca yürek!..\n

***\n

Müyesser’in yanı sıra, baktım, İlhan Selçuk da aramızda bizimle birlikte.\n

O asil, dik, kararlı ama alçakgönüllü duruşu ile. \n

Söze karıştı karışacak. \n

İlhan Abi, yaşadığımız büyük siyasi haksızlıkların baş kurbanlarından.\n

Kendisine yöneltilen suçlamalar, kargacık-burgacık bir düşüncenin ve beyin zırvalığının dışavurumuydu.\n

Perdenin arkasından görünen ise artık bizim gibi ülkelerde kalmış siyasi intikam töresi ve bu törenin esir aldığı insanlık müsveddelerinden oluşan bir ucube karayüz. \n

Edep dışı bir beyin ve siyaset.\n

İlhan Selçuk bugün yine aramızda olacaktı. Büyük bir olasılıkla.\n

Pırıl pırıl bir düşünce, henüz zamanı dolmadan karartıldı.\n

“Tehlikenin farkında mısınız?” sloganı onun döneminde duvarları aşarak engelleri yıkarak dalga dalga yayılmıştı Cumhuriyet’ten ülkeye. Öyle ki televizyonlarda reklamı yasaklandı, hükümeti bile tutup sarstı. \n

Bir daha da böyle bir şey olmadı.\n

***\n

Bugün İlhan Selçuk günü.\n

Mehmet Aksoy, İlhan Selçuk’un yürüyüşünü, Aydınlanma’nın kitlesel yürüyüşüne dönüştürdü. \n

Bugün açılacak...\n

Bu yürüyüş bitmez...\n

İnsanlığın, toplumların yaşadığı iki zaman var.\n

Birisi güncel zaman. An. Bugün. Yarın. Bir yıl. Beş yıl, on yıl...\n

Diğeri ise uzun zaman. Akan bir ırmak o. Geçmişten-tarihten gelenekleriyle geliyor, toplumları kucaklayıp bir yerlere, geleceğe taşıyor.\n

Bugüne kadar güncel olanın patlayan bunalımlarına, akılsızlıklarına ve umutsuzluklarına rağmen uzun zamanın “kötüye aktığı”nı söyleyemeyiz.\n

Tarihin Oku, nereye?\n

***\n

Müyesser Yıldız’lar, Barış’lar, Mustafa ve Tuncay’lar, Soner’ler ve geride kalanlar...\n

Ucube beyinlerin içeri tıktığı bütün Silivri mağdurları subaylar, bilim insanları...\n

Hepsi bu devinimin, uzun zaman deviniminin asli unsurları.\n

Uzun zaman tarihinin uzun koşucuları.\n

Hem birey olarak günceli yaşıyoruz hem de uzun zamanın içinde deviniyoruz.\n

***\n

Müyesser’i yolcu ederken baktım İlhan Selçuk da usulca kapıdan süzülüyor.\n

Bugün İstanbul’daki toplantısında olacak. \n

Sonra Ankara’da. \n

Ve Hacıbektaş’taki törenlerine katılacak.\n

Tarihin yeniden ve yeniden yapımında yerini alacak, sürekli.\n

Tıpkı ondan önceki diğer uzun yürüyüşçüler gibi...