Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Medyaya Her Gün 1 Nisan!
Geçmiş zamanda sabah ve akşam gazetelerini yöneten yazıişleri müdürlerinin kimisinde 1 Nisan şakası yapmak tutku haline gelmişti.
1 Nisan günü yayımlanacak gazetelerde ya bir uydurulmuş önemli(!) haber ya da o günün teknolojisi ile değiştirilmiş bir fotoğraf yer alırdı.
O gün veya ertesi gün bir açıklamaya yer verilir ve “1 Nisan şakası” olduğu duyurulurdu.
Aradan onca zaman geçti, teknoloji büyük ölçüde gelişti ama “1 Nisan şakası” yaklaşımı neredeyse günlük uygulamaya dönüştü.
Uydurma haberin geçmiş dönemde ne kadar az yaşandığının kanıtı olarak “Asparagas” sözcüğünün hâlâ yaşamakta oluşunu gösterebiliriz.
Uydurma haber yaklaşımı bugün tavan yapmasına karşın nedense artık yadırganmıyor.
Yadırganmıyor dedim ama eksik söyledim. Bazı çevrelerde büyük gazetecilik başarısı sayılıyor.
Aslına bakarsanız gazetecileri toptan suçlamak da haksızlık oluyor.
Anlı şanlı haber kaynaklarının yaptıkları açıklamaları biraz da yandaşlık etkisiyle allayıp pullayınca yönlendirme amaçlı, gerçekten uzak haberler ortalığa yayılmış oluyor.
Bu tür haberlerin yoğunlaştığı alanlarda da yargı, ekonomi ve siyaset ağır basıyor.
Bu nedenle “medyaya her gün 1 Nisan” demek de kaçınılmaz oluyor.
Vurup kırmaya yönlendirilmiş kişiler Türkiye’de bildim bileli vardır.
Gezi protestoları sırasında bir kez daha görüldü ki bunlara olanak sağlayan da iktidarın şiddeti kullanma konusundaki tutkusudur.
Sohbet ederek, uzanıp yatarak, gitar çalıp şarkı söyleyerek süren bir tepkiyi, sabahın alacakaranlığında tazyikli suyla, biber gazı fişekleriyle yani olağanüstü şiddet kullanarak sonlandırmaya kalkışmak, zaten akla ziyan bir uygulamaydı.
Kimi grupların ekmeğine yağ sürülmüş oldu ve yöneticiler okkanın altına masumların gideceğini, ölümler, yaralananlar olacağını düşünmediler bile...
Hukukumuzun acayiplikleri de son olaylarda bir kez daha sırıttı.
Önce açık yer - kapalı yer çelişkisini irdeleyelim.
Şayet polis, açık alanda yaptıklarını karakolda yapmış olsaydı işkence sayılacaktı.
Böyle bir ayrım Avrupa Birliği ülkelerinde olmadığı için adamların şaşkınlığına kızacak yerde uluslararası insan hakları sözleşmelerine göz atsalar gerçeği göreceklerdi.
Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin kabul ettiği “İşkence ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Davranış veya Cezanın Önlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi”ni Türkiye 26 Şubat 1988 günü onaylamış. Yetkililere öğrenmelerini kolaylaştırmak için 27 Şubat 1988’de Resmi Gazete’de yayımlanmış olduğunu da ekleyeyim.
“Ben çoğunluğun iktidarıyım. Yetkimi istediğim gibi kullanırım” derseniz, birilerinin sözleşmeyi burnunuza dayaması kaçınılmaz olur.
Seçim kurallarına göre güneş battıktan sonra açık hava toplantısı yapmak seçim suçu sayılır.
Fezlekeler hazırlanır, bu suçu işlediği iddia edilenler milletvekili iseler dokunulmazlığının kaldırılması isteğiyle Meclis’e gönderilir.
Ama “devlet” kavramını “hükümete” indirgerseniz, gece yarısı seçim otobüsünün üstünde herkese veryansın edebilirsiniz.
“İleri demokrasiye geçtik” demekle demokrat olunamıyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 6 asker şehit olmuştu