“Çok Hukukluluğa Giriş” başlıklı yazıya ilk takılan Ali Sirmen oldu.

Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’ne (CKM) Bekir Coşkun’un yazıları ve o yazıları tablolarla yorumlayan ressam Hasan Rastgeldi’nin sergisi için gittiğimizde karşılaştık.

İlk sözü “Yazının başlığı yanlış olmuş” oldu ve ardını da getirdi:

“Çok Hukuksuzluğa Giriş olmalıydı.”

Yanıtım kısaydı: “Sen de haklısın.”

***

Son günlerin en çok kurcalanan konusu anayasaydı. İçinde bulunduğumuz hafta da anayasanın yürürlükte olup olmadığını bir kez daha ortaya koyacak tartışmalarla geçiyor.

Milletvekillerinin emekli aylıklarına yapılacak zam, şimdiki cumhurbaşkanının görev süresi ve özel yetkili mahkemelerin, Yüce Divan’ın yetkilerine el atıp atmadığı gibi konular doğrudan anayasayı ilgilendiriyor.

***

Konuya bir yanlışı düzeltmekle başlayalım.

Milletvekili seçilenlerin iki yıl görev yaptıktan sonra hemen emeklilik hakkı kazanacakları gibi bir yanılgı var. Bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur) aradığı prim ödeme süresi dolmadan emekli olmak gibi ekstra bir kıyak yok.

İlk kıyak, emekliliklerinin Emekli Sandığı gibi en yüksek emekli aylığını ödeyen kurumla ilişkilendirilmeleri oluyor.

Görev süresince aylık değil, ödenek ve yolluk alıyorlar. Anayasa “ödeneğin aylık tutarı en yüksek devlet memurunun almakta olduğu miktarı, yolluk da ödeneğin miktarının yarısını geçemez” diyor.

Devletin görevli sıralamasının en tepesinde de Başbakanlık Müsteşarı var.

Sıra emekli aylığına gelince en üst sıraya anlaşılan Cumhurbaşkanı çıkıyor ki, emekli aylıkları onun ödeneği ile bağlantılı kılınmak isteniyor.

***

“Niye iki yıl aranıyor?” sorusunu da es geçmeyelim.

Türkiye’de parlamentoyu da kapatan iki askeri müdahale yaşandı. 27 Mayıs 1960’tan sonra Temsilciler Meclisi, 12 Eylül 1980 sonrasında da Danışma Meclisi oluşturuldu.

Buralarda görev yapan sivillerin “parlamento üyelikleri” iki yıl kadar sürdü.

Askerin her yaptığına kızanlar sadece bu konuda anlaşabiliyorlar ve onlar da kıyaklaşan emeklilikten yararlansın diye yasalara “iki yıl yapmak” koşulunu koyuyorlar.

***

Tartışılan ikinci konu, şimdiki cumhurbaşkanın görev süresinin 7 yıla çıkarılıp çıkarılmayacağı...

Anayasada “cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır” diyen bir madde 21 Ekim 2007 gününden beri yürürlükte. Şimdi nasıl oldu da son seçilen cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl olduğuna ilişkin bir madde yasaya eklendi? Doğrusu şaşırmamak gerek. Çünkü Türkiye’de siyasetle hukuk hep karşı karşıya gelir ve hukuk bir yana bırakılıp siyaset tercih edilir.

Ve ceremesini en çok da biz gazeteciler çekeriz.

***

Önceki Genelkurmay başkanlarından emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un özel yetkili mahkemece tutuklanması, anayasa yürürlükte mi tartışmasının başka bir odağını oluşturdu.

Barolar Birliği Başkanı Avukat Ahsen Coşar’la Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun açıklamaları pazartesi günü bazı gazetelerde yer aldı.

Özel yetkili savcıların soruşturma yapabileceği ama dosyayı özel yetkili mahkemeye değil, Yüce Divan Cumhuriyet Başsavcısı görevi de bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermesi gerektiği vurgulanıyor.

***

Geldiğimiz noktayı şöyle özetleyebiliriz.

“Anayasa işimize geldiğinde var. Gelmediğinde yok!”