Kuşak Sarkıtmak...

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Anadolu’da da var mıydı bilemiyorum. İstanbul’daki kabadayılar arasındaki çekişmenin ya da zıtlaşmanın göstergelerinden biriydi kuşak sarkıtmak.
Kabadayılığın kendine özgü bir giyim-kuşam biçemi de vardı.
Başta bir yana yatırılmış fes, mintan ve üzerine yelek, bir saldırı olursa yara almamak için kola katlanmış olarak taşınan ceket. Belde genelde sarılmış, ucu da dolanan bölüme sokulmuş; kama, cenbiye (kıvrık Arap kaması), ustura gibi hacamat aletlerinin sokulduğu, genelde yünden yapılmış kuşak. Bacakta İspanyol paça denilen türden bir pantolon ve ayakta yumurta topuklu pabuç...
Genelde akıllı, uslu, saygılı görünür, ama maraza çıkarmaya, rakip gördükleri ile dalaşmaya hazır dolaşırlardı.
Rakiplerine meydan okumanın simgesi, yanlarına yaklaşırken kuşağın ucunu çıkarıp fazla uzun olmayan bir bölümünü aşağıya sarkıtmaktı.
Bu Doğu’da bir tür düelloya davetti. Batı’da ya sözlü olarak ya da eldivenlerini rakibinin yüzüne fırlatarak gerçekleştirilirdi.
Kabadayılar halka ilişmez, hatta korurlardı. Yaşamları konusunda pek çok öykü anlatılır, romanlar yazılırdı. Her nedense aklımda Refi Cevat Ulunay’ın “Sayılı Fırtınalar”ı kalmış.

***

Kabadayılığın bu raconunu, pek çok deyimde olduğu gibi siyaset diline sokan Süleyman Demirel olmuştur.
Erdoğan’ın grup ve seçim konuşmalarından yola çıkıp araştırayım dedim. Hakan Kara’nın yardımıyla 20 Mayıs 1979 tarihli Cumhuriyet’in 12’nci sayfasında ulaştım.
O dönemde Müşerref Abla’nın (Hekimoğlu) yönetimindeki ANKA Ajansı’nın; Varlık Özmenek’in editörlüğünde hazırladığı “ANKARA... ANKA” adlı bir köşemiz vardı.
Ana muhalefet, Doğru Yol Partisi’nin lideri Süleyman Demirel, Van ve yöresini dolaşırken gazeteciler Başbakan Bülent Ecevit’in kendisine yönelik suçlamalarına ne diyeceğini sormuşlar.
Demirel’in yanıtı “Sayın Ecevit bana kuşak sarkıtıyor...” olmuş. Yani “Beni kavgaya çağırıyor.”

***

“Kuşak sarkıtmayı” siyaset dilimize sokan Demirel, ama o tanımı günlük siyasete taşıyan ve neredeyse sıradan duruma getirip tavan yaptıran da şimdiki seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan...
Yenisi ne yapar bilemiyoruz ama şurası kesin ki artık salı günleri yaşanan kuşak sarkıtma uygulamalarından kurtulmuş durumdayız.
Konumu değişecek olmasına karşın Erdoğan, alışkanlığından vazgeçer mi derseniz şimdilik ne geçer ne de geçmez diyebilirim. Bekleyip yaşayacağız.

***

Kuşak sarkıtmanın dik âlâsına, grup toplantılarının mayna edilmesine karşın, başbakanlık olanaklarının da devreye sokulduğu cumhurbaşkanlığı seçimi gösterilerinde tanık olduk.
“CeHaPe Genel Müdürü Kılıçdaroğlu” ile “MeHaPe Başkanı Bahçeli” zaten hedefteydi. Bu gösterilerde listeye Ekmel Bey ile Demirtaş’ın da adları eklendi. Adsız kuşak sarkıtılanların başında da kendisine karşı saydığı gazeteciler yer aldı.
Bana sorsalar derim ki, son günlerindeki konuşmasının “Ekmeeel! Ekmeeel” diye bağırdığı bölümünü günde üç posta kendisine dinletseler. Acaba yaptığının ayırdına varır mı?

***

Selahattin Demirtaş’a sarkıttığı kuşakların en ilginci “çocuk yaşta oluşu” iddiasıydı.
Bir yandan milletvekili yaşını 18’e indirmekten söz edip öte yandan 41 yaşındaki bir adaya “çocuk” demek anlaşılır şey değildi.
Bereket kuşak sarkıttıkları dediklerini ciddiye almadılar...

***

Her kötü örnek gibi ne yazık ki kuşak sarkıtmanın da yaygınlaşma tehlikesi var.
Aman dikkat...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları