Bir FETÖ’dür Gidiyor...

13 Şubat 2016 Cumartesi

Hukukun olmadığı Türkiye’de hukuku tartışmanın garipliği yetmiyormuş gibi başımıza bir de deli saçması benzeri FETÖ’cülük tartışması çıktı.
Cemaatin 17-25 Aralık nedeniyle suyunun kaynatılmasından ve ortak kumpasın bozulmasından sonra kimilerinin alışkanlıkları depreşti ve suçlamalarının yönü değişti.
Eskiden Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ya da MOSSAD ajanı suçlaması gırla giderdi. Şimdi varsa yoksa FETÖ’cülük.
Atacak çamur kalmamış olmalı ki kerpiç harmanı kurmak en önemli göreve dönüştürülmüş...

***

Cumhuriyet’i FETÖ’cüler yönetiyormuş” ya da “Cumhuriyet’i FETÖ’cüler destekliyormuş.”
Ne zamandan beri olduğu ise meçhul. Kendileri yönetiyorken de öyle miymiş, yoksa pat diye mi başlamış?
Tam bir deli saçması.
Cumhuriyet’in sahibi Cumhuriyet Vakfı’nı Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Maliye Bakanlığı denetliyor. Zaten ne değişse vakıflara süresinde yasa gereği bildiriyorsunuz.
Cumhuriyet’i yayımlayansa bir anonim şirket. O da Maliye’nin, hem de sıkı denetiminde.
Galiba sonunda kabak denetleyenlerin başında patlayacak(!) FETÖ’cülerin katkısını bulamıyorsunuz denilecek...

***

Seçimle görev aldığım toplam 45 yıl içinde 6 yıl Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanlığı, 12 yıl da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanlığı yaptım. Fethullah Gülen’in Onursal Başkan olarak gönderdiği altın yaldızlı davetiyelerle yaptığı çağrılara mazeret bildirerek hiç katılmadım; zaten bir süre sonra ümidini ve davetiyeleri kesmişti. Katılsaydım “Gördünüz mü yan yanalar” diye fotoğraflarım manşetlerde geziyor olacaktı. Kimi gazeteleri bu yayınlardan yoksun bıraktığım için üzgünüm(!)
Cemiyet’in 2010 yılındaki seçiminde cemaatçiler, yandaşlar, Işıkçılar, Akitçiler ve ötekiler, ortak liste hazırladılar.
Aidat borcu olanlar oy kullanamadığı için muhasebe müdürleri gelip yayın organlarında çalışanlardan aidat borcu olanlar adına ödeme yaptılar. Ama bu yaklaşımı kimi meslektaşlarımız mesleklerine hakaret saymışlardı. Cemiyet 48 bin lira gelir sağladı. Sonuç, yani devirme ortaklığı fos çıktı.

***

Nasıl FETÖ’cülükse anlamadım gitti.
Fethullah Gülen’i Kestanepazarı’ndan bu yana izleyen, dizi yazılar hazırlayan, çok sayıda kitabından 8’i doğrudan cemaatçilerle ilgili olan, bu yüzden de adliyeye abone yazılan Hikmet Çetinkaya mı FETÖ’cü?
Ya da AKP ve cemaat işbirliği, Emniyet ve yargıdaki cemaatçi örgütlenme konusunda yazdıkları ortaklıkta dolaşan Akın Atalay mı?
Adam olma sorumluluğunu taşıyan kişi, söylediğinin de arkasında olmalı. Laf salatası ile yetinmeyip örnekler, kanıtlar getirmeli.

***

Ötekileştirme konusundaki uzmanlar görülüyor ki hızla artıyor.

***

KINAMA:
Yeni Şafak ve Yeni Akit’e saldırıları kınıyorum. Ama şunu da eklemeliyim. Saldırı AKP’nin ötekileştirme ve basın özgürlüğü yaklaşımına tam bir turnusol kâğıdı oldu. Daha duyulur duyulmaz başta Cumhurbaşkan’ı ve AKP’liler kınama açıklamasına başladılar. Daha öncekilerde suskunlukla yetinmeyip tehditler de ortaya dökülmüştü.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları